T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hakan Şükür'e yapılan haksızlıkları kınıyorum

Kimsenin "ülkenin durumuyla ve ekonominin hızla krize gittiği" konusuyla ilgisi yok. Herkesin dikkati futbolda. Milli takımımızın gösterdiği "müthiş başarı" herkesi Çarşamba günkü maça odaklamış durumda. İşin gerçeğini söylemem gerekiyor, ben de Çarşamba gününü iple çekiyorum. O heyecanı bütün benliğimde duyuyorum. Onun için bugünkü yazımı futbola ayıracağım.

Ben eski bir futbolcuyum. Güzel çalım atar, iyi şut çekerdim. Fakat süratli koşamazdım. Yani futboldan bir şey kazanamazdım. Zaten annem futbol oynamamı, bacaklarımın yara bere içersinde kalmasını istemezdi. İktisat Fakültesi giriş sınavını kazandığımda, "Artık üniversiteli olacağım. Geleceğimi okuyarak kazanacağım" dedim ve anneme güzel bir sürpriz yapmaya karar verdim. Be'daydım, annem Ordu'da. Şimdiki gibi öyle açıp telefonu "Anne nasılsın?" demek mümkün değildi. Telgraf çektim. "Fakülteyi kazandım ve futbolu bıraktım" diye. Rahmetli annem çok sevinmişti.

İşte futbol oynadığım lise çağlarında, biz "Torun Mehmet" derdik, ama Ankaragücü'nde oynarken "Deli Mehmet" oldu lakabı, bir arkadaşımız vardı. İşte bu Deli Mehmet deli dolu bir futbolcuydu. Onu durdurabilmek için karşı takım savunması sık sık faule baş vururdu. Faul düdüğü çalınıp "Hakem çift vuruş verdi" denilince, bizim Deli Mehmet, "Bırakın ikisini de ben atacağım" diyecek kadar futbola hayran bir arkadaşımızdı.

İşte o arkadaşımız Samsun'da yapılan "genç takımlar grup maçlarında" sanırım Samsun genç takımı karşısında 20 dakika kadar oynamış, sonra da sakatlanıp, turnuva sonuna kadar sahaya çıkamamıştı.

Maçlar bittikten sonra, o zamanlar Futbol Federasyonu tarafından açıklanan, genç milli takım aday kadrosuna bizim Deli Mehmet de çağrılmıştı. Biz şaşırmıştık. "Topu topu 20 dakika futbol oynayan biri nasıl genç milli takıma çağrılırdı ki?" İşte o zaman bizler için "efsane futbolcu" olan ve o sıralar bizim genç takımın antrenörlüğünü yapan "Kara Ali", o çabuk çabuk konuşmasıyla, "20 dakika oynadı ama, o 20 dakikada 12 gol pozisyonuna girdi. Gol atamadı ama her an gol atabileceğini gösterdi" dedi. Federasyon doğru karar vermişti.

İşte biz de Hakan Şükür'ü Senegal karşısında bir sürü gol pozisyonunda kaçırdıkları gollerle izledik. O gol pozisyonlarına nasıl girdiğini düşünmedik. Hakan Şükür, o maça gelene kadar, sürekli yıpratılmasa, bu kadar yüklenilmese ve o yüzden kendine güvenini kaybetmeseydi, o golleri takır takır atardı. Ama bizim "tetikçi medyacılar" tarafından o kadar bezdirilmişti ki, Hasan Şaş'ın, o "yüzde yüz gollük" pasına, "gelişine" vuracağına, kendine güvensizlik nedeniyle, tutup atmak istedi ve ayağının altından kaçırdı. Hakan'ın bu pozisyon sonrası yüz ifadesi, kendisine yapılan haksızlıklar altında ezildiğini haykırıyordu.

Hakan Şükür bir kraldır. Bazı yazarların dediği gibi Hakan maçta olunca biz 10 kişiyle oynamıyoruz, tam tersine rakip takımlar Hakan'ı ancak iki kişi ile kontrol altında tutabildikleri için, asıl onlar bizim karşımızda 10 kişi oynayabiliyorlar.

Hakan'ın morali bozuk. Hakan "hassas" bir futbolcu. Ona çok yükleniyorlar. Senegal maçında ben "Hakan bu gol de atılmaz mı" diye, hem de kaç kez bağırdım. Sanki ben futbol oynarken, kale çizgisi üzerindeki topa, "ağları bir havalandırayım" diye, bütün şiddetimle vurup, kale yerine direğin üzerinden dışarı atmamışım gibi, "bu da kaçırılır mı?" diye kaç kez bağırdım. Sinirimden önümdeki sehpayı yumrukladım, ama hiçbir zaman "Hakan'ın hakkını yeme" hakkını kendimde görmedim.

Hakan Şükür Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli futbolcularından biridir. Ve onların başında gelir. Türk milli takımında en çok golü olan futbolcu. Milli takım jenerikleri gösterilirken Hakan'ın attığı golleri görmüyor musunuz? Hele kalecinin ellerinin üzerindeki topu bile kafa ile ağlara gönderen Hakan'ın bizi "Avrupa'da söz sahibi yapan" golünü nasıl unutabilirsiniz? "Hakan'ın gol attığı hiçbir milli maçı kaybetmedik" sözlerini bir çırpıda silip atabilir misiniz?

Aynı "medya tetikçileri" ilk maçlarda Ümit Davala için de ağır laflar ediyorlardı. Şenol Güneş için neler yazdıklarını bilirsiniz. Ama şimdi hem Şenol Güneş, hem Ümit Davala onlara futbolları ile cevap veriyor.

Hakan Şükür Brezilya maçında mutlaka oynamalı. Ben inanıyorum ki, "beklenen patlamayı" Brezilya maçında gösterecektir. Biraz moral bulacak olan futbolcumuz, "gerçek Hakan" olacak ve finalin yolunu Hakan Şükür açacaktır. Ben buna inanıyorum. Ben Hakan Şükür'e inanıyorum.


25 Haziran 2002
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED