T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kıbrıs bahanesiyle sokağa çıkarılan milliyetçilik

Devletle fazla haşır neşir bir gazete yöneticisinin yazdığına göre, "silahsız güçler" 28 Şubat döneminden sonra bu kez de Kıbrıs için sokağa çıkıyorlar (çıkarılıyorlar).

2 Şubatta 500 kadar "sivil" toplum örgütünün düzenlendiği mitingde, 1950'li yıllarda yapılan Kıbrıs mitinglerindeki gibi, "Ya Taksim Ya Ölüm" benzeri sloganlar atılacakmış.

Çözüme karşı bir miting olduğuna göre, bu klasik slogan, "Ya statüko ya ölüm" şeklinde de söylenebilir. Böylece Kıbrıslıların yaptığı devasa "Çözüm" mitinglerine karşılık, Türk milleti de "Çözümsüzlük" talepleri ile sesini yükseltmiş olur. Devlet ve devlet gibi düşünen "sivil" giysili örgütler de, Kıbrıslılara ve çözüm bekleyen uluslararası camiaya dönüp, gönül rahatlığı ile, "Gördünüz mü, sadece devlet değil, Türk milleti de çözüm istemiyor" diyebilir.

İyi de, ben merak ediyorum. Kıbrıs'ta, neredeyse kuzeyde yaşayan nüfusun, hadi diyelim ki dörtte biri sokaklara çıkmıştı.

Bu oran Türkiye'de ne kadar olacak acaba? Milyonları mı sokağa çıkartacaklar yoksa?

500 tane "sivil" toplum örgütü olduğuna göre!..

Üstelik de bu mitinge ve daha sonra yapılacak olanlarda, sağcılarla solcular, aşırı milliyetçilerle milliyetçi sosyal demokratlar, Ortodoks Marksistlerle milliyetçi mukaddesatçılar, Mehmet Ağar'ın partisi ile bu partinin kadrolarında yer alan eski emniyetçiler tarafından çeşitli dönemlerde işkencelerden geçirilmiş eski solcular (68'liler mesela!) aynı safta bayrak sallayacaklar ve slogan atacaklarmış!..

Ne eğlenceli bir kalabalık düşünüyor musunuz? Aslında bu miting herkes için çok öğretici olacak. Herkes, her örgüt gerçek yerini, nerede durduğunu anlamış olacak. Peki bu mitinglerin, "Kıbrıs Türkiye'nindir ve Türkiye'nin kalacaktır" toplantılarının gerçek düzenleyicisi sizce kim olabilir?

Daha geçenlerde yasaksız, "akredite" gazetecilere, "Kıbrıs'ı bizden kopararak, bizi Anadolu'nun sınırları içine hapsetmeye çalışıyorlar" diyenler mi? Kıbrıs'ta ve Türkiye'de hiçbirşeyin değişmemesini isteyenler mi?

Yoksa 28 Şubat'ta, "silahsız güçler" adını taktıkları, sözde "sivil" toplum örgütlerini sokakağa çıkmaya teşvik ederek, hatta onları sağcısı solcusu ile, işveren işçi örgütleri ile biraraya getirip örgütleyen odaklar mı?

Şimdi yine aynı odaklar aynı yönteme başvuruyor. Böylece, "Türkiye'de halk çözüme karşı ve Denktaş'ın arkasında" diyebilmek için. Bakmayın, "Efendim, Denktaş bey müzakere etmeden mi anlaşmayı imzalasın?" demelerine. Koffi Annan, Denktaş'ın ve Türkiye'nin her istediğini anlaşmaya koysa bile, Denktaş'ın yeni bahaneler bulacağını herkes biliyor. Nitekim emekli büyükelçi İlter Türkmen, geçenlerde bir yazısında bu ikiyüzlülüğü net bir şekilde açıkladı. "Denktaş, daha önce bu haritaları kabul etmişti" dedi. Denktaş, Kıbrıs'taki son büyük mitingden sonra kendisiyle konuşan TV muhabirine, şunları söylemişti: "Benim hastalığımda meydanı boş bulmuşlar. En kısa zamanda gereken çalışmalara başlayacağız."

Belli merkezlerde bazı çalışmaların başladığı anlaşılıyor. Çözüm isteyen Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye insanı bir hasım gibi karşı karşıya getirilmek isteniyor.

Devletin gayrıresmi ideolojisi olan milliyetçilik yeniden yükseltilerek, Türkiye'nin bütün dünya tarafından kuşatıldığı ve her ülkenin aslında Türkiye'nin düşmanı olduğu söyleniyor.

Bir başka gazetede, derin devletin danışmanlarından bir emekli büyükelçi, bu gelişmelere de bir anlam verilmesine yardımcı olabilecek yazısında, aslında Türkiye'nin sadece düşmanlarına değil, dostlarına da güven duymadığını ve herkesin Türkiye'yi kazıklamaya ve kandırmaya çalıştığını söyleyebiliyor. O da, çözümsüzlüğü ve Türkiye'nin sorunlarıyla başbaşa yaşaması gibi hastalıklı bir ruh halini savunabiliyor. Miting haberi üzerinden hükümete MGK adına tavsiyelerde bulunan gazetecinin yazısı ise şöyle devam ediyor: " (..) müzakere masası orta yerde duruyor. Orada artık Denktaş veya Klerides yok. Milli davalar var. Bu noktada zarar verici olmaktan uzak bakmak lazım olaylara. Dere geçerken at değiştirilir mi?" Ya şuna ne demeli? "Kıbrıs konusunda ok yaydan çıktı Türkiye'de. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın açıklamaları sivil toplum örgütlerinin mitingiyle bütünleştiğinde Kıbrıs konusunda çok değişik bir tutum çıkacak ortaya. Bunu hükümetin iyi değerlendirmesi gerekiyor."

Mitingleri düzenleyen odağın amacı ise şöyle belirtiliyor: "Kıbrıs'ta yapılan görüşmelerde bir oldu bitti yaratılarak Denktaş'ın eli masada zayıflatılarak, 'Milli Politika' gereği bugüne kadar devam eden tutumun Türkiye ve KKTC'ye sağladığı kazanımlar kaybedilecek. Buna karşı durmak gerekiyor. Kıbrıs'ta kazanımların elde tutulması ve bugüne kadar devam edegelen 'Milli Siyaset'in getirilerinin korunması için, bu mitingle hükümet uyarılacak, Kıbrıs görüşmelerinde Denktaş'a destek sağlanacak."

Herkes, bu "Milli Siyaset"in getirilerinin baskı, sefalet ve yalıtılmışlık olduğunu biliyor.

Buna rağmen, "Kıbrıs'ta çözüm olamaz" diyorlar. Söylemek istedikleri aslında şu: "Türkiye'de herhangi bir konuda çözüm olamaz." O nedenle çok iyi anlaşıyorlar. Sağcısı solcusu, ırkçısı devletçi Marksisti, sosyal demokrat yaftalısı nasyonal sosyalisti ve diğerleri çok iyi anlaşıyorlar.

Bu toplantılar, "Değişim iztemezük" diyenlerin toplantıları olacak. Türkiye'de değişimden yana olanların işi çok zor.


30 Ocak 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED