ABD'de New York ve Washington'da gerçekleştirilen terörist eylemlerden sonra kuşkuların bazı Müslüman örgütler üzerinde yoğunlaşması nedeniyle Müslümanlar'a yönelik saldırıların artmasından endişe ediliyor. İnglitere'de yaşayan Müslümanlar'a yönelik saldırılarda artış olabileceği kaygısıyla özel önlemler alınıyor. Müslümanlar'ın yoğun olarak yaşadığı her bölgede birer "güvenlik noktası" oluşturulması ve tehditler dahil her türlü hareketin anında buralara bildirilmesi kararlaştırıldı. Söz konusu güvenlik noktalarında, saldırıların ve tehditlerin rapor edilmesinin yanısıra Müslüman kişi, kuruluş ve ailelere temel güvenlik ve korunma yetenekleri kazandırılmasının da amaçlandığı belirtildi.
İngiltere'deki Müslümanlar'ı biraraya getiren bazı dernek ve kuruluş yöneticileri de, özellikle aşırı ırkçı Milliyetçi Parti'nin başını çektiği bazı grupların öc almaya kalkışabilecekleri uyarısında bulundu. Müslüman liderlerden Şeyh Ömer Bakri, İngiltere'nin birçok yerinde başörtülü kadınlara "katiller" diye saldırılar yapıldığı yönünde ihbar aldıklarını açıkladı. "İslam'dan Haberler" adlı günlük gazeteye bomba tehdidi ulaştırıldığını ve bazı camilerin de saldırıya uğradığını belirten Bakri, bazı Müslümanlar'ın bir süre anavatanlarına dönmeyi bile planladıklarını açıkladı.
ABD Temsilciler Meclisi, New York ve Washington'daki saldırılardan sonra Müslümanlar'a yönelik saldırıları kınadı. Temsilciler Meclisi'nin bağlayıcı olmayan ortak kararında, Arap asıllı Amerikalılar'a, Amerikan Müslümanları'na ve Güney Asyalılar'a yönelik "şiddet ve bağnazlığın" kınandığı belirtildi. ABD Başkanı George Bush da önceki gün yaptığı açıklamada, Amerikan halkından hoşgörülü olmalarını isteyerek, terör hareketlerinin sorumlusu olarak hiçbir Müslüman'ı ele geçirmediklerini söylemişti.
Avustralya'nın birçok eyaletinde bulunan camilere yönelik saldırıların da arttığı belirtiliyor. Müslümanlar'a yönelik saldırıların Melbourne kentinde birkaç kişinin duvarlara sprey boya ile 'Zafer İslam'ın' diye yazmasının ardından başladığı kaydediliyor. Gold Coast'ta bulunan İslam Merkezi'ne yapılan molotof kokteylli saldırının ardından, Brisbane kentinde de Müslüman çocuklar saldırıya uğradı. Cuma namazı sırasında Türkler'e ait Auburn Gelibolu Camii'ne bomba yerleştirildiği yolunda bir ihbar yapıldı. Vaaz sırasında caminin korunması için gönüllü nöbetçi sistemini dile getiren İmam Yusuf Yurt'un teklifine yüzlerce Türk adını yazdırarak olumlu cevap verdi. Türkler, gece-gündüz 2'şer saat süreyle nöbet tutmaya başladı.
Amerika ve Avusturalya'dan sonra Müslümanlar'a yönelik taciz olaylarının Avrupa ülkelerine de sıçradığı ifade edildi. Almanya'da Müslümanlar'a laf atıldığı, markete alışverişe giden başörtülü hanımlara ise baskı yapıldığı ve çok sıkı aramalardan geçirildiği öğrenildi. Almanya'da başlayan tacizler üzerine bir basın açıklaması yapan İslam Toplumu-Milli Görüş, sağduyu çağrısında bulundu. İslam ile terörün yan yana konulmasının çok yanlış olduğu belirtilen açıklamada, "Üzüntü ve kızgınlığın, duygusallığı tahrik etmesi sonucunda, her zaman yanlış sonuçlara varılır. Yanlış değerlendirmeler, sistemli ve kasıtlı bir şekilde sürdürülürse, Huntington'un 'medeniyetler arası çatışma' teorisinin hayata geçmesi gibi bir felaket durum ortaya çıkar ki, bu, dünyanın yaşanabilir olmaktan çıkması demek olur. İnsanlığın kaldıramayacağı yeni soğuk savaş anlamına gelecek olan böyle bir çatışma, 'global cinnet' anlamını taşır" ibaresine yer verildi.
ABD'de 11 Eylül günü meydana gelen saldırılar için kaçırılan uçaklardaki 19 hava korsanından birinin Lübnanlı olduğu bildirildi. Lübnanlı güvenlik yetkilileri, Ziyad Cerrah adındaki zanlının, 27 yaşında Sünni bir Müslüman olduğunu ve başkent Beyrut'un 75 kilometre doğusundaki Bekaa Vadisi'nin El Marc köyünde doğduğunu söylediler. Cerrah'ın ailesinin oğullarının öldüğünü haberlerden öğrendiğini, ancak gazetecilerle konuşmak istemediklerini belirttiler. Cerrah'ın 7 yıl önce pilot olmak için Almanya'ya gittiği, kısa bir süre önce ailesine gönderdiği mektupta, Florida'dan bir burs kazandığını ve ABD'ye gideceğini yazdığı bildiriliyor.
Bu arada Ziyad Cerrah'ın Almanya'da kaldığı süre içinde bir Türk kızı ile arkadaşlık ettiğini öne sürdü. Bochum Ruhr Üniversitesi öğrencisi olan Türk kızının Cerrah ile bir süre birlikte oturdukları ifade edildi. ABD Adalet Bakanlığı, Cerrah'ın, Pennsylvania eyaletinde düşen United Airlines'ın 93 sefer sayılı uçağında bulunan hava korsanlarından biri olduğunu açıklamıştı.
Bulgaristan'da bir işadamı, Usame Bin Ladin'den casusluk teklifi aldığını iddia etti. "Standart" gazetesinin dünkü manşet haberine göre, güvenlik gerekçesiyle ismi açıklanmayan Bulgar işadamı, iş gezisi dolayısıyla gittiği Afganistan'da Usame Bin Ladin ile görüştü. İşadamı, gazeteye yaptığı açıklamada, görüşmeden bir gün sonra Bin Ladin'in bir adamının otele geldiğini belirterek, "Bu kişi benden Bin Ladin adına Bulgaristan'daki Kozluduy atom santralı ve Kosova krizi dolayısıyla o sıralarda Bulgaristan hava sahasını kullanan ABD savaş uçaklarının uçuş planları hakkında bilgi toplamamı istedi" dedi. Bulgar işdamı, Bin Ladin'in adamının ayrıca kendisine bu işlerin karşılığında oldukça yüklü miktarda para teklifinde bulunduğunu, ancak teklifi ahlaki nedenler öne sürerek geri çevirdiğini söyledi.
Irak lideri Saddam Hüseyin, saldırıların sorumlularına misilleme tehdidinde bulunan Amerikan yönetimine "kuvvet kullanmaktan kaçınması" için çağrıda bulundu. Saddam, ABD ve Batılı ülkelerin hükümetlerine hitaben kaleme aldığı mesajda, "Birleşik Devletler'in bilgeliğe ihtiyacı var, kaba kuvvete değil" ifadesini kullandı. Bağdat'ta basına dağıtılan mesajında, "ABD ve Batı dünyası, aşırı derecede kuvvet kullandılar, ama sonra farkına vardılar ki, yapmak istediklerine kaba kuvvetle ulaşamıyorlar" ifadesini kullanan Saddam, "Bu ülkelerin yöneticileri, kendi halkları ve dünyanın huzur ve güvenlik içinde yaşaması için sağduyu ve bilgelikle davranmayı bir kez olsun denemeyecekler mi?" diye sordu. 1990 Körfez krizinden beri ABD'nin yeminli düşmanı olan Saddam, ABD'yi canevinden vuran terörist saldırıları kınamamıştı.
Suriye, İsrail'i, AB'deki saldırıları istismar etmekle suçladı. İktidar yanlısı El Tavra gazetesinde yayımlanan yorumda, İsrail'in saldırıları Araplar aleyhine kullanmak istediği ileri sürülerek, İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u, Amerika'daki saldırılarla Filistin intifadası arasında benzerlik kurmaya çalışmakla suçladı. Yorumda, "Aslında Şaron bir şey söylemiyor, ancak Filistin lideri Yaser Arafat ile Usame Bin Ladin'i karşılaştırdı" denildi. Gazete, "Siyonistlerin, dünya kamuoyunun, özellikle de Amerikalılar'ın Arap ve Müslümanlar'a karşı Amerikalılar'ın acılarını kullandığını" belirterek, İsrailliler'in, New York ve Washington'daki saldırıların arkasında Arap ve Müslümanlar'ın olduğu suçlamasıyla uluslararası bir kampanyaya giriştiklerini kaydetti.
ABD'deki saldırılar ve patlamaların ardından üst düzey güvenlik tedbirleri alınan İncirlik Üssü'nde, olağan hareketlilik sürüyor. İncirlik Üssü'nde herhangi bir uçak iniş ve kalkışı olmazken, hangarların büyük bülümünün kapalı olduğu görüldü. Bu arada, hangarlara konulmayan uçakların kontrolleri ve bakımlarının yapıldığı, pist çevresinde yer hizmetlerinin rutin şekilde sürdürüldüğü gözlendi. Bu arada İncirlik Üssü'nde bulunan Amerikalılar'ın Üs'ten çıkmalarına izin verildi. İncirlik Üssü'ndeki Amerikalılar'ın dün akşam saatlerine kadar çıkışlarına izin verildiği, ABD'li yetkililerin de güvenlik önlemlerinden ve vatandaşın yaklaşımından "memnun oldukları" öğrenildi. Üs yetkililerinin, alınan önlemleri görmek amacıyla verilen bir "deneme ihbarından" sonra Türk güvenlik birimlerinin çevrede aldığı önlemlerin kendilerini memnun ettiğini ve rahatlattığını ifade ettikleri bildirildi
