AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Pre-Mortem bir vicdan muhasebesi

Enflasyon düşüyormuş. Sevinemiyorum. Büyüyormuşuz, üretim artıyormuş. Heyecanlanamıyorum. Bütçe hedefleri tutuyor, faizler geriliyor, işsizlik çözülüyormuş. Kalbimde bir sızı var, bu cıvıl cıvıl güz ikliminde neşelenemiyorum haberlere. Bugün yazı yazamıyorum. Yazılacak, söylenecek her şey yazıldı, çizildi. Sıra vicdanlara geldi. Ve ben, vicdanıma güvenemiyorum.

Vicdanıma güvenemiyorum, zira geçtiğimiz Mart ayında yapılan tezkere oylamasından bu yana, millet olarak Irak'ta yaşanan insanlık trajedisine öyle bir alıştırıldık ki, tepkilerimiz sulandı, nefisler ekonomideki müspet gelişmelerden nemalanmanın tadına vardı. İçimize korku salındı, yeniden istikrarla tehdit edilir olduk. Amerikan kredisi ve desteğinin, beklentileri güçlü tuttuğu, IMF'in bile artık bu sebeple zorluk çıkarmadığı havası oluşturuldu. Tabir caizse, açlıkla imtihan edilen insanımıza mutfakta pişen aşın kokusu koklatıldı. Direncimiz kırıldı.

Tehditle geçirilemeyen tezkere, şimdilerde tatlı dille geçirilmeye çalışılıyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde, mecliste grup toplantıları yapılıyordu. Yeni tezkere, siz bu yazıyı okurken büyük ihtimalle meclisten geçmiş olacak. Geçmiş olacak, çünkü milletvekillerinin üzerindeki vicdani baskı Mart ayındaki kadar samimi değil. Geçmiş olacak, çünkü vekilleri oraya gönderen bizler, hala büyük çoğunlukla tezkereye karşı isek de, tezkerenin geçmiş olmasına çok da içerlemeyeceğiz.

Askerimiz gidecek Irak'a. Biz ne dersek diyelim, Iraklılar işgalci sayacak onları haklı olarak. Siz de aynı tepkiyi vermez miydiniz? Sonrasında yaşanan gelişmeler hangi yönde olursa olsun, sonuçta bizim tarafta istikrar devam edeceği için, borsa tavan yapacağı, ABD'den kredi geleceği için, büyüme sağlanacağı için, mutfakta pişen aşı tadacağımız için biz bunlara gözlerimizi yumacağız. Hayatımıza, bu günahı işlememiş gibi devam edeceğiz.

Beni üzen, son tezkereden bu yana oluşan bu tavır değişikliğinin hiçbir uzun vadeli dış ve iç siyaset projeksiyonu yapılmadan yaşanmış olması. Değerleri olmayan bir dünyada kaotik bir dönemden geçiyoruz. Dünyayı değiştirmeye namzet dinamikler henüz netleşmiş değil. Geleneksel güç ilişkileri artık etkisini yitirmeye başladı. Hem bireylerin, hem de devletlerin değer yargılarının çeşitlendiği ve karmaşıklaştığı bu keşmekeş içinde uzun vadede sağlıklı bir karar alma mekanizması maalesef oluşturamadık. Bunun Türkiye gibi, daha düne kadar dış politikası sadece Kıbrıs meselesi ve komşularıyla olan didişmelerden ibaret olan bir ülkede ne kadar zor olduğunu takdir ediyoruz. Ancak akıntının ve rüzgarın çektiği yere kayan, fırtınada kaybolmuş bir ceviz kabuğunda, saati saatini tutmayan karmaşık duyguların etkileşimi sonucunda tüm geleceğimizi ipotek altına alacak kararları çekinmeden verebiliyoruz hala.

Mart'taki tezkereyle bugün dayatılan tezkerenin içeriği de, mahiyeti de, maksadı da farklı olabilir. Ancak her iki tezkerenin de, özleri itibariyle ABD'nin Irak'taki işgalci tavrını benimseyen, bu işgal politikasını destekleyen, tarihin yargılayacağı bu ahlaksızlıktan kendine bir pay çıkarmayı önceleyen bir tutumu var. Bunu nasıl görmezden gelebilirsin ey vicdanım?

Vicdanlar tamamen kararmadan son kez olsun bir muhasebeye çekemeden edemedim kendimi. Enflasyon düşüyormuş. Sevinemiyorum. Büyüyormuşuz, üretim artıyormuş. Heyecanlanamıyorum. Bütçe hedefleri tutuyor, faizler geriliyor, işsizlik çözülüyormuş. Kalbimde bir sızı var, bu cıvıl cıvıl güz ikliminde neşelenemiyorum haberlere. Bugün yazı yazamıyorum. Yazılacak, söylenecek her şey yazıldı, çizildi. Sıra vicdanlara geldi.

Ve ben, vicdanıma güvenemiyorum.


8 Ekim 2003
Çarşamba
 
MELİKŞAH UTKU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED