Kalp anevrizmasının, özellikle kalp krizlerinden birkaç hafta sonra ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Yorgancıoğlu, hastaların bir kısmının hiçbir rahatsızlık hissetmediği için anevrizmaya erken müdahale edilemediğini vurguladı. Yorgancıoğlu, bunun hayati risk taşıdığını ifade ederek, kalp anevrizmasının ciddiye alınması gereken bir sağlık sorunu olduğu uyarısında bulundu.
Yorgancıoğlu, özellikle kalp krizi geçiren hastaların duyarlı olması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Kalp krizi sonrasında ortaya çıkan kalp anevrizması vakalarının neredeyse tamamında koroner arter hastalığı da görülmektedir. Tanı konulmasında hasta öyküsünün dikkatlice dinlenmesi son derece önemlidir. Birçok hastanın öyküsünde yakın ya da geçmiş bir tarihte geçirilmiş kalp krizi öyküsü vardır.
Genellikle kalbin ön yüzünde yer alan büyük damardan geçirilmiş ağır bir kalp krizi sonrasında eğer erken müdahale şansı ya da imkanı olmamış ise o bölgenin kas dokusunun büyük kısmında hasar oluşur. Bu hasar sonucunda kas hücrelerin büyük kısmı öldüğünden iyileşme sürecinde bu bölgenin kasılamayacak şekilde iyileşmesi ile ortaya çıkan balonlaşma, bazı hastalarda çabuk yorulma, nefes darlığı benzeri kalp yetmezliği bulgularına neden olmakla birlikte bazen de herhangi bir bulgu vermeyebilir. "
Cerrahi yöntemle tedavisi mümkün
Kalp anevrizmasının tedavisinde yöntem belirlerken hastanın durumunun, kalp krizi sonrasında geçen sürenin ve rahatsızlığın boyutunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Yorgancıoğlu, tedavide genellikle cerrahinin tercih edildiğini belirtti.
Yorgancıoğlu, anevrizmanın küçük olması, pıhtı bulunmaması ve kalp yetmezliği olmaması halinde tıbbi izlemin yapılabileceğini aktardı.