|
Bayram soruları, bayramın soruları...(I)

Medya dünyasında giderek artan kekremsi bir tat var. Bilgiden ve duygudan yoksun yazılar, bir merakın peşinden gitmeyen sorularla kotarılmış söyleşilerle basılı medya giderek daha yoğun bir şekilde kan kaybediyor.

Bayram yaklaşınca adettendir nerede o eski bayramlar temalı birbirinin kırkıncı tekrarı sorular eşliğinde söyleşiler yapılır.

Arifeden iki gün önce adı bende saklı genç bir muhabir bayram üzerine söyleşi yapmak istediğini söyledi. Yola çıkacağımı sorularını hemen gönderirse birkaç saat içinde cevaplayabileceğimi söyledim.


Sorular derhal gönderildi. Lakin ben derhal cevaplayamadım. Zira soruların hemen hemen hepsinin “restore” edilmesi gerekiyordu. Soruları restore ettiğimde ise ortaya çıkan söyleşi genç muhabire ait olmayacaktı. Telefon ettim ve tek tek bütün sorularının aksayan yönleri üzerine konuştum. “Siz istediklerinizi cevaplayabilirsiniz” dedi olanca nezaketi içinde. (Böyle bir gelenek oluştu. Size en çok sorulmasını istediğiniz soruları söylerseniz sizinle o minvalde söyleşi yapmak isterim diyenler de oldu nitekim daha önce.)

Genç kız tamamen masum. Okulda soru sormak üzerine bir eğitim almıyorlar. Soru sormak için bilgi sahibi olmanın olmazsa olmaz gerekliliği ya da her sorunun taşan bir merakın mihmandarlığında ilerleyebileceğine dair fikirlerini hiç yormadan mezun oluyorlar.

Genç muhabirler soru soramıyor da tecrübe sahibi moderatörler sorabiliyor mu? Hayır. Bir haftanın özetini geçtikten sonra “e bu konuda ne düşünüyorsunuz?” cümlesini soru niyetine ortaya atıp, araba sileceğinin ritmini andırır bir edada başını bir sağa bir sola çevirerek konukların birbiriyle kavga edişini seyre koyuluyorlar. Önemli olan ekran şıklığı yüz güzelliği. Soruların ne ehemmiyeti var değil mi ama!

Aşağıda size bendenize yöneltilmiş sorular eşliğinde “bayrama dair” konuşamamamızın haritasını çıkarmaya çalışacağım.

Buyurun:

Ramazan Bayramı İslam ülkeleri için ne anlama geliyor?

Bayramın ruhu, kendisine farz kılınmış ibadetleri yerine getirmiş kulun Allah Teala tarafından takdim edilmiş “bayram zamanına” kavuşmasında gizlidir. Kul bu kavuşma anının şükrü ile; büyüklerinin hatırını sayar, küçükleri sevindirir.

İslam coğrafyası için bayram bütün mevsimleri içine ala ala “bayram zamanı” olarak dilimlenir. Hristiyanların sabitlenmiş “Noel zamanı” anlayışının aksine her günü, her ayı içine ala ala ilerler Müslümanların bayramı. Dolayısıyla sormamız gereken soru şudur: İslam coğrafyasını, zaman üzerinden bütünleyen bayramlarının kültürel çeşitliliğine dair ne kadar bilgi sahibiyiz?

Mesela Cezayir’de ya da Türkmenistan’da, Malezya ya da Etiyopya’da bayramlar nasıl kutlanıyor?

Konu ile ilgili belgeseller, seyahat programları var elbet ama olanların bizim zihnimizde bir bayram bütünlüğü oluşturduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır.

Mukayese etmek istemem ama söz konusu Noel kutlamaları olduğunda her birimizin zihnine kazınmış onlarca film sahnesi gelecektir. Bu filmlerin hepsinin ortak noktası hangi şartlarda olursa olsun insanların bütün engelleri aşarak Noel akşamı aile sofrasına oturmayı başarmasına dairdir.

Bizde öteden beri bayram parodileri olur. Hemen hepsinde de aşağılayıcı bir dil hakimdir.

Geriye kalıyor kapitalist dünyanın “gülen yüzü” olarak bayram reklamları. Ki bunlarda da büyüklerinin hatırını saymayan gizli özne olarak evlatlar vardır. Ebeveynler, reklamı yapılan ürün eşliğinde sabahtan akşama kadar cam önünde evlatlarının yolunu gözler durur. Bayrama eşlik eden şeyler eş dost akrabadan ziyade reklamı yapılan meşrubat, gsm öperatörü ya da şekerlemedir.

Bayramın, zamanı genişleten ruhuna dair tek bir Türk filmi geliyor mu aklınıza?

Bayramın ruhunu anlayabilmek için bayramı festival, tatil kültürünün dışında düşünmemiz gerekiyor. Düşünebiliyor muyuz? Hayır.

Şu anda İslam coğrafyasında iç karışıklık yaşanıyor. İslam aleminin son zamanlarda geçirdiği kötü günleri düşünürsek Ramazan Bayramı bir şeyleri değiştirmek için vesile olabilir mi?

Bu soru, politikanın zamanı ile dini zamanı birbiri ile aynı seviyede tutarak umutlu bir cevap almaya niyet etmiş bir soru. Ama soru doğru yerden sorulmuyor.

İslam coğrafyasında yaşanan karışıklıklar yöneticilerin dirayetsizliği ve basiretsizliği ile ilgili olduğu kadar yeni sömürge zihniyetinin ortaya çıkması ile de yakından alakalı.

Milyonlarca çocuğun yetim kaldığı Suriye, Irak ve Yemen’e bayram gelir mi?

Gelir. Her şeye rağmen bayram gelir. Çünkü bayram ilahi bir neşvedir. Hüzünle bile olsa zamanın fevkalade yaşandığı bir zamandır bayram.

Devletlerin dirayetsizliğine, gözünü hırs bürümüş yöneticilerin kifayetsizliğine, basiretsizliğine rağmen, dünyanın dört bir tarafına, yardım, umut, bayram sevinci götürmeye çalışan insanlar var.

Savaşın içine bayram bir anlığına gelir. O kadar...

Bayramın bayram kılacak olan orta yaş duyarlılığıdır. Torunlar ile büyükanne ve büyükbabayı birbirine bağlayacak olan orta kuşaktır.

Bayramlar bayram olmuyorsa vebali orta kuşağın boynunadır çoğu zaman.

Bayram sorularına devam edeceğiz inşallah.

Tebrik
: Mübarek Ramazan Bayramı'nızı tebrik ediyor iman ehli, irfan ehli olarak nice bayramlarda buluşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
#İslam coğrafyası
#Ramazan Bayramı
#Medya
7 yıl önce
Bayram soruları, bayramın soruları...(I)
Fiyat artışlarının nedenleri
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü