T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE | ||
|
Genelkurmay Başkanlığı olayını fazlaca abartıyoruz. Ankara'da şu sıralarda üzerinde en fazla vakit tüketilen soru ne, biliyor musunuz: "Türkiye Irak'a sınırötesi bir operasyon başlatırsa Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün görev süresinin uzatılması gerekir mi?" Öyle bir kural varmış, savaş zamanında Genelkurmay Başkanı değiştirilmezmiş... Bu defaki 'sıcak tâkip' cinsi basit bir hareketlenme olmayacağı için Org. Özkök'ün görev süresi kendiliğinden uzarmış... Onun süresi uzayınca da... Bugüne kadar işleyen doğal sürece kimsenin müdahale edeceğini sanmıyorum; dolayısıyla vakti zamanı geldiğinde, Org. Özkök, en kıdemli komutana görevini teslim edecektir. Onun kim olduğu da belli: Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt... Bu sebeple konunun büyütülüp abartılacak bir yönü yok. Bazı iddiaların aksine, Ak Parti ve hükümet çevrelerinde, hiyerarşik düzeni bozacak biçimde konuyu değerlendiren, ciddiye alınacak tek bir yetkiliye de rastlamadım. Ama öyle değil, bazı çevreler ısrarla bunun aksi doğruymuş gibi bir hava basmayı uygun buluyorlar. Kenan Evren ve Necdet Öztorun'un o makama nasıl geldiğinden hareketle benzerlikler kuranlar, Adnan Ersöz'ün istifasını hatırlatanlar çıkıyor... Yüksek Askeri Şura Toplantısına günler kala haber ve yazılarında bu tür mukayeselere yer veren ve hatırlatmalarda bulunanlar Türkiye'nin hayrına bir iş yapmıyorlar. Konunun abartıldığının en çarpıcı örneğiyle geçen hafta karşılaştık: Kara Harp Okulu Komutanı Tümg. Reha Taşkesen özel hayatına dikkat etmediği için uyarılınca, önü çok açık olmasına rağmen, mesleğinden istifayı tercih etti. Sisler dağılınca anlıyoruz ki, Tümg. Taşkesen'in istifasına yol açan süreç, ihbar ve telefon kayıtlarının kamuoyuna sızmasının Org. Büyükanıt'a zarar vereceği endişesiyle yaşanmış. İtibarına düşkün bir kurum olan Türk Silâhlı Kuvvetleri, Org. Büyükanıt'a yakın bir komutan olan Tümg. Taşkesen'in özel hayatına dikkatsizliğinden rahatsızlık duymuş... Abartının medyaya yansıyan başka örnekleri de var. Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler İstanbul'un pahalı bir sitesinden konut aldığı öğrenilen bir komutanla ilgilenmiş ve pazarlayan şirketin merkezine giderek evin kaça alındığını, ödemelerin nasıl yapıldığını soruşturmuş... Bu ilginin sebebi de, Org. Büyükanıt'ın itibarının yakını bilinen bir komutanın yanlışlığından zedelenebileceği endişesi... Org. Büyükanıt'la ilgili asılsız iddiaların bile üzerine gitme ihtiyacı duyulması ilginç. Buna ilgi çekici bir başka örnek, batan ve varlığına devletçe el konulan bir bankada Org. Büyükanıt'ın 1 Trilyon Lirasının olduğu ve bu paranın nüfuz kullanılarak kurtarıldığı iddiasının ciddiye alınması... Org. Büyükanıt TMSF yönetimine başvurarak iddianın doğru olmadığına dair bir belgenin kendisine verilmesini sağlamış... Bunlar sağda-solda yazılan örnekler... Hassasiyetle peşine düşülen örnekler bunlarla mı sınırlı, bilmiyoruz; ancak, bu kadar örnek bile, konunun fazlaca abartıldığının anlaşılması için yeterli... Konu neden bu kadar abartılıyor, hayret. Org. Yaşar Büyükanıt'ın meslek hayatını kısa bir süre sonra en üst düzey komutan olarak taçlandıracağı o kadar belli ki... Özellikle ülke açısından çok hassas bir dönemden geçilirken hepimiz biraz daha rahat davranmalıyız. Kendi hesabıma bu olayda tek bir 'flu nokta' görüyorum: Şemdinli iddianamesinde ve dâvâya bakan mahkemenin verdiği kararda yanlış işlere kalkıştığı belirlenen bir astsubaydan, Org. Büyükanıt'ın "Tanırım, iyi çocuktur" diye neden söz etmek ihtiyacı duyduğu... Mâdem en ufak bir pürüz bile istenmiyor bu hiyerarşik geçişte, o 'flu nokta' da ikna edici bir açıklamayla ortadan kaldırılsa sanırım iyi olur. Tekrarlayayım: Abartıya gerek yok...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |