T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ahmet KEKEÇ

Çılgın Türk Baykal'dan bir çılgınlık daha bekliyoruz...

Ben de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gibi düşünüyorum; bu iş, yani mal varlığı tartışması, seviyesi düşük bir kayıkçı kavgasına dönüştü.

Hayır, CHP Grup Başkanvekili Prof. Haluk Koç'tan sözetmiyorum. Elbette, kibar bir bey olarak tanıdığımız ve takdir ettiğimiz Koç'un "Başbakan kıvırtıyor" açıklaması hoş değildi. Bu sözünün hesabını mahkemede verecek. Ben, tarafların "açık arama ve kirli çamaşır teşhir etme" çabalarını kastediyorum.

Malvarlığı tartışması böyle mi yapılır oysa?

Nerden bakarsanız bakın, taraflara bir şey kazandırmayacak, sonunda "siyaset kurumu"nu yaralayacak bir tartışma bu.

Söylentileri fırsat bilen CHP'liler nedense meseleyi büyütmeyi tercih ettiler ve işi Başbakan Erdoğan'ın mal varlığına getirdiler. Herhalde Başbakan'ın haksız mal ve servet edindiğini söylemeye çalışıyorlar. "Herhalde" değil, aynen böyle söylüyorlar.

Böyle midir, bilmiyorum.

İşin içinde bir kanunsuzluk varsa, ortaya çıkarılsın ve hesabı sorulsun.

Mesela, mal bildirimi yasası "şeffaflık" prensibine göre yeniden düzenlensin. Bu düzenlemeye sadece parti liderleri ve siyasetçiler değil, gazete patronları, genel yayın yönetmenleri, köşe yazarları, askerler, bürokratlar, kısacası "kamusal yükümlülük taşıyan herkes" dahil edilsin.

En ateşli malvarlığı tartışmacısı olarak Baykal bu işe öncülük edebilir. Madem "Biz çılgın Türkleriz. Türkiye için her türlü çılgınlığı yaptık ve yapacağız" diyor, bu çılgınlığı da yapsın derim.

İki gündür gazetelerde Baykal'ın malvarlığı dökümünü okuyoruz. Şu an oturmakta olduğu (1 milyon dolar değer biçilen) evin iç düzenlemesini yapmak için tam üç daire ve bir arsa satmış. Hürriyet gazetesinin haberine göre, miras yoluyla kalan iki evin yarı hisseleri dışında, epeyce mala mülke sahip.

Ankara Oran sitesinde 200 metrekare dairesi var, 1972 yılında 145 bin TL'ye almış. Antalya Kemer ilçesindeki 70 metrekare dairesini de, yine milletvekili değilken, 12 milyon TL'ye satın almış. Bunlara ilave olarak, Antalya Kaş ilçesinde 16 dekar zeytinlik alana, Antalya Merkez İlçe Zeytinöy mahallesinde 24 dekar araziye sahip. Miras yoluyla edindiği bir ev ve bir dairenin yarı hisselerini saymazsak, sahip olduğu herşeyi (bankadaki paranın durumunu bilmiyoruz) siyaseten yasaklı olduğu "avukatlık dönemindeki birikimleriyle" elde etmiş.

Bir avukat yılda ne kadar kazanır?

Değeri trilyonları bulan taşınır-taşınmaz mallara sahip olduğuna göre, demek ki Baykal iyi kazanan, iyi de laf mı, çok çok iyi kazanan bir avukattı. Peki, bu kadar yüksek kazancın karşılığı olarak Baykal devlete ne kadar vergi ödemiş?

Habertürk'teki bir programda, siyaset dışı zamanlarda "avukatlık yaparak ayakta durmaya çalıştığını" söylüyordu. Değeri trilyonları bulan bu serveti "ayakta durmaya çalışan" bir avukat nasıl elde edebilir?

Baykal, dün Hürriyet gazetesine, "şahsi servetinin" dökümünü sunduktan sonra, en son mal beyanını henüz Yargıtay Başsavcılığı'na bildirmediğini söylüyordu. "Şahsi servet" diye bir şey olabilir mi oysa?

İlgili kanuna göre, "kanun kapsamına giren kişilerin kendilerine, eşlerine, velayetleri altındaki çocuklarına ait mallar, haklar, alacaklar, gelirler ve bunların kaynakları, borçları ve sebepleri de" mal bildiriminin konusunu teşkil ediyor...

Biz Baykal'ın açıklamalarından, eşi Olcay Hanım'a ait malların dökümünü göremiyoruz.

Tapu kayıtlarına göre, Olcay Baykal'ın, edinme tarihleri 1990 ile 1999 arasında değişen Kaş'ta 1411 metrekarelik arsası, Merkez Arapsuyu mahallesinde bir arsanın yarı hissesi (hissesine düşen payın 125 bin avro olduğu tahmin ediliyor), Merkez Kışla mahallesinde taksim nedeniyle edindiği bağımsız meskeni, Merkez Bahçelievler mahallesinde satış yoluyla edindiği bir evi, Merkez Haşim İşcan mahallesinde kagir evi (arsa değerinin oldukça yüksek olduğu tahmin ediliyor), yine Merkez Haşim İşcan mahallesinde 262 metrekare bahçeli kagir evi bulunuyor... Anlaşılıyor ki, Olcay Baykal da en az eşi Deniz Baykal kadar zengin.

Bence Deniz Baykal bir çılgınlık daha yapsın ve diğer siyasetçilere örnek olması bakımından, karı-koca bu malları nasıl edindiklerini, bu malları satın almaya yetebilecek yükseklikteki kazancın hangi kriterlere göre vergilendirildiğini de açıklasın.

Sonra hep birlikte Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenelim...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi