T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 18 HAZİRAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
İZDÜŞÜM
Abdullah MURADOĞLU

Vaka-i Hayriye yeni bir asrın başlangıcı

Yeniçeri Ocakları'nın 17 Haziran 1826'da kanlı bir şekilde ortadan kaldırılması Tanzimat sürecini etkileyen en önemli olay. Osmanlı modernleşmesi tartışmalarında da Yeniçeriliğin, devleti kurtarmak için öngörülen reformların önünde engel olarak durduğu hep dile getirilir. Ahmet Cevdet Paşa, Vaka-i Hayriye'yi Osmanlı devleti için hatalarla dolu 'Yeni bir asrın başlangıcı' olarak görür. Prof. Enver Ziya Karal ise 'Osmanlı Tarihi' isimli eserinde "Yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu'nun şan ve şevketini sağlamış olan, fakat sonunda bir çete şekline girerek devleti çıkmaza sokan yeniçeri ocağı bu suretle hatalarının ve kabahatlarının ağırlığı altında birkaç saat içinde ezilmiş oldu" der.

KANSER İLLETİ GİBİYDİ

Cevdet Paşa, Tezakir'de 1826 Olayı ile Rus Çarı Petro'nun asi Strelitz Ocağı askerlerini imha etmesini karşılaştırır. Buna göre Strelitzlerin ilgası Rusya'yı kuvvetlendirmiş, Yeniçeriliğin ilgası ise aynı neticeyi vermemiştir. Çünkü Yeniçeri devletin kalbinde bir kanser illetine benzer. Strelitz askeri ise Rusya'nın omuzunda bir urdur. Yeniçeriliğin Osmanlıların iliğine işlediğini, ocakların asabiyyet-i milliye makamına kaim olarak devletin bir uzvu sayıldığını belirten Cevdet Paşa, "Onun ilgasıyla ehl-i islamın kuvve-i asabiyesine zaaf geldi" der. Paşaya göre dahili reformlar yapılmadan Yeniçeri Ocakları kapatılmış, askeri alanda ortaya çıkan boşluk ise doldurulamamıştır. Zamanın ihtiyaçlarına göre lazım gelen ıslahatı gerçekleştirebilecek nitelikteki devlet adamlarının azlığından şikayet eden Cevdet Paşa, iç ıslahatlarla uğraşmak yerine dahili harplerle memleketin harap olduğunu, devletin güçsüz düştüğünü dile getirir. Modernleşme politikalarında sırf taklit yoluna gidildiğini ve aşırıya kaçıldığını belirterek, "Binanın temelinin sağlam olmasına bakılmadı. Nakşına, süsüne özenildi" der. Cevdet Paşa yanlış politikalar sonucunda esnafının ve yerli sanayinin mahvolduğunu sözlerine ekler.

KİMİN BORUSU ÖTECEK?

Yeniçeriliğin ilgasına farklı bir bakış açısı getiren ve "Yeniçerilerin Bektaşiliği ve Vaka-i Şerriye" adıyla bir kitap da yayınlayan Reha Çamuroğlu'na göre 1826 Olayı, İlericilik-gericilik çatışması ile değil, Osmanlı'nın değişim sürecinde Saray, Ulema, Esnaf Loncaları ve Yeniçeriler gibi üç ayrı iktidar odağının ilişkilerinin nasıl yeniden yapılanacağı ve kimin borazanını daha çok öttürebileceği ile ilgiliydi. İki başlı bir iktidar görünümü vardı. Sultanın yabancı tüccarlara verdiği Gümrük imtiyazlarını Yeniçeriler uygulanamaz hale getiriyorlar, yerli esnaf lehine müdahale ediyorlardı. Çamuroğlu'nun, "Son Yeniçeri" isimli romanında işlediği teze göre Batı'ya sınırsız kulluk niyeti taşıyan Sultan Mahmut, Yeniçeri Ocağı'nı en büyük engel olarak görüyordu. İmhanın temel nedeni de budur. Yeniçerilerin yenilik karşıtı olmadıklarını vurgulayan Çamuroğlu'na göre Ocaklar imha edilmeseydi, modernleşme, tepeden inme değil, halkı da içerisine alacak şekilde uyum içinde gidecekti. Bu da bir görüş.

Ama, Sivil Toplumu işin içine kat(a)mayan reformlar kadük olurlar. AB sürecinde ciddi şekilde tartışılması gereken husus, budur. Yoksa ileriye gidiyoruz zannıyla daha da geriye gideriz.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi