YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bunca yoldan sonra, bu çizgiye gelinir mi?

Akit'in "medya kritik" sayfasında, beni ve ailemi de hedef alarak yapılan "Sabetaycılık" konulu yayınlara, bir nokta koyulması gerekiyor.

"28 Şubat"ta, eşleri başörtülü olanların, mütedeyyin insanların ve bozuk düzeni eleştirenlerin, "Batı Çalışma Grubu" ve uzantıları tarafından damgalandığını, işten atıldığını, hapse girdiklerini ve susturulduklarını gördük..

Bu arada ben ve eşim Canan Barlas da, soyadı-kırımına uğradık.. Aynı anda Dinç Bilgin grubu tarafından yazılarımız kesildi, susturulduk..

Ama susmadığımızı, yılmadığımızı tüm kamuoyu gördü..

Şimdi daha garip ve çağ-dışı bir durum var..

Kendilerini "Doğu Çalışma Grubu" olarak gören Akit'in medya-kritik sayfası yöneticileri, beni "İslami kesimin rantını yemek"le ve eşimi "Sabetaycı olmak" gibi bir kavramla karalamaya çalışıyorlar..

Açık söyleyeyim.. Ben ne siyasi-İslam'a oynayan bir politikacıyım, ne bir tarikat yöneticisi ve üyesiyim, ne de yazıları, dini bilgiler üzerine kurulmuş bir gazeteciyim..

Bunu, Sayın Erbakan'a da, ciddi bir topluluk içinde anlatıp, şöyle demiştim..

-Sayın Erbakan.. Size hayatımda oy vermedim.. Siyaseten söylediğiniz şeyleri, hiç onaylamadım.. Ama sizin siyasi haklarınıza derin devlet tecavüz edince, mesleğimi feda etmeyi göze alarak, jakoben-laikçlerle mücadeleye girdim. Eğer siz de demokrat olmak konusunda benim gibi davranırsanız, Türkiye'nin sorunlarını çözmek kolaylaşır.

Benim çizgim bu.. Ailemde başını örten kadın hiç yok.. Ama başörtülü kadınlarımızın çektiği eziyeti hepimiz yüreğimizde hissediyoruz..

Aynı şekilde, kitaplarından ötürü 72 yıl hapse mahkum edilen İsmail Beşikçi de, bir ihbar-provokasyon yazısı ile gözaltına alınan Hasan Karakaya da, bizim için, özgürlüğe indirilen darbenin kurbanlarıdır..

"Sabetaycılık" meselesine gelince..

Benim eşim de, onun ağabeyi de Sabetaycı değildir..

Bir insanın bir "şeyci" olması için, eğer o şey dini bir bağlantıya takılı, ibadet, toplu davranış, belirli ritüellere uymak ise ve "Sabetaycılık" da, İslam'ın veya Hıristiyanlığın belirli tarikatları, tekkeleri benzeri bir olgu ise, benim ailemde de, çevremde de böyle birşey yok..

Hepsi Müslüman.. Ama Hıristiyan veya Musevi de olabilirlerdi.. Bu hiçbir şeyi değiştirmezdi..

Yok eğer, "Sabetaycılık" ile, 4-5 yüzyıl önce İspanya'dan göç edip, Osmanlı'da Müslümanlığı seçen Museviler kastediliyorsa, bu da ayrı bir mesele..

Orta Asya'dan göç edip, 9'uncu yüzyılda Ortadoğu'da Müslüman olan Şaman Türkleri'nden farklı bir durum mu bu? Veya Boşnaklar'ı Müslüman saymayacak mıyız?

Ama bütün bunların, Türkiye'de hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini arayan, herkesin kanun önünde eşit olduğuna inanan, faşizmi, ırkçılığı ve her çeşit köktenciliği reddeden bir "çoğulcu demokrasi" özlemi ile, ne ilgisi var?..

İnanç ve ibadet özgürlüğüne saygıyı ve demokratik-laik bir çağdaş uygarlığı ararken, "O şeriatçıdır", "Bu tarikatçıdır", "Şu Sabetaycıdır" gibi yaklaşımlar, yobazlıktır, ırkçılıktır..

Akit gazetesi, 28 Şubat sürecinde, ciddi ve saygın bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi verdi.. "Akit"te yayınlanan pekçok yazıya, hiç çekinmeden imzamı atabilirim..

Ama bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Bunca yolu aştıktan sonra, "din ve ırk polisi" gibi davranmakla, Batı Çalışma Grubu ile aynı çizgiye düşülmüyor mu?

"Hicret"ten beri Müslüman olan ailelere mensup, hakka, hukuka, ahlaka hiç saygı göstermemiş Araplar'a rastlamadınız mı?

Ben kaderimi, Suudi Arabistan'daki "Şeriat Mahkemeleri"nin kadılarına değil, La Haye'deki "İnsan Hakları Mahkemesi"nin, dinlerini ve ırk kökenlerini hiç bilmediğim yargıçlara bağlamayı tercih ederim.

Neticede eski Refah Partisi de, bugünkü Fazilet Partisi de, "Kopenhag Kriterleri"ni, inanç özgürlüklerinin ve demokrasinin teminatı olarak görmüyor mu?

Akit'in, arkalarında ciddi bir özgürlük mücadelesi birikimi olan mensupları, gazetenin 'Hitler'ci, 'Humeyni'ci, ırkçı, bağnaz bir çizgiye gelmesine izin vermemelidir..

"Sabetaycılar" her kimlerse, Akit'in "medya-kritik" sayfasını kendi istedikleri çizgiye çekmişlerdir.

Sonunda, bula bula "Barlas" adı ve ailesi ile dalaşmak noktasına gelmişlerdir..

Bu çok ayıp değil mi?

ŞAKA

Sevinen okullar!..

Rauf Tamer ne güzel yakalamış..

Demirel de, Sezer de "Afyon Lisesi"nden mezun oldukları için, okulda sevinç varmış..

Peki ya daha önce 6 cumhurbaşkanı çıkartan "Harp Okulu"nda, matem mi var şimdi?

Bence burada en fazla sevinmesi gereken eğitim kurumu Hukuk Fakültesi!..

İlk defa bir "hukukçu" Çankaya'ya çıktı..

AHMET NECDET SEZER

Yargıç değil, Cumhurbaşkanı!..

Ahmet Necdet Sezer'in işi elbet kolay değil..

Ne yapması gerektiğini, elbet kendisi belirleyecek.. Anayasa Mahkemesi Başkanı olmuş bir yargıcın, Çankaya için gereken görgüye de, bilgiye de sahip olduğu kesindir..

Ama yapmaması gerekenler konusunda, fikir üretebiliriz.

1-Sezer Çankaya'da asla bir yargıç veya bir Anayasa Mahkemesi Başkanı kimliği içinde hareket etmemelidir.. Meclis'ten gelen kanunları veya hükümetin kararnamelerini, sadece "hukuk" açısından incelerse, sistem kilitlenir.. Ülkede iki tane Anayasa Mahkemesi veya Danıştay varmış gibi olur.. Yani Çankaya'daki Sezer, yargıç değil, siyasetçi ve devlet adamı gibi yaklaşmalıdır olaylara..

2-Sezer, kimseye, hiçbir medya grubuna ve organına "özel demeç" vermemelidir.. Cumhurbaşkanları, çok konuşmaz.. Konuştukları zaman bu ciddi bir olaydır..

3-Sezer, "Çankaya protokolu"nu yeniden düzenlemelidir.. Ciddi bir ülkede protokolu, zenginler ve ağırlıklılardan oluşan çevre değil, "değerliler"den oluşan kesim oluşturur..

4-Sezer'in kendisinin de vurguladığı gibi, Cumhurbaşkanı'nın yetkileri çoktur ama siyasi sorumluluğu pek yoktur.. Bu bakımdan Sezer, günlük politikanın içine ve arasına girmemelidir.. Demirel'in yaptığı gibi, polemiklere taraf olmamalıdır.. Devletle halkın arasını açan uygulamalarda, halkın karşısında yer almamalıdır.


7 Mayıs 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...