Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Başmüzakerecisi Çelik, AB Yüksek Temsilcisi Mogherini ve AB Komisyonu genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hanh "Avrupa Birliği ile siyasi diyalog toplantısı" sonrası Brüksel'de açıklama yaptı.
Bugün gerçekleşen toplantıda, AB'ye katılım müzakereleri, diyalog, Gümrük Birliği, vize, terörle mücadele, göç ve uluslararası konuları ele aldık, AB ile aramızdaki göç anlaşmasına değindik. Göç anlaşması sonrası Yunanistan'a gitmeye çalışan göçmenlerin sayısı yüzde 99 azalmıştır. Türkiye, anlaşmayla ilgili yükümlükleri yerine getirmiştir ancak bazı aksaklıklar var bunlar için çalışıyoruz.
Katar krizinin çözümü için uğraşıyoruz. Bölgesel konularda görüş birliğimiz mevcut. Bölgedeki sorunların aşılması için AB ile işbirliği güçlendirilmeli.
Gazeteci kimliğine sahip olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez veya başka bir meslek de olabilir. Hain darbe girişiminin içinde bulunan ve bu darbe girişimine aktif destek veren kim olursa olsun, ister gazeteci ister asker ister polis ister siyasetçi fark etmez, hepsi aynı, birini diğerinden ayıramayız. O yüzden gerçek demokratik muhalefetle teröre destek verenler ayırımını bilmezsek o zaman sorun orada başlar. Bunu çok iyi bir şekilde tespit edip ayırt etmek lazım. Bu konularda her türlü bilgiyi biz AB'ye vermeye, bilgiyi paylaşmaya hazırız, bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonraki süreçte de yapacağız.
Terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Elbette bir darbe girişimine maruz kaldık. AB'den de yeterince destek görmedik. Bir yıl sonra yeterince destek görmeye başladık; o da açıklamalarla. Bunlarla mücadele ediyoruz. Bunlarla mücadele yaparken attığınız adımlar, alınan tedbirleri hukuk içinde yapmaya çalıştık varsa bir hata bunu da düzeltiyoruz. Olağanüstü hal de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun bir şekilde gerçekleştirildi. Yani olağanüstü hal kararı tıpkı Fransa'nın yaptığı gibi
Mescid-i Aksa konusunda ve mülteciler konusundaki açıklamalarından dolayı AB'ye teşekkür ettik. AB ile aramızda sorunlar olduğu açık ancak bu çözüm aramaya engel değil. Aramızdaki diyaloğun yeni zemini 25 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Brüksel sırasında oluştu. Enerji, ulaştırma,terörle mücadele, ekonomi ve ticaret konularında diyaloglar sürecek. Ancak AB-Türkiye ilişkilerinin omurgası katılım müzakeleridir. Türkiye sadece bir stratejik partner değildir. Önemli olan katılım müzakerelerinin geliştirilmesidir.
İfade özgürlüğü, medya özgürlüğü, hukuk devleti ve demokrasi konularında diyaloglar yapıcı bir şekilde sürdürülüyor. Türkiye ile sorunların çözülmesi için fasılların açılması gerekmektedir. İlişkilerin omurgası katılım müzakereleri konusunda ilerleme kaydetmek zorundayız. 23 ve 24. fasılların açılması gerektiğini düşünüyoruz.
Kıbrıs meselesinin çözümünde Türkiye'nin yapıcı tutumu görülmüştür. Kıbrıs Rum tarafının fasılları kapatma tercihinin önüne geçilmelidir. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi önemlidir. Bu bir kazan-kazan durumudur. İki tarafın da menfaatinedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin askerlerini vatandaşlarını öldüren teröristlerin Avrupa Parlamentosu'nda sergi olarak gösterilmesini doğru bulmuyoruz. FETÖ ve PKK'ya da DEAŞ'a gösterilen muamele gösterilmelidir.
Türkiye'ye yapılacak maddi yardımın bir an önce yapılması Suriyeli çocukların eğitimi açısından da oldukça önemlidir.
Türkiye'deki tutuklamalar, ifade özgürlüğü konusunda kaygılıyız.
Mülteci konusu çözümünde iki taraf da olumlu bir ilerleme kaydetmiştir ve bu sayede birçok hayat kurtarılmıştır. Türkiye mülteciler için tesisler oluşturdu ve mükemmel bir ev sahipliği gösteriyor. Türkiye'deki mülteciler için 2,9 milyar euro ayrıldı. Bu fonların yıl sonu yerine ulaşmış olmasını umuyoruz.
Vize konusunda mesajımız net. Türkiye koşulları yerine getirdiği takdirde AB sözüne sadık kalacaktır. Türkiye'nin 77 kriterden tamamlanması gereken 5 kriteri daha var. Bu süreçte Türk muhataplarımızla yakın irtibatımız sürecek.