|
Yüksek faizden kim sorumlu?
Bugün bayram. Öncelikle Ramazan Bayramımız mübarek olsun ve ülkemiz için hayırlara vesile olsun. Bayram günü size faizden bahsetmek istemezdim. Ama, faiz ve bunun sonucunda ortaya çıkan makro ekonomik göstergeleri yalnız ekonomik gösterge olarak tartışmıyoruz.
Faizi tartıştığımızda aslında bir ekonomik ve politik sistemi, yeni bir üretim sistemini, yani bir medeniyeti tartışıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haklı olarak sürekli dile getirdiği yüksek faizler yeni dönemde çözülmesi gereken temel sorunların başında geliyor. Başbakan Yıldırım’ın da İstanbul Sanayi Odası'nda yaptığı konuşmada da artık yeni dönemde yüksek faizi sorun olmaktan çıkarılmasını vurguladı. Eğer
yeni ekonomide bir başarı öyküsü yazılacaksa ve mevcut sisteme alternatif bir şey önereceksek, tartışmamız gereken en önemli konu faiz olacak
.

Geçmişte yüksek faiz tartışmalarında tartışmaların merkezinde Merkez Bankası vardı. Faizi belirleyen ana aktör olması dolayısıyla Merkez Bankası kararları çok tartışıldı
. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, Merkez Bankası'nın yanında özel ve kamu bankalarının da yüksek faizlerin oluşmasında ve faiz artışında sorumlulukları var.

Özel ve kamu bankalarının ekonominin en kötü zamanlarında bile yüksek kârlar elde etmeleri, yüksek faiz sorununu bu bankaların gözardı ettiğini gösteriyor. 2016 yılında özel ve kamu bankaların toplam kârı 37.5 milyar TL. Yani, eğer faiz sounu çözülecekse fedakarlığın kamu ve özel bankalar tarafından da yapılması gerekiyor.

Diğer yandan, özel ve kamu bankaların kendi aralarında mevduat çekmek için verdikleri yüksek faizler, yani
faiz yarışına girmeleri sorumluluğun yalnızca merkez bankasında olmadığının da kanıtı.
Özellikle de, kamu bankalarının kredi ve mevduat içindeki payının yüzde 30 olması, kamu bankalarının bu süreçte öncü olmasını ve kamu bankalarının daha büyük sorumluluklar yüklenmesini zorunlu kılıyor.
YÜKSEK FAİZİN MALİYETİ

Yüksek faiz, bizim gibi ülkelerde üretim maliyetini yükseltmesi nedeniyle en önemli sorun. Dolayısıyla, yüksek faiz dolayısıyla artan finansman gideri olarak üreticilerin üzerindeki yük ve maliyetler artık sürdürülebilir değil.

Başbakan Binali Yıldırım da İstanbul Sanayi Odası'nda haklı olarak buna vurgu yapıyor.
“Şimdi sizin bütün çalışıp çabalayıp elde ettiğiniz katma değerin yüzde 55’ini finansman gideri olarak... Böyle bir şey olur mu? Bunun işçiliği, elektriği, nakliyesi, ham maddesi var. Hepsinin 55’ini bir seferde bankalara verdikten sonra geriye kalan 45 ile de nasıl geçineceksen geçin.”

Aslında Başbakan Yıldırım’ın dile getirdiği bu husus, ekonominin reel kesimi için en can alıcı noktasını oluşturuyor. Bu şartlar altında Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği başarı hikâyesi gerçekten mucize. Hele Türkiye’nin son yıllarda ekonomide gerçekleştirdiği performans başta da kişi başı gelirdeki artış, kamu maliyesindeki iyileştirmeler ve ekononomik büyümedeki performansın bu olumsuz şartlara rağmen gerçekleşmiş olması, başarıyı daha da anlamlı hale getiriyor.

YENİ DÖNEMDE YENİ SİSTEM
Faizin bu kadar merkezde olduğu ve adeta üreticileri cezalandırma aracı olarak kullanıldığı bir finansal sistemin yanlışlığı ortada. Bu nedenle yeni dönemde, hem düşük faiz hem de faize alternatif yeni finansal araçların hayata geçirilmesi ve üretimin merkezde olduğu
yeni bir finansal sistemin kurulması hayati derecede önemlidir.
Yeni finansal sistem
ile, Türkiye hem kişi başı gelirde bulunduğu orta gelir grubundan yüksek gelirli ekonomiler grubuna yükselmesi hem de kırılgan ekonomi olarak algılanmaması adına önemli fırsatlar yakalayacaktır.

En önemlisi de Türkiye’ye ayar vermek isteyen uluslararası finans kuruluşları, kredi derecelendirme kuruluşları ve yabancı bankaların, finans üzerinden Türkiye’yi terbiye etme çabasının önüne geçilecektir.

Bu vesileyle Ramazan Bayramı'nızı tebrik eder, bayramın ülkemize esenlikler getirmesini dilerim.
#İstanbul Sanayi Odası
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ramazan Bayramı
7 yıl önce
Yüksek faizden kim sorumlu?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî