Hac ibadetinin en önemli duraklarından olan Arafat vakfesine durmak için sayıları 2 milyonu aşan hacı adayı, sabah namazının ardından geceyi geçirdikleri Mina’dan 12 kilometre uzaklıktaki Arafat’a tekbirler, telbiyeler, ilahiler ve kasidelerle hareket etti. Mekke’nin 25 kilometre güney doğusunda yer alan ve Harem sınırları dışındaki Arafat’a çıkan müminler, adeta mahşer gününü andıran görüntüler sergiledi. Hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklarda bulunan milyonlarca hacı adayı, Arafat’ta öğle ile ikindi namazlarını öğle vaktinde kılarak cem (cem-i takdim) etti. Yaklaşık 300 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği Mescid-i Nemire dolunca milyonlarca Müslüman, namazlarını açıkta eda etti.
Mescid-i Nemire’nin bulunduğu bölge, Hazreti Muhammed’in veda haccı sırasında veda hutbesini okuduğu ve öğle ile ikindi namazını cem-i takdimle kılarak vakfe mahalline geçtiği yer olarak biliniyor. Namazların ardından mahşeri kalabalık, telbiye ve teşrik tekbirleri getirerek, Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın yer yüzünde buluştuğu ve ilk tövbenin kabul edildiği Cebel-i Rahme’ye (Rahmet Tepesi) ve çadırlara hareket etti. Hacı adayları, öğle ile gün batımına kadar olan süreyi ibadet ederek, Kur’an okuyarak geçirdi. Gün batımına kadar Arafat’ta kalan, daha sonra vakfe için Müzdelife’ye geçen hacı adayları, bugün Mina’da 'Şeytan Taşlama'nın ilkini gerçekleştirecek.
Mekke’de 150 kişi tarafından 10 ayda büyük bir titizlikle dokunan ve günler öncesinde Harem-i Şerif yetkililerine teslim edilen Kâbe'nin örtüsü, hacı adaylarının Arafat’a akın etmesi üzerine dün erken saatlerde Beytullah’a giydirildi. Kâbe örtüsü için yaklaşık 700 kilogram saf ipek, 120 kilogram gümüş ve altın kullanılıyor. Yeni örtü yaklaşık 6 milyon dolara mal oldu.
Diyanet İşleri Başkan Vekili Keleş, "Allah’ım, bizi, bu şiddetin, vahşetin ve dehşetin yakıcılığından koru. Barut kokusu yok olsun, silah sesleri duyulmasın Allah’ım” diye Arafat'ta dua etti.
Arafat’ta vakfe duası yapan Diyanet İşleri Başkan Vekili Ekrem Keleş, Müslümanların birlik ve beraberliği için yakarışta bulundu. Yaklaşık bir saat süren vakfe duasına, hac farizasını yerine getirmek için milyonları Arafat’ta buluşturan Allah’a hamd, peygamberi Hz. Muhammed’e salat ve selam okuyarak başlayan Keleş, “Hamdımızı, övgümüzü, yalvarış ve yakarışımızı, dua ve niyazlarımızı kabul eyle Allah’ım. Sen çok yücesin. Her türlü eksiklikten uzaksın. Sen, yeri, göğü ve arasındakileri amaçsız yaratmadın. Bizi de sana kul olalım diye yarattın. Başıboş bırakmadın. Akıl ve vicdanla donattın. Bizleri yeryüzünü imar ve ıslah edelim diye var ettin. Yaratılış amacını yitirenlerden eyleme. Seni tüm noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bizi şirkin her türlüsünden uzak eyle. Din istismarcılarının aldatmalarına karşı uyanık eyle” dedi.
“Allah’ım, ‘Lebbeyk’ nidalarıyla yola çıktık. Dillerimiz seni andı, yüreklerimiz sana sığındı.” diyen Keleş, “Her şeyimizle teslim olduk sana. ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-nimete leke ve’l-mülk. La şerike lek’. (İşte buradayım, Allah’ım. Emrine amadeyim, buyur. Senin eşin ve ortağın yoktur. Emrine amadeyim. Hamd Senin. Nimet Senin. Mülk Senindir. Senin eşin ve ortağın yoktur) diyoruz. Teslimiyetimizi kabul ve daim eyle Allah’ım.” ifadelerini kullandı.
Keleş, “Bizleri yekvücut kıl Allah’ım.” temennisinde bulunarak, “Sen bizden tevhidi ve vahdeti istedin. Biz ise parçalandık, zayıfladık, eridik. İslam diyarları kan gölüne döndü Allah’ım. Bu günah bize yeter Allah’ım. Sen bizleri gafletten uyandır Allah’ım. Barut kokusu yok olsun, silah sesleri duyulmasın Allah’ım. Hiçbir bebek ağlamasın, analar gözyaşı dökmesin. Halep’te yetim kalmasın. Şam’da mahzun bir bakış olmasın. Gazze, öksüz çocuk görmesin. Afrika açlıkla kıvranmasın. Libya’da, Irak’ta, Yemen’de kardeş kanı dökülmesin. Allah’ım, Arakan’da, sadece ‘Rabb’imiz Allah’tır.’ dedikleri için kardeşlerimiz yurtlarından, kendi topraklarından çıkarıldı. Sürgün edildi, işkenceye maruz kaldı, öldürüldü, katliama uğradı. Sen onları bu zulümden kurtar. Bize de onlara yardım etme gücü ver Allah’ım” ifadelerini kullandı. Keleş, Türkiye’yi ve tüm İslam beldelerini barışın yurdu yapmasını Allah’tan diledi. Keleş, hacı adaylarının gözyaşları içinde “Amin” diyerek eşlik ettiği duasını şöyle sürdürdü: “İmanımızı ve dinimizi istismar etmek isteyenlere izin verme. Aklımızı, neslimizi, evlatlarımızı ve geleceğimizi çalanları cezasız bırakma. Onları bize bir daha musallat etme. Aziz şehitlerimizin şehadetini kabul eyle. Bedir’de Müslümanları sen destekledin. Melek ordularını gönderen sensin. Malazgirt ile Anadolu’yu İslam’a açan sensin. Milletimizi, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz’daki ihanet ve işgal girişiminde kurtaran sensin. Dillerinde tekbir, kulaklarında sala vardı. O gün senin aşkınla, muhabbetinle, senin dinin uğruna mücadele etti müminler. Şehitlerimizin emaneti başımızın üstündedir.”
15 Temmuz günü Asya’da, Afrika’da, Gazze’de, Bosna’da ellerin Türk milleti için kalktığını vurgulayan Keleş, “Ülkesi için, vatanı için, namusu için mücadele edenleri muzaffer eyle. Bu uğurda ölenleri şehadet mertebesine erdir. Şehitlerimize mağfiret eyle.” dedi. Keleş, vakfe duasını, “Şeytana, nefsimize, heva ve hevesimize uymayalım. Müslümanca yaşayıp, Müslümanca ruhumuzu teslim edelim Allah’ım.” diyerek sonlandırdı.
