T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S P O R 15 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

DUVAR PASI
Ali BAYRAMOĞLU

Kol yen içinde kangren olur

Ceza ağır geldi. Onlarca yıldır oluşturmaya çalıştığımız olumlu imajın bir çırpıda, bir maçta berheva olmasını bir kenara bırakalım.... Bu cezayla Türk futbolunun önü tıkandı. Milli takımın muhtemel bir başarısızlığı sadece torba düşmemize yol açmayacak, Türkiye'ye kaliteli futbolcu akışını engelleyecek, federasyonun sponsorluk kaynaklarına balta vuracak, yeni nesil Türk futbolcusunun kendisini göstermesine, zirveye çıkmasına engel olacak...

Ve bu durumun sorumluları orta yerde, üstelik işbaşında duruyor...

İnanılır gibi değil...

Biz de. özellikle devlette, kamusal işlerde adettendir:

"Kol kırılır yen içinde kalır..."

Türkiye bu yüzden 6 maç "seyircisiz tarafsız saha" cezası aldı. Sorumluları gizlediği için fatura kişilere değil kuruma, yapıya, ülkeye çıktı.

Kol kırıldığında yen içinde kalırsa, o kol kangren oluyor, tüm bedeni çürütüyor...

Türkiye Susurluk'tan başlamak üzere bunun onlarca örneğini gördü...

Bunun kendi sınırlarımız içinde bir işe yaradığını sandık, sistemi çürüttüğümüzün farkına varmadık ya da vardık ama o karanlık sistem çöker diye korktuk veya kimi kişileri devlet sanıp onları korumak derdine düştük...

Kendi sınırlarımızın dışında oyunun kuralları farklı oluyor, yaptırım ani ve hızlı geliyor. Suçlu bulunamıyorsa, onları koruyan cezalandırılıyor...

Aslına bakarsanız bu konuya tekrar dönme niyetim yoktu.

Ancak Pazar gecesi Star TV'de yayınlanan bandı seyrettikten sonra aklım da duygum da bu işe bir kere daha isyan etti.

Maçın 88. dakikası...

Terim, Selçuk'a 6 numaralı İşviçreli futbolcuyu işaret ederek tekme atma talimatı veriyor...

Yetmiyor... Maçın son saniyelerinde elendiğimizi anlayınca yardımcılarını yanına çağırarak maç bitiminde İsviçreli futbolculara hücum emri veriyor...

Asıl vahimi şu:

Maçın bitiş düdüğüyle kulübeye dönüp saldırın anlamına jestler yapıyor... Nitekim bunun üzerine Emre, Müfit Özkasap başta olmak üzere kulübe ok gibi fırlıyor yerinden, çıkış kapısına doğru...

Ve aynı Fatih Terim ceza açıklandıktan sonra, "Sorumlular cezalandırıldı, benim adımın a'sı bile geçmiyor suçlananlar arasında" diyor... Tahrik ettiği insanları öne sürüp kendisini temize çıkarmaya çalışıyor.

Terim'in yaraladığı sadece bu ülkenin çıkarları ve onuru değildir.... Aynı zamanda erkeklik ve dürüstlük ilkesidir...

Spor medyasının jetonu yeni düştü...

Keşke şu andaki tavrını daha önce alsaydı. Gerçek sorumlular cezalandırılır, Türkiye seyircisi ve federasyonuyla böylesine ağır bir ceza almazdı...


Oyundan atıldık

Bu kafayla nereye gidecek Türk futbolu? Neden Ulusoy Federasyonu Fatih Terim'le yola ediyor? Kime meydan okuyoruz?

Malum rezaletten bir gün sonra şunları yazdım iç sayfadaki köşemde:

"Bu işin bir mimarı var: Fatih Terim...

Federasyonu bile susturan tavırlarıyla, mağlubiyeti sindiremeyen garip şişkin egosuyla ortalığı gerdi ve tahrik etti Terim. Maçı bir savaş, bir siyaset havasına soktu. Maçın bitişinde sahaya ve hakemlerin üzerine fırlayan oydu. Futbolcuları dolduran, teknik heyeti azdıran oydu. Bir tek şey uğruna: Egosu, milliyetçilik, efelik arkasına sıkıştırdığı, bunlarla doğruladığı egosu...

Ama bugünkü mesele bu ilkelliğin sadece sporu değil, toplum siyasetini yönlendirmeye kalkması, ülkeyi temsil etme havasına girmesidir.

Fatih Terim iyi bir teknik direktör olabilir ama, spor ahlakından, sportif ruhtan azadedir. Futbolcuyken hakemlerin suratına tükürür ve oyundan atılırdı.

Şimdi Türkiye'yi oyundan attırmak üzere...

Terim istifa etmeli, olmadı derhal görevden alınmalıdır..."

Sonuç: Oyundan atıldık ve Terim ödüllendirildi...


Nobre'nin yaptığı

Bu haftanın keyif verici olaylarından birisi Samsun'da mükemmel bir Fenerbahçe seyretmiş olmaktı.

Keşke Nobre, o düzenbazlığı yapmasaydı...

Futbolcular ekmeğini sahada kazanıyor. Ekmek çalmak hırsızlıktır.

Ancak Nobre tipi davranışlarda en büyük zararlardan birisini Fenerbahçe görüyor. Bu tür davranışlar sarı-lacivertli takımın başarısını, gücünü, imajını gölgeliyor. Maç sonrası mükemmel bir Anelka'yı değil, manasız bir penaltıyı tartışıyoruz...


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi