T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 25 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Cumhuriyet tehdit altında

Konuşanların ağzına bakıldığında en değerli sözcüklerin öfkeyle telâffuz edildiği hemen fark ediliyor. "Cumhuriyet" diyorlar, ama sözcük birilerine küfreder gibi çıkıyor ağızlarından... "Demokrasi" sözcüğü ise daha da çirkin şeyler ifade ediyor onlar için; o sebeple en ağır küfür yerine onu kullanıyor gibiler... Dışarıdan izleyenler için ibretlik bir tartışma şu sıralarda sürdürülen...

Türkiye'de Cumhuriyet tehlikede mi? Bir iddia bu. En son kapı önüne bırakılan üç-beş ayakkabıdan hareketle bu iddia ortaya atıldı. Daha ciddi tartışmacılar ise, ellerine tutuşturulduğu derhal belli olan bir listeden okuyarak hemen herkesin aynı sonuca varmasını sağlama gayretindeler. O sihirli sözcük, 'irtica', bu amaçla çok kullanılıyor; "İrtica her yerde" diyorlar, "İrticaî kadrolaşma yapılıyor" diyorlar, buradan da "Cumhuriyet tehlikede" sonucunu çıkarmamızı bekliyorlar.

'İrtica'nın tarihi çok eski aslında. 'İrtica' 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren siyaset literatürüne girmiş bir kavram. Hiç değişmeyen kaderi de, 'irtica' sözcüğünün hemen ardından olağanüstü radikal tedbirlerin gündeme girmesidir. Geçen hafta, yalan olduğu anlaşılan bir elektronik posta mesajında, "Gençler 31 Mart'ı kutladı" iddiası ortaya atılmıştı ya, '31 Mart olayı' sözgelimi, tarihimizin en bilinen 'irtica' olayıdır. İrtica kalkışması ve "Hilâfet elden gidiyor" iddiasıyla kışlasından çıkan asker hükümet düşürdü ve iktidara taşıdığı kadro korkulan işi başardı: Sonunda 'imparatorluk' elden gitti.

Bu tür tartışmaların gündeme girdiği dönemler tekin değildir bizim ülkemizde...

Cumhuriyet neden tehlikede olsun ki? Hele, 'tehlike' olarak gösterilen kişi ve kitleler neden Cumhuriyet rejimini 'tehdit' etsinler ki? Cumhuriyet, başka ülkelerde olduğu gibi bizde de, iktidarı, sadece aynı aileden olanların hakkı olmaktan çıkardı ve herkesin yaptı. 'Herkes' içerisinde gerçekten 'herkes' var ve o sayede Uşak'ın köyünden çıkan bir genç eğitim için İngiltere'ye gidebiliyor, iyi performans gösterirse Merkez Bankası'na başkan da olabiliyorlar...

100 yıl önce "Hilâfet elden gidiyor" sloganıyla "İrtica da irtica" diye yollara dökülenleri günümüzde taklit edenler, acaba hakikaten Cumhuriyet sevdalıları mı? Yoksa halkın gerçek anlamda iktidar olmasından korkuyor ve korkularını 'irtica' simge sözcüğü arkasına saklayıp "Cumhuriyet tehdit altında" sloganıyla bunu mu ifade ediyorlar? Tehdit altında gördükleri kendi iktidarları mı yoksa? Tehdit algılamaları 'halk' için mi?

Bu sorular bir boşlukta sorulmuyor elbette. Tartışmaları açıp sürdüren yayın grubunun 'amiral gemisi' durumundaki gazetesini de yöneten yazarı, Ak Parti iktidarını, dördüncü yılında, "Beyaz Türkler'in tasfiyesi mi?" sorusuna muhatap etti. Kapı önünde çıkarılmış üç-beş ayakkabıya bakarak... Şu soru o yazının bitiş paragrafından: "Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir 'garibanizm ihtilali mi' yaşıyoruz. / Acaba bu ihtilal 'Beyaz Türklerin tasfiyesi sürecini' mi başlattı?"

'Beyaz Türkler', Cumhuriyet-öncesi dönemde Saray ve kapıkullarından oluşan bir sınıfın günümüzdeki izdüşümleri olmalı... Unutmayın ki, Merkez Bankası yeni başkanının hayat tarzından hareketle "Beyaz Türklerin tasfiyesi mi?" sorusunu gündeme taşımış olan kalem, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kendisini 'zenci' olarak tanımlamasına da karşı çıkmıştı. Bir ay sonra, aynı kalem, 'zenci-beyaz' ayrımında kendini 'doğru' yere konuşlandırmadan yapamadı.

Peki de, Cumhuriyet, kendilerini 'beyaz Türkler' diye andıkları anlaşılan bir küçük azınlığın rejimi midir ki, 'beyaz Türk' tanımına uymayan birileri iktidarı paylaşmaya kalktığında derhal 'tehdit altına' düşüyor? İyi de, 'beyaz-zenci' ayrımı yapılan bir ülkeye nasıl Cumhuriyet diyebileceğiz? Hani biz 'imtiyazsız, sınıfsız' bir kitle idik?

Cumhuriyet 'tehlikede' ise, esas bu yanlış düşünce sahipleri 'tehdit' oluşturduğu içindir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi