T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Bu tartışma böyle biter mi?

Epeyce bekledikten sonra bulabildiğim taksi ile gazeteye gidiyorum. Gazete'yi de elime yeni almışım. Yani gazete'yi kıraat ederek gazeteye gidiyorum.

Haa unutmadan: Aklımda da hâlâ Radikal'in göreni şaşırtan manşeti: "Bush'un malvarlığı bir tık uzakta, Erdoğan'ınki Kafdağı'nın ardında"(!) (İddialı görünmek istemem ama bu derece uzun ve kafiyeli bir başka manşet hatırlamıyorum!)

Neyse, taksideyim ve gazete'yi kıraat ederek gazete'ye gidiyorum... Gazete iri puntolarla "Açıklamadı ve yine kaçtı" diyor. CHP liderinden söz edildiğini hatırlatmaya gerek yok herhalde... Bu manşet de (Radikal'inki kadar) şaşırtıcı doğrusu.

İtirazım herşeyden önce şu doğrultuda: "Sağduyu"ya hitabeden bir başlık değil bu. "Sağduyu"nun bütün insanlara eşit dağıtıldığını bildiğimizden (Descartes'ın lafıydı bu) AKP'ye oy verdiği besbelli olan taksi sürücüsü de bu fikirde. "Aklım yatmadı, tatmin olmadım" diyor son günlerin "mal varlığı" açıklamalarına ilişkin olarak. Bir yazı ile karşılaşıyorum. Başlığı şöyle: "Baykal ne servetini açıkladı ne de İş Bankası'nı izah etti"

Biliyorsunuz, bu "İş Bankası" meselesi tartışmaya sonradan dahil oldu. İtirazım değişmiyor: Bu başlık da "sağduyu"ya hitabetmiyor. Gazete'ye doğru ilerliyoruz ama canım da epeyce sıkılmış durumda doğrusu... "En iyisi şimdi gazete'ye gitmeyeyim" diyor ve taksiyi gazete yolundan çeviriyorum. Klavyenin başına geçip "içinde bulunduğum duyguları" yazmaya karar veriyorum. Yani bu, yani şu anda okumakta olduğunuz yazıyı yazmak için!

Sabah'tan Erdal Şafak geçen gün hatırlattı: 1990'da çıkan 3628 sayılı Mal Bildirimi Kanunu, "mal bildirimlerini sadece formaliteye indirgiyor"du. Yani Başbakan haklı; "Milletvekilleri ve Bakanlar Kurulu üyeleri mal beyanlarını Meclis Başkanlığı'na verir. Alan veya veren açıklayamaz."

Tamam Başbakan haklı olmasına haklı ama, (siz söyleyin) bu yasa da fazla "formalite" icabı değil mi? Hadi "alan"a açıklama yasağı getirilmesini anladık diyelim, ya "veren"e getirilen yasak? Bunun "sağduyu"ya hitabeden bir yanı var mı? Bir milletvekili ya da bakan canı istediğinde "mal beyanı"nı da açıklamayacak olduktan sonra bu ülkeye "hür bir ülke" denebilir mi? Kendi malım değil mi, canımın istediği zaman tabii ki açıklarım...

Nitekim taksi (biraz önce indiğim taksi!) sürücüsü de (unutmayın AKP'nin bir seçmeniydi) bu görüşteydi. "Olmadı şimdi!" diyordu açıkça, "Bu gerekçeyi ne bana ne de CHP'ye oy veren kaynıma kimse açıklayamaz!"

Umur Talu haklı tabii ki: "Bugünkü başbakanın malvarlığı üstüne epey 'hassas' yönetici ve kalemlerin kimileri, 1994'te, o günkü başbakanın 'gizli malvarlığı'nı sansürleyen isimlerdir." Talu tamamen haklı ama bu konu bugünü açıklamıyor. Talu şu tespitinde de çok haklı: "Ne hazindir ki, bugün gönül bağıyla veya bir nedenle Başbakan'a arka çıkmaya çalışanların kimileri ise, hem o günlerin, hem 28 Şubat sonrası iktidarların 'yolsuzlukları' üstüne çok kalem oynatanlardır." Haksız mı?

Sonuç olarak benim de, taksi sürücüsü örneğinde olduğu gibi "sağduyulu" vatandaşların da canı fena halde sıkkın şu günlerde... Tamam ülkenin ana muhalefet partisinin çıkışları çok can sıkıcı; CHP'nin siyasi hayatın vazgeçilemez bir unsuru olan muhalefeti tatsız mı tatsız bir hale soktuğu bir gerçek. Ama bütün bu olumsuz ve can sıkıcı tablo bu ülkenin "sağduyulu" insanlarını adam yerine koymamayı meşru kılar mı? Yani? İşin "yani"sini de Talu söylesin:

"...her AKP'li bakan, milletvekili, 'haramdan korkan' herkese bir açıklama borçlu; iktidar, içindeki 'cüzdan'a direnen 'vicdan'ın iptal ettirdiği Galata'yı kimin, neden ve nasıl aceleyle 'sattığını', Kuşadası'nda ne olup bittiğini, 'Kemal Abi'nin Tüpraş gecesi'ni de izaha mecbur."

İyi oldu, yazıyı tamamlayıp postaladığıma göre artık gazete'ye gidebilirim...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi