T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çöz zincirlerini gülsarı

KOPENHAG- Zirve öncesinde Kıbrıs'ta barışı getirecek bir gelişme bekleniyordu; bu beklenti gerçekleşmedi diye sevinenler var. 'Barış' sözcüğüne "Kıbrıs satılıyor" penceresinden bakan çevreler bu sevinenler... Oysa, Kıbrıs'ta çözüm yolunda adım atılmaması, önümüzdeki dönemin, Kıbrıs ve Kıbrıslılar ile Ak Parti hükümeti için, ciddi sıkıntılara gebe olması anlamını taşıyor.

Kıbrıs AB'nin dikkati dışına çıkmış değil henüz; umut da zaten o dikkatin süreceği önümüzdeki üç ay içerisinde bir sonuca ulaşılmasında. Eğer bu dönem iyi değerlendirilemezse, Türkiye ateş hattına düşebileceği gibi, Kıbrıs da tam bir 'kayıp dâvâ' haline dönüşecek...

AB, Kopenhag Zirvesi ile, sınırları içine kabul ettiği on yeni ülke arasında Kıbrıs'ı da üyeliğe aldı. BM genel sekreteri Kofi Annan tarafından sunulan planın genel hatlarının kabul edildiğine dair 'ilke mutabakatı' önceki gün saat 16:00'ya kadar imzalansaydı, üyeliğe kabul edilen, Türklerin yaşadığı kuzeyi de içine alan 'Birleşik Kıbrıs' olacaktı. 'Kıbrıs' adıyla AB üyesi olan Rumlar'ın yaşadığı bölgeden ibaret Kıbrıs Cumhuriyeti... 28 Şubat 2003 tarihine kadar mutabakat sağlanırsa, Türkler de, egemenliği kabul edilmiş iki parça-devletin üstüne oturan ortak-devletin eşit siyasi haklara sahip vatandaşları olabilecekler. Tarih geçirilirse, adanın kuzeyinde yaşayan Türkler, Rumların insafına terk edilmiş olacak...

İkiye bölünmüş adanın bir parçasının AB üyesi olması, hem AB dışında kalan parça hem de Türkiye için ciddi hukukî sorunların kaynağı olabilecek. Annan Planı ile adadaki varlığı tescil edilen Türk ordusu, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından, çok farklı bir statüde gösterilip şikâyet konusu yapılabilecek. 1974 askerî harekâtı sonrasında güneye göçen Rumlar, uluslararası mahkemeler yoluyla, kuzeyden hak iddia edebilecekler. Loizidou Dâvâsı adıyla literatüre geçen yargılama sürecinde hükmedilen tazminat cezası, kuzeydeki mülklerini kaybetmiş bütün Rumlar'a teşmil edildiğinde, Türkiye 20 milyar doları bulabilecek yüklü bir tazminat ödemek zorunda bırakılabilecek. 1999 Helsinki Zirvesi'nde, Yunanistan'la aralarındaki ihtilâfları 2004'e kadar çözmeyi, çözülmezse Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nın yargı hakkını kabul eden Türkiye, bir de Lahey'den ablukaya alınacak...

Konunun moral yönü de var.

Kıbrıs'ta Rauf Denktaş ile Derviş Eroğlu'nun temsilcisi oldukları görüş epeydir zemin kaybediyor; son yerel seçimler 'barış' yanlısı muhalefetin başarısıyla sonuçlandı. İktidarın kötü alışkanlıklarını terk etmemesi, siyasetin çözüm üretememesi, ada insanlarını bireysel arayışlara yönlendiriyor; hergün çalışmak üzere Güneye geçen hayli Türk var. Kıbrıs'ın AB üyesi olması, epeydir sürdüğü bilinen 'Rum pasaportuna sahip olma' heveslilerine hız verecektir. Bir süre sonra Kıbrıs'taki Türk toplumunun çözüldüğü gerçeğiyle karşılaşabileceğiz.

Adanın iki parçası arasında gelir uçurumu muazzam; akacak AB mâlî kaynaklarıyla birlikte Rum kesimi daha da câzip hale gelecektir. Kuzeydeki cılız ekonomi Türkiye sayesinde ayakta duruyor; Türkiye'nin kendi ekonomisinin kolay atlatılamayacak sıkıntılı bir dönemden geçtiğini düşündüğümüzde, güneyin câzibesini dengeleyecek yeni kaynakları devreye sokmanın zorluğu daha iyi anlaşılacaktır. Bir süre sonra, Kıbrıs'ın ters-yüz hale geldiği görülebilir.

Ak Parti hükümeti, deneyimsizliği sebebiyle, Kıbrıs'ta ayrı bir ustalık kazanmış 'statüko'yu bozmayı, âdil ve barışçı bir barış için ilk adımı atmayı ilk denemede başaramadı. Türkiye ve Kıbrıs lehine çevrilebilecek Annan Planı'nı verilmiş mühleti içerisinde müzakereye açık hale getirememek gerçek bir kayıp. Kopenhag Zirvesi'nde kayıtlara geçirilen "28 Şubat" mühleti de kaçırılırsa, hiç kuşkunuz olmasın, adadaki 'arkaik' düzen, Türkiye'deki siyasi dengelerin değişmesini getirecektir.

Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu ikilisi Kıbrıs'ı kendilerinden ibaret göstermekten yarar umabilirler; ancak Türkiye, Kıbrıs'ı Denktaş'tan ibaret sayma yanlışını daha fazla sürdürmemelidir. 28 Şubat'a kadar Kıbrıs'ta çözüm yönünde adımlar atılmasını sağlayamayan hükümet kendi sonuna hazırlanabilir...

Ak Parti'nin muktedir olabilmesi Kıbrıs sınavındaki başarısına bağlı.


15 Aralık 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED