T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T
Kafa karıştıran resimler

Orta Mısır'ın antik kentlerinden Abidos'daki görkemli bir tapınağın duvarları, görenleri hayrete düşüren yaklaşık dört bin yıllık bir rölyefe ev sahipliği yapıyor. Sözkonusu rölyefi bu denli inanılmaz kılan ise, üzerinde bulunan "helikopter", "denizaltı", "jet uçağı" ve "uçan daire" figürleri...

İşte, Abidos tapınağındaki akıllara durgunluk veren 4 bin yıllık duvar rölyefinin bulunduğu sütun başı ve rölyefin yakın plan bir fotoğrafı. Rölyefte bulunan figürler dikkatle incelendiğinde, günümüz insanları için oldukça "tanıdık cisimler" göze çarpıyor. Gün boyu süren aramalarımıza karşın, bu figürlerin benzerlerine tapınağın başka hiçbir yerinde rastlayamadık.

Abidos rölyefindeki 'helikopter'

Başkent Kahire'den yaklaşık bin beşyüz kilometre güneyde, Nil nehri kıyısındaki bir antik kent olan Abidos, aynı adla anılan gösterişli bir tapınağa da ev sahipliği yapıyor. Bu tapınağa yaptığımız ziyaret kesinlikle raslantısal değildi. Henüz Kahire'deyken kulağımıza Abidos'un gizemli duvar resimlerine ilişkin bazı özel bilgiler fısıldayan Mısırlı bir dost, bizi bu tapınağı mutlaka ziyaret etmemiz, özellikle de "belli bir bölümünü alıcı gözüyle incelememiz" yönünde sıkı sıkıya uyarmıştı. Abidos Tapınağı'na ulaştığımızda, yol boyunca çektiğimiz onca sıkıntıya kesinlikle değecek bir görüntüyle karşılaştık. Binlerce yıldır derin bir sessizliğe gömülmüş olarak ziyaretçilerini bekleyen bu inanılmaz duvar resmi, şimdi bütün şok ediciliğiyle karşımızdaydı. Şaşkınlık içinde filmini ve fotoğraflarını çektiğimiz panelin sol üst kısmında, çağdaş örneklerine şaşılacak kadar benzeyen bir "helikopter", hemen altında yine gerçeğine son derece uygun bir "denizaltı", sağ üstte "uçandaire" benzeri bir cisim, onun altında ise tipik bir jet uçağı piktogramı yer alıyordı. Ve bu simgeler, geleneksel hiyeroglif alfabesinin birer harfi değildi.

Mısır piramitlerini kimler inşa etti?

Bu devasa yapılar o günkü ilkel teknolojiyle nasıl yapıldı? Eski Mısırlılar gerçekte hangi ırka mensuptu? Ölü mumyalama sanatını kimlerden öğrendiler? Aralarında Erich Von Daniken, Robert Bouval ve Graham Hancock gibi ünlü isimlerin de bulunduğu geniş bir araştırmacı kitlesi tarafından uzun yıllardan bu yana spekülatif kitaplara konu edilen antik Mısır kültürü, fantazi yönü ağır basan bu gibi yaklaşımları adeta desteklercesine her geçen gün eteklerinden yeni yeni gizemler dökmeyi sürdürüyor. Kahire yakınlarındaki Giza kompleksi içinde yer alan üç büyük piramite ilişkin olarak, bugüne kadar çok şey yazıldı ve söylendi. İnsanlık tarihinin bu en görkemli eserleri, son iki yüz yıl içinde bilim adamlarınca öylesine çok incelendi, her köşesi öylesine didik didik edildi ki artık bu anıtlar üzerine söylenecek hemen hemen hiçbir söz kalmadı gibi. Bu yapılar için günümüzde akıl ve mantığın kabul edebildiği bir "inşaat seceresi" çıkartılmış durumda. Bu sayede de gizem araştırmacılarının büyük bir bölümü artık onları "uzaydan gelen yüksek teknoloji sahibi konuklara" maletmekten vazgeçtiler. Ancak, Mısır'ın derinliklerinde nedenini ve nasılını günümüzde bile hâlâ tam olarak açıklayamadığı-mız daha bir sürü gizemli kalıntı mevcut.

ESKİ MISIR'DAN BİR BAŞKA GİZEM DAHA

Abidos'ta karşılaştığımız gizemli duvar resimlerinin bir benzeri de, buradan birkaç yüz kilometre uzaklıktaki Dandera kentinde, Hathor Tapınağı'nda bulunuyor. Tapınağın zemin seviyesinin üç metre kadar altında bulunan, duvarları çeşitli kabartmalarla kaplı uzun bir tünel, son derece şaşırtıcı bir resim grubuyla sonlanmakta. Özel izinle girdiğimiz bu boğucu ve zifiri karanlık dehlizde bir süre ilerledikten sonra, karşımıza ilginç bir "elektronik aygıt ve onu kullanan teknisyenleri" betimleyen karşılıklı iki duvar rölyefi çıktı. Büyük birer katot tüpüne benzeyen bu aygıtların içlerine işlenmiş birer yılan figürü hemen dikkatimizi çekti. Yılanlar tüplerin içindeki ışıltıyı ya da flaman telleri simgelediği gibi, bu aygıtların içinde işleme tâbi tutulan birer "deney hayvanı" da olabilirlerdi. Her iki tüp figürünün arka kısmından çıkıp başka bir kutuya bağlanan uzun ve kalın kablolar ise şaşkınlığımızı daha da artırdı. Bu arada, rölyeflerin meçhul sanatçısı, tüplerin yanıbaşına onları kullanan (ya da denetleyen) birkaç teknisyen çizmeyi de ihmal etmemişti.

Bu gizemli cisimlere, Hathor tapınağının bir başka bölümünde daha rastladık. Tapınağın gözlerden ırak bir salonunda, bu kez yerden en az 8 metre yükseklikte bulunuyordu aradığımız resimler. Üstelik, yer altındaki kabartmalara göre şekil olarak çok daha belirgindiler, ayrıca tümü toprak boyalarla renklendirilmişti. Uzunca bir süre yanında kalıp birçok fotoğrafını çektiğimiz bu tüplerle ilgili olarak Dandera'nın resmi arkeoloğuna fikrini sorduğumuzda, yorumu da tam beklediğimiz gibi oldu: "Ha onlar mı, onlar yalnızca birer çiçek!"

Yaklaşım böyle olunca, biz de "içlerinde birer yılan bulunan, herbiri neredeyse insan boyundaki bu dev çiçekleri" (!) daha fazla sorgulamadan oradan ayrıldık.

YERİN 5 METRE ALTINDAKİ "KATOT TÜPLERİ"

Bu fotoğraf da Orta Mısır'daki bir başka antik merkezde, Dandera'daki

Hathor tapınağında çekildi. Yerin yaklaşık üç metre altındaki gizli bir galerinin bitim noktasında yer alan şaşırtıcı bir rölyefin önündeyiz. Elektronik bir alete (daha çok bir katot tüpüne) şaşılacak kadar benzeyen bu cisimler, başlarındaki teknisyenler tarafından kullanılırken resmedilmiş. Benzeri bir aletin çok daha net ve renklendirilmiş duvar resimleri ise, aynı tapınağın gözlerden ırak bir salonunda, bu kez yerden birkaç metre yüksekte göze çarpıyordu.

 
Antibiyotik 'çerez' oldu
Bütün bulaşıcı hastalıkları iyileştirir düşüncesiyle bol bol antibiyotik tüketiliyor. Türkiye'de 2001 rakamlarıyla ilaç gideri 4.4 milyar dolar ve her 10 reçetenin 7'sinde antibiyotik var.
Hastalar ilaç, ilaç firmaları para bekliyor
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) ilaç üreticilerine olan 535 trilyon liralık borcunu ödememesi üzerine Novartis ilaç firmasının SSK'ya sadece peşin ödemeli satış yapması diğer ilaç firmalarını da harekete geçirdi. Bazı ilaç firmaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin sonucunu bekliyor. İlaç firmalarının önümüzdeki günlerde ödeme yapılmaması halinde benzer kararlar alabileceği belirtildi. İlaç İşverenleri Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Selçuk Metiner, "Sendika olarak toplu bir şekilde karar almamız mümkün değil, böyle bir karar halk sağlığı için de uygun değil. Bizim 54 üyemiz var firmalar tek tek böyle bir karar alabilir" dedi.
'Yüz felcinden korunmak için sakız çiğneyin!'
Trakya Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yahya Çelik, yüz felcinin başlıca sebebinin soğuklar olduğunun tahmin edildiğini belirterek, bundan korunmak için kışın yüzün soğuktan korunması gerektiğini söyledi. Çelik, yüz felcinin, yüzün kaslarını uyaran sinirlerde ortaya çıktığını belirtti. Yüz felcinde gözlerin kapanabildiğini, ağızda ve yüzün değişik yerlerinde kaymalar meydana geldiğini bildiren Çelik, şöyle konuştu: ``Yüz felcinin başlıca sebebinin soğuklar olduğu tahmin ediliyor. Yüz çok fazla soğuğa maruz kalan bir bölgedir. Yüz felci geçirenlerin sakız çiğnemeleri ve sık sık yüz kaslarını çalıştırıcı egzersizler yapması gerekir."
15 Aralık 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED