Hafız'ın şiirleri geçtiğimiz aylarda kitaplaştı ve bir bütün olarak okuyuculara ulaştı: "Hafıza" (Yön yay./112 say./İst./1999). Haydar, kendisiyle yapılan bir konuşmada (E dergisi, Eylül 1999), artık "Hafız" mahlâsıyla şiir yazıp yayınlamayacağını; zira bundan böyle kendisini 'yeni' kimliklerin/kişiliklerin beklediğini ifade ediyor. Dolayısıyla Hafız'ın Hafıza'sı bir ilk/son kitap özelliğini de haiz.
Benim söz konusu 'Hafız' mahlâsına, "bir kimlik/kişilik" deyişim boşuna değil: Zira, Hafıza'daki şiirler, Haydar Ergülen'in oluşturduğu 'şiirsel dünya'nın hem merkezine ve hem de çeperlerine sırtını dayamakla birlikte, bir 'başka' algılama/duyumsama tarzının verimleri olduğunu sezdirmekten de geri kalmıyor. Bütün bunlarla birlikte, Hafıza'yı oluşturan şiirlerin yörüngesinin, dönem olarak, gerek "Eskiden Terzi", gerekse "40 Şiir ve Bir" ile benzeri bir uzanımın/yönelimin ürünleriyle ortak bir payda içerdiğini söyleyebilirim.
Hafıza; "Hafız'ın şiirleri", "Hafız'ın meselleri", "Hafız'ın vücûd kitabı" ve "Hafız'a" başlıklı birbirini doğuran/uyaran/bütünleyen 4 ayrı bölümden oluşmuş. Ergülen 'Hafız' mahlâsıyla, kayıtsız kalınamayacak kadar başarılı söz dizinleri ve dil egzersizlerine imza atıyor Hafıza'da: Bana göre, "Dilin kemiği yok" deyişine hacimli, çağrışım zenginliğine sahip, imgesel ağırlığı kuvvetli, sıcak, içtenlikli soluklarla yeni bir ruh katıyor. Mistik dokunuşları da olan, yer yer tasavvufî motiflere vurgu yapan, özel temalarla açılım kazanan, lirizmden hemen hemen hiç sapmayan, rahat, güvenli, 'dostça' söylenmiş bir kitap Hafıza. Kendi payıma, Haydar'ın yeni 'kimliklerini/kişiliklerini' bekliyorum. İyi şeyler 'deniyor' Haydar Ergülen!..