T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 25 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Onbir iyi adam

Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra hemen bütün futbol yazarları-yorumcuları Fener'in bu maçta on yıldan bu yana en iyi futbolu oynadığını söylediler.

Daum Türkiye'de bulunduğu süre içinde en iyi derbi maçının bu maç olduğunu belirtti.

Sokaktaki adama sorsan Fenerbahçe'nin kasırga gibi estiğini söyleyecektir.

Bana gelince. Ben de şunu söylüyorum: Bu Fener bu futbolu ile Avrupa'da her takıma karşı başabaş oynar. Ama...

İşte tükendiğimiz yer burasıdır. Çünkü bu futbolu Fenerbahçe ayda-yılda bir oynuyor. Şimdi şu sorulmalıdır: Madem Fenerbahçe'nin böyle bir potansiyeli var bunu niçin -hadi her maç demeyelim de- bütün yıla yayamıyor, Avrupa'ya yansıtamıyor.

Futbol bu. Sürprizlerle doludur. Belki bu yüzden onu seviyoruz. Lakin sürpriz her zaman karın doyurmaz. Bakarsın bu haftada Trabzon sana sürpriz yapmış.

Peki ne yapmak lazım?

Türkiye'de yapılacak işler bellidir de; onu yapacak adam, kararlılık, sabır, süreklilik ve verimlilik eksiktir. Hemen her alanda bunu görürsünüz.

Takım yüz maç yaptı ise bunun sekseninde başarılı olmalıdır. İstatistikler bunun için tutuluyor. Demek ki, yönetim başta olmak üzere, bilhassa hoca ve ardından futbolcular sürekli olmak üzere yüzde seksen performans göstermelidir. Bu formu -sakatlıklar hariç- on bir iyi adam değil, on sekiz iyi adam olarak daima hazır bulundurmalıdır. Yoksa üç yıl üst üste şampıyon olmanın dahi bir kıymeti kalmaz. Süper ligimizin -hele bu yıl- nasıl kötü bir çizgi çektiğini birlikte izledik.

İmparatorlukların yükselişi ve çöküşü İbn Haldun'dan bu yana bilinen bir gerçektir. Galatasaray'ın Fatih Hoca ile yaşadığı başarılar bunun şahididir. Fenerbahçe de keşke bu kadrosu ile aynı yükseliş trendini yakalamış olsa, yurt içi başarısını yurt dışına taşımış olsa.

Bunu yapabileceğini, takımda böyle bir güç olduğunu gördük. Eğer yapamazsa, istikrar eksikliğinin sebeplerini bulup, gerçekçi çözümler üretmelidir. Büyük takım olmanın gereği budur.

Tek çiçekle bahar gelmez.

Geriye kalan maçlar her iki takım için de zordur. Fenerbahçe derbiden aldığı rüzgâr ile bir parmak önde gözüküyor. Ne bu bir parmak Trabzon'u devirmeye yeter, ne de Galatasaray'ın Ankaraspor veya Beşiktaş'ı yeneceği garanti edilebilir.

Şampiyonluk halen ortadadır.

Bir yarı-fanatik olarak dört farklı galibiyet ile mest olduk. Normaldir. Ancak buraya takılıp kalamayız. Bu yazının amacı da aslında derbiyi değerlendirmek değil. Derbiden hareket ile Türk futbolunun, hatta Türkiye'nin diğer meselelerinin beklediği, istediği istikrar ve verimlilik meselesine dikkat çekmektir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi