Batı medyasında, IŞİD üyelerinin sosyal medyayı çok iyi ve etkili kullandığı yönünde çok sayıda haber çıkmakta. Bu övgülerin ardındaki maksat daha yeni yeni anlaşılıyor.
IŞİD 'in kalesi olarak bilinen Suriye’nin Rakka şehri geçtiğimiz aylarda rejim ve ABD öncülüğündeki koalisyonun artan bombardımanlarına maruz kaldı. Bu artışın ardında elde edilen istihbaratın etkili olduğu kaydediliyor. Bu istihbarat kaynaklarından biri de yabancı IŞİD militanlarının attığı tweetlerdeki lokasyon bilgisi. 28 Kasım’daki saldırıda ABD ve koalisyon güçleri 98 kişiyi öldürerek IŞİD'e ağır darbe indirdi. 24 Aralık’ta da Esed güçleri Rakka'da 9’u çocuk 22 kişiyi öldürdü. 29 Aralık’ta da rejim güçlerinin Rakka saldırısında 10’u çocuk 5’i kadın toplam 45 kişi hayatını kaybetti.
Twitter’da yanlışlıkla lokasyonunu yayımlayarak Avrupalı IŞİD militanları hakkında bilgi toplamak isteyen resmi kurum ve kuruluşlara yeni bir kapı açan Mark Taylor, Yeni Zelanda’da orduya kabul edilmemesinin ardından IŞİD’e katılmak üzere Suriye’ye gitmiş. Youtube’da paylaştığı bir video aracılığıyla Yeni Zelanda pasaportunu yırtmış ve adının artık Ebu Abdurrahman olduğunu duyurmuştu. Eylül 2011’de Yeni Zelandalı TV3 kanalındaki 60 Dakika programında Ortadoğu’ya “evlenmek” için gittiğini açıklamıştı. Ancak Taylor’un daha önce de Pakistan’da El-Kaide’ye katıldığı ortaya çıkmıştı.
Lbrabo gibi kuruluşların yanısıra Avrupa hükümetlerine bağlı istihbarat ajansları da kendi ülkelerinden Suriye ve Irak’a giden vatandaşları hakkında bilgi toplamak üzere harekete geçti. Batılı resmi kurum ve yetkililer sosyal medyada bu kişilerin izlerini sürerek öncelikle vatandaşı oldukları ülkelere geri dönme niyetlerinin olup olmadığını saptıyor. Sonrasında da sosyal medya aracılığıyla haklarında istihbarat toplanan yabancı militanların IŞİD’e ne derece bağlı olduğu ve ülkelerine geri dönmeleri durumunda haklarında başlatılacak soruşturma ve cezalara karar veriliyor.