T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

İğrenç bir oyun

Elbette bizim buradan "Yapmayın, etmeyin" dememizin fazla bir yararı yok; böyle ortamlarda kimse kimseyi işitmez, işitse de dinlemez zaten. Batı gazetelerinde başlatılmış Hz. Peygamber'in şahsını hedef alan tezyif kampanyası ile o kampanyanın dünyanın dört bir tarafında karşılaştığı kitlesel tepkiler birbirini besler hale geldi. Sanki bir el 'uygarlıkları çatıştırmaya' karar vermiş, bunun provasını da o iğrenç karikatürler üzerinden yapıyor.

Dün de burada değindik: Dindarların saygı duyduğu kişileri, çok geniş kitlelerin değer verdiği 'kutsalları' tezyif etmeye kalkışmanın 'basın özgürlüğü' ile de 'fikir özgürlüğü' ile de bir ilgisi yok. Herkesin kutsalı kendine. Danimarka gazetesinde yayımlanan karikatürlere tepki gösteren Müslümanlara hadlerini bildirmek için karikatürleri gazetelerinde basanlar hiç de iyi niyetli hareket etmiyorlar.

Bu yolla, yalnızca öfkeyi yaygınlaştırdıklarını ve tepki veren kitlelerin önyargılarını beslediklerini bilmeliler. Tabii, karikatürleri basmakla hedefleri zaten bu değil ise...

İslâm Dünyası'nda tepki veren geniş kitlelerin, bunu, Batı gazetelerinde yayımlanan karikatürleri görerek yaptıklarını, eylemlerinin kişisel bilgiye dayandığını sanmıyorum. Sokaklara dökülen kitleler, gazetelerin Hz. Peygamber'e saygısızlık ettiğini duyuyor ve bu sebeple tepki veriyor. Danimarka'da çıkan karikatürün, "İşte görün, bakın tepkiye değmez" veya "Basın özgürlüğü bizim temel değerimiz, siz de bizim değerlerimize saygılı olmalısınız" diye başka ülkelerde de yaygın kullanıma sokulmasının öfkeyi çoğaltıp tepkiyi yoğunlaştırmaktan başka bir anlamı yok.

O zaman gerçeği görmeliyiz: Bu bir kampanya ve amacı da İslâm Dünyası'ndan tepki almak... İlk karikatürü yayımlayan da, onu başka ülkelerde basan da, bunu tepki çekmek veya varolan tepkiyi azdırmak amacıyla yapıyor. Verilen tepkilerin artması, hiç kuşkunuz olmasın, kampanyanın başarıya ulaşmasını sağlıyor. Hangi ülkede gazeteler o karikatürleri basıyor ve ülkesine Müslümanların tepkisini çekiyorsa, o gazeteler kasıtlı açılmış bir kampanyanın birer parçası durumundalar.

Bunun tersi de maalesef doğru: Kampanyanın başarıyla devam etmesini sağladığı için yaygınlaşan tepkiler de bu projeyi planlayanların ekmeğine yağ sürüyor. Yapılması gereken, İslâm Dünyası'nda önder konumunda olanların bu iğrenç oyunu deşifre edip kendilerine saygı duyan insanlardan temkinli olmalarını istemesidir. Bu oyunun gönüllü figüranı olmak, dünyayı kan ve ateşle boğmaya kararlı görünenlerin işine yarıyor çünkü...

Ayrıntıya girmeye gerek yok, ama üzerinde düşününce yapılmak istenenin ne olduğunu herkes zorlanmadan kavrayacaktır. Yapılmak istenen, birkaç aşamalı bir planla, İslâm ile Müslümanlar arasındaki sağlam bağı çürütüp kopartmaktır. İslâm'ı yalnızca uygarlıktan nasibini almamış, rahatlıkla terörist eylemler gerçekleştirebilen bir grubun dini haline getirebilmeyi veya dünyaya bu izlenimi verebilmeyi amaçlıyor bu proje. Tepki çekecek eylemleri bunun için planlandığı açık. Yakın geçmişte Salman Rushdie ile provası yapılmış bir kışkırtma 11 Eylül sonrasının kırılgan dünya gündemine karikatürlerle yeniden sokuldu; aldığı tepki proje sahiplerinin beklediği gibi...

Sadece iğrenç değil aynı zamanda şeytanî bir oyun bu: Tezyif karşısında suskun kalıp pısmak da, sokaklara dökülüp yakıp yıkmak da projeyi başarılı kılıyor... Bu oyuna düşülecek mi? İnançlı insanların feraseti işte bu noktada önem taşıyor. Ne pısmak, ne de yakıp yıkmak geçerli yol; dünyayı karşılaşabileceği tehlikeler konusunda uyarmaya yarayacak etkin yeni mücadele yöntemleri bulmak gerekiyor.

Bu görev bugün Türkiye'ye düşüyor. Hükümet, hiç vakit kaybetmeden, şimdiye kadar Batı'da kurduğu ilişkileri bu amaçla devreye sokmalı ve kötü niyetlilerin 'kaos yaratma' üzerine oturan projesini boşa çıkartmalıdır.

Daha ne bekleniyor?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi