T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Bağdat'ı Guernica'ya çevirmek ve "Amerikan Yüzyılı"nın sonu

Amerikan Yüzyılı'na ne oldu? 1990'lardaki dünyanın tartışmasız liderine ne oldu? İki bin yılında 21. yüzyılı Amerikan Yüzyılı ilan edenlere ne oldu? Yaşlı dünya, beş yılda onlara her şeyin güç ve kibirden ibaret olmadığını öğretmedi mi? Amerika'dan şimdi her zamankinden daha fazla nefret edilmiyor mu? Bu dünyaya nefretten başka ne bıraktılar? Peki, gücü azaldıkça şiddete, kaybettikçe soykırıma, çöküşe geçtikçe nükleer silaha, güvenini kaybettikçe ahlaksızlığa ve kaosa yönelenler ders aldılar mı? Almadılar... Almak zorunda kalmayacaklar mı? Elbette kalacaklar! Bu dünya, nice imparatorlukları tarihe gömdü. Ama hiçbiri, çökerken bile gücü böylesine arsızca kullanmamış, bu kadar açgözlü olmamıştı. Kaybedişin öyküsü bu... Gücü kötüye kullanmanın, öç gözlülüğün nasıl yıkıma yol açtığının, içten içe tükenmenin öyküsü.

Bağdat, Şam, Kudüs ve bu topraklardaki nice şehir, kaç tane Amerika'yı tarihe gömdü. Ama onlar her zaman küllerinden yeniden dirildi. Özgürlüğüne ve onuruna kavuştu. Yine öyle olacak. Yine ayakta kalacaklar. Nice imparatorlukları daha tarihe gömecekler. Ama bugün Bağdat'ı Dresden'e çevirme planları yapanlar, Bağdat için Guernica senaryoları çizenler o zaman olmayacak. Hele bu yüzyılda, hele bölgenin yeniden dirilmeye çalıştığı bir dönemde bu şehirler bütün kâbus senaryolarından daha güçlü çıkacak, daha aydınlık ve daha parlak bir gelecek için dirilecek.

The Independent yazarı Rupert Cornwell, "This Won't Be the American Century" başlıklı yazısında, Amerikan Yüzyılı'na ilişkin hayal kırıklığı için özetle şunları söylüyor: "Amerika hâlâ en güçlü ekonomiye sahip. Fakat aradaki fark azalıyor. Dünyanın hâlâ en büyük askeri gücü. Ancak Irak bu gücün sınırlarını gösterdi. 140 bin askerle bile Irak'ı kontrol edemiyor. El Kaide'ye karşı Pakistan ve Yemen'de insansız uçaklarla saldırılar yapabilir. Ama Irak'tan üç kat daha geniş İran'a hatta Suriye'ye bile saldırması neredeyse imkansız. ABD'nin uzun vadede en etkili kozu olan "soft power" ekonomik ve kültürel açıdan kayboluyor. Amerikan modeli artık çekici değil. Amerikan karşıtlığı bütün dünyayı sardı. Hollywood ve Amerikan eğlence endüstrisi bu karşıtlığı önleyemiyor. 2000'de Amerikan gücü zamanın ve sınırların ötesindeydi. 2006'da bunun Amerikan Yüzyılı olmayacağını söylemek durumundayız. Amerika gücünün zirvesinde değil artık."

Hal böyle iken iki ülkeyi daha işgal etmeye hazırlanan, bazılarına göre nükleer soykırım hazırlıkları yapan, İran'ı ve Suriye'yi parçalara ayırıp Akdeniz kıyısında yeni "garnizon devletçik"ler, Huzistan'ı İran'dan kopararak Basra Körfezi'nde yeni bir petrol istasyonu kurmak isteyenler, açtıkları pandoranın kutusunu kapatabilecekler mi? Kesinlikle hayır!..

Bütün dünyanın "kurtulunması gereken şer güçler" olarak tanımladığı bir ideolojik grubun, tarihten ve insanoğlunun birikiminden nasiplenmemiş faşizminin yeni öncülerinin insanı ve evreni algılama biçimi bu! Şimdi Irak'tan kurtulmak için "Bağdat'ı ikinci kez özgürleştirme" planı yapıyorlar. Kasım 2004'te sekiz hafta bombalayıp binlerce insanı öldürdükleri, kimyasal silahlarla katliam yaptıkları, yaralıları tedavi ettikleri için hastaneleri basıp doktorları bile öldürdükleri, 200 bin kişiyi sürdükleri "Felluce opsiyonu"nu Bağdat için de uygulayacaklarmış. Önce Sünni direniş merkezlerine, sonra direniş kentlerine, sonra Muktada Sadr yandaşlarına karşı ağır hava saldırıları yapacaklarmış. AC-130'larla, F-16'larla, Bağdat'ı öyle bir bombalayacaklarmış ki, şehir tam bir ölü kente dönüşecekmiş. Kullanılacak kitle imha silahlarını siz düşünün! Bütün bunları bu yaz yapmayı planlıyorlarmış. Bağdat'ı Guernica'ya, Grozni'ye benzetme senaryosu bu.

İnsanlığa silahtan, şiddetten, nefretten başka verecekleri ne kaldı? Bütün kredisini beş yılda kaybeden bir imparatorluk ne ile ayakta kalabilir? Silahla mı? Bu güç sadece kendisini tüketir. Amerika için de öyle olacak!..

S. Arabistan Büyükelçiliği'nden açıklama:

Suudi Arabistan Büyükelçiliği, 12.04.2006'daki "Bir bu eksikti! Şii-Sünni duvarımız da olacak artık" başlıklı yazım için bir tekzib metni gönderdi. Suudi yönetiminin Irak sınırı boyunca duvar inşa etme bilgisinin doğru olmadığına dair İçişleri Bakanlığı açıklamasını gönderdi. Açıklamada; Batı basınında yer alan "900 kilometrelik duvar" haberinin doğru olmadığı, Irak sınırında sadece teknoloji sistemleri ve araç gereçleri üzerinde araştırma yapıldığı belirtiliyor.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi