AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
'Sağır ve dilsiz kavaslar', 'Rahat battı!', 'Çarşaf liste'....

Yanılmadığımı sanıyorum; TBMM Genel Kurulu'nun "gizli oturum"larında, içeride milletvekillerinin dışında "sadece sağır ve dilsiz kavaslar"ın bulunması sanıyorum hemen herkesin ilginç olduğu kadar "ciddi" de bulduğu bir manzara... Hani şöyle insanın "içini titreten, kalp atışlarını hızlandıran" bir "ciddiyet" bu... "Devlet işi", "devlet terbiyesi" gibi "devlet tapınması"nın taşıyıcısı olan bir takım ifadelere çok alışık olan toplumumuzun "sağır ve dilsiz kavaslar"dan söz edildiğinde de heyecanlandığını sanıyorum...

Okumakta olduğunuz yazıyı yazmakta olduğum şu saatlerde "tezkere"nin AKP Grubu'nda görüşülmesi ancak sonuçlanmıştı. Önümdeki gazete, "tezkere"nin Genel Kurul'a inmesi durumunda "Genel kurul'da milletvikillerinin dışında sadece sağır ve dilsiz kavaslar görev alacak" diyordu.

"Sağır ve dilsiz kavaslar"? Bilmiyorum, araştırmadım doğrusu; acaba demokrasilerde hâlâ "imparatorluk" artığı bu ve benzer uygulamalar var mı? Yanılıyor muyum, bu "sağır ve dilsiz kavaslar" uygulaması biraz (hatta epeyce!) "harem"deki uygulamaları hatırlatmıyor mu? Tamam, "imparatorluğu" ve "harem"i anlamamız mümkün, peki ya demokratik bir cumhuriyette ne işi var "sağır ve dilsiz kavaslar"ın?

Haksız mıyım? Madem öyle, o takdirde ülkenin bütün "istihbarat" elemanlarını da, "devlet sırları"nı sağlama almak için, aynı şekilde "sağır, dilsiz ve körler"den seçelim...

Bu "sağır ve dilsiz kavaslar" meselesi, Genel Kurul'un malûm "tezkere"yi görüşeceği hatırlandığında daha bir düşündürücü oluyor... Yani kısaca şöyle bir düşündürücülük: Bırakın "sağır ve dilsiz kavaslar"ın Genel Kurul'da neler konuşulduğunun farkına varmamasını, acaba "Hükümet" dışında kalan TBMM üyeleri konuşulanlardan bir şey anlayacaklar mı?! Hatta isterseniz, bu "dilsiz" olmasa da "sağır" muamelesine maruz kalanlar içine bir miktar Hükümet üyesini de dahil edelim!

Yanılıyor muyum, "tezkere"den milletvekilleri de dahil olmak üzere kim ne anlıyor ki, Genel Kurul'da sadece "dilsiz ve sağır kavaslar"a izin veriliyor?

"Sağır ve dilsiz kavaslar"ın bir şey anlamadığı muhakkak; sizi bilmem ama bu "tezkere"den ben de bir şey anlamadım doğrusu...

Hatta, bir iki gündür bu konuda tek makul açıklama olarak aklıma sadece bir formül geliyor. Hani Sabah'tan Salih Memecan'ın DEHAP meselesi dolayısıyla işin YSK'ya intikal edip herkesin gözünü bu mahkemenin vereceği karara çevirdiği günlerde çizdiği karikatürde yer alan şu ifade: "RAHAT BATTI!"

Sizi bilmem ama ben "tezkere"yi tamamen bu çerçevede değerlendiriyorum.

Düşünün: YSK'dan nihayet olumlu bir karar çıkmış ve birkaç aydır süren endişeli bekleyiş sona ermiş; ekonominin gidişatına ilişkin hemen herkes olumlu konuşmaya başlamış; AB sürecine ilişkin gelen haberler bayağı iç acıcı; ülke yavaş yavaş (ve tekleyerek de olsa) temel problemlerini konuşmaya ve tartışmaya başlamış; Irak'daki gelişmeler ABD'yi BM'nin kapısını giderek daha sık çalmaya mecbur etmiş; TÜSİAD gibi patronların çıkarlarını çok iyi savunan bir kuruluş iki kez "Irak'a gitmeyelim" demiş; eğer sizin için artık bir değeri kalmışsa, ülkenin başta işçi sendikaları olmak üzere pek çok STK'sı zaten dünden "hayır"cı; ama AKP hükümeti ille de Irak diye tutturmuş....

Sanırsınız ki, Irak'a harbe gidilecek ve "piyasalar" bir kat daha çoşacak!

Mustafa Karaalioğlu, dünkü yazısında, gelişmeleri yakından izleyen bir gazeteci olarak şöyle yazıyordu: "Hükümet asker gönderme kararını vermiştir. Bu karara da sadece, diplomatik analizlerle ve politik müzakerelerle değil duygusal faktörlerle de varılmıştır."

Karaalioğlu'nun işin bu "duygusal" yönüne, lafın gereği olarak işaret etmediğini biliyorum. Yazarımız çok haklı, çünkü gerçekten de "tezkere"nın savunulabilmesi için ortada ciddi politik, diplomatik gerekçeler olmadığından, belli ki "duygusallık faktörü" çok önemli!

Hükümetin Genel Kurul'a indirmeye karar verdiği "tezkere", önceki tezkerelerde olduğu gibi şu bildik sözlerle son buluyor: "Gereği, kapsamı, sınırı ve zamanı hükümetçe belirlenecek şekilde TSK unsurlarının Irak'ta güvenlik (...) bir yıl süreyle izin verilmesini arz ederim."

Görüyorsunuz; aslına bakacak olursanız, bu ifadelerin Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca "izin" mi yoksa "yetki" mi olduğu tartışmasını başlatmak da meşru... Fakat biz bu meseleyi şimdilik bir kenara koyup, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 2001'de Afganistan'a asker göndermek üzere DSP Hükümeti tarafından Meclis'e sevke edilen bir başka tezkerede yer alan benzer ifadeyi o zaman nasıl eleştirdiğine bir bakalım. Gül, Grubu adına yaptığı konuşmada şöyle konuşmuş:

"Kapsamı, sınırı ve zamanı, süresi belirsiz. Böyle bir yetkiyi almak, aslında, Hükümet için de tehlikelidir; çünkü bu işin nereye gideceğini Hükümet de bilmiyor."

Ne kadar güzel değil mi?!

Gül, konuşmasına şöyle devam etmiş: "Ayrıca, Anayasa'nın da buna tam yetki vermediği kanaati bizde hâkim; çünkü TBMM'nin temel fonksiyonlarından biri, âdeta, bir çarşaf liste gibi, bir çarşaf yetkiye devredilmektedir. Kapsamı iyice bilinmiş olsaydı, sınırları çok iyice bilinmiş olsaydı, Bosna'da, Kosova'da olduğu gibi, polis gücü mü yapacak, nerede duracak, ne kadar olacak, nereye yerleştirilecek, bütün bunlar hakkında bir bilgi olsaydı, belki farklı düşünülebilirdi..."

Görüyorsunuz, pek bir fark yok... Son "tezkere"deki "bir yıl süreyle" ifadesini kaldıracak olursanız, hatibin haklı olarak sıraladığı gerekçeler bugün için de pekâla geçerli... Ama "Orası Afganistan'dı, şimdi sıra Irak'ta!" diyorsanız o başka tabii...

Ne diyordu Gül? "Bir çarşaf liste gibi, bir çarşaf yetki..."

Çok güzel bir benzetme doğrusu....

"Çarşaf" denince hatırladım, biliyorsunuz bir de içine düşülen çok zor durumları anlatmak için kullanılan "Eli ayağı çarşafa dolaşmak!" diye bir deyim yok mu?

Hükümeti böyle bir durumun beklemediğini umar ve dileriz...

Türkiye'nin her şeyi tamam bir "Irak seferi"ne çıkması eksikti, bu "zevki" bize tattırmak da AKP Hükümeti'ne düştü... Aferin....


8 Ekim 2003
Çarşamba
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED