T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 NİSAN 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Çevre Yasası: Sevincimiz kursağımızda kaldı!

Bugün konumuza hızlı girelim: "Medya"sı başka olmak üzere "sivil toplum"u; siyaset söz konusu olduğunda ise "muhalefet"i böyle olan bir ülkenin "Çevre Yasası" da farklı olmaz!

Umut kırıcı bir manzara tabii ki...

Önce (geçen günkü yazımda değinmiştim) Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin TBMM Genel Kurul'undaki o "çaresiz" fotoğrafı: Çevre Bakanı çaresiz (ve de umutsuz) bir biçimde yeterli çoğunluğun oluşabilmesi için milletvekillerini bekliyor ama boşuna.... "Milletvekilleri" derken "iktidar" ve "muhalefet" ayrımı yapmadığımı hatırlatmama gerek var mı? İktidar partisinin listesinden Meclis'e girenlerin önemli bir bölümü "düğün"de imiş; "rejim sorunları" ile yatıp kalkan "sosyal demokrat" muhalefetin ise belli ki (bu bir "skandal" aslında!) bu taraklarda bezi yok...

Neyse, Çevre Bakanı'nı (belki de) hırsından ağlatmaya az kılmış bu manzara birkaç gün sonra tamir edildi ve Çevre Yasası tasarısı Genel Kurul'da yeterli sayının bulunmasıyla kabul edildi.

Dünkü (28 Nisan) gazetelere bakıyorum: Yok mudur bu Yasa'yı doğru dürüst inceleyip-yorumlayıp haber yapacak Allahın kulu bir gazeteci! Radikal'den Yurdagül Şimşek'in biraz ufuk açan haberi de olmasa milletin dünyadan haberi olmayacak. (Buraya medyamıza yönelik şu haklı soruyu sıkıştırmadan olmaz: Madem bu işlere ilginiz bu kadar, o zaman geçen haftanın neredeyse tamamını Tuzla'da bulunan varillerin başında geçirmenizin nedeni neydi?)

Dünkü gazetelerde dişe dokunur bir şeyler bulamayınca, iş başa düştü diyerek doğrudan Meclis'ten geçen Çevre Yasası'na yöneldim. İyi ama Yasa'ya nasıl ulaşacağız. Önce (tabii olarak) "tbmm.gov.tr"yi tıkladım. Yasa maalesef yerinde ("kanunlar" ya da öncesinde "teklifler" sayfasında) yok. Sonraki durağım Çevre ve Orman Bakanlığı'nın sitesiydi. "Eh artık" diyordum, "Yasa çıktığına göre bakanlık müjdeyi hemen yetiştirmiştir!" Yanılmışım, Yasa'ya buradan ulaşmak da mümkün değil. Acaba ben mi yanlış yoldayım diyerek bakanlığa telefon etmeyi de ihmal etmedim. Yanlış yolda değilmişim çünkü aradığımız Yasa'ya karşıma çıkan görevli de ulaşamıyordu. "İyi ama gazeteciler nereden bilgi alıyor?" şeklindeki soruma aldığım cevaba ise sadece ben değil cevabın sahibi de güldü: "Şimdiye kadar arayan kimse olmadı!" Yılmadım tabii ki; "google"da "çevre yasası"na ilişkin karşıma çıkan epeyce (ama epeyce) sayfayı taradım. Gazeteler, "odalar", "STK"lar; Çevre Yasası'na yönelik ciddi bir değerlendirme karşıma çıkan bu onlarca kuruluşun sayfalarında da yer almıyordu.

Peki sonuç olarak önceki gün Meclis'ten geçen Çevre Yasası nasıl bir şey?

Açıklamaya çalıştığım gibi, bugün için yasa metni önümde olmadığı için bu konuda söyleyeceklerimi eldeki malzemeye ve de bazı çevreci çevre ve kişilerin (Noyan Özkan mesela) açıklamalarına dayandıracağım. Ancak doğrusu, bu işi aceleye getirmek de istemediğimden konuyu yarın gözden geçirmeye çalışacağım. Ayrıca konuya girmeden bugün için hatırlatmak istediğim bir iki önemli husus da var:

Medyamızın "çevre"ye ilişkin haberciliği-yorumculuğu da gerçekten içler acısıdır. Medya kuruluşları (ülkemizde) gazetecilikte "uzmanlaşmamaya" yeminli oldukları için, pek çoğunun bünyesinde "çevre" meselesini de olması gerektiği gibi haberleştirecek-yorumlayacak gazetecilere ("Arena" hariç!) sahip değildir. Bu çerçevede önümüze gelen bazı nitelikli yayınların tamamı bazı gazetecilerin kişisel gayretlerinin sonucudur. Açın bakın mesela ülkenin en büyük haber ağına sahip olan gazetesinin dünkü (28 Nisan) sayısında tartıştığımız yasaya ilişkin yaptığı yayını... Üç beş bilgi kırıntısı ve laf olsun diye kaleme alınmış bir başyazar yazısı, hepsi bundan ibaret.

Hatırlatmak istediğim ikinci husus, (yasanın madencilik ve petrol faaliyetlerinde ÇED muafiyeti getirmesi hatırlandığında da anlaşılacağı gibi) ülkenin siyasi oluşumlarının (iktidarı ve muhalefetiyle birlikte kahır ekseriyeti!) gönül verdikleri "her ne pahasına olursa olsun kalkınmacılık" zihniyetidir. 10 yıldır "süründürülen" Çevre Yasası'nın bir "erteleme" ve "muafiyet tanıma" yasası olarak çıkmasının önemli nedenlerinden birisi de budur.

Yarınki yazıda devam ederiz...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi