Özellikle kitle iletişim araçları ve ulaşım imkanlarının artmasıyla sadece mal ve hizmetler değil, insanlar da büyük değişimin içerisine giriyor. İşte 2050 yılında dünyanın bugünkü halini değiştirecek 9 trend;
Dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyar 200 milyona yükselmesi planlanırken, küresel anlamda ortalama yaşın da 31 olması bekleniyor. Gelişmiş ülkelerde ise aynı oranın 45'e çıkacağını gösteriyor. 2030 yılında 8,3 milyar olacağı tahmin edilen nüfusun 4,9'unu orta sınıf oluşturacak. Böylelikle Dünyadaki değişimi; gelişmiş ülkelerin yaşlanan nüfusu, gelişmekte olan ülkelerin genç nüfusu ve gelişen orta sınıf belirleyecek.
Gelişmekte olan ülkeler dünya ortalamasına göre geleceğe karşı daha umutlu. Türkiye'de gençlerin yüzde 47'si geleceğe dair ümitlerini koruyor. Buna karşılık yüzde 84 oranında artan eşitsizlikten kaygı duyan büyük bir kesim de var. Küresel anlamda dünya nüfusunun yüzde 60'ı hala internet imkânına sahip değil. Bununla birlikte okuma yazma oranı da hızla yükselerek yüzde 86'ya ulaşacağı tahmin ediliyor.
2050 yılında gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 66'sı şehirlerde yaşayacak. Dünyamızda şehir nüfusu her yıl 18 milyon civarında artış gösteriyor. Bu konuda halen başı çeken şehirler sırası ile Tokyo, Mumbay, Mexico City, Newyork Delhi, Şangay, Kelküta, Jakarta ve Daka.
Gittikçe artan iletişim olanakları ile birlikte mahremiyet de gitgide azalıyor. Çoğumuz devlet veya şirketlerin internette ne aradığımız, hangi içeriği tükettiğimiz, neye yorum yaptığımız gibi bilgileri içeren dijital ayak izlerimizi takip ettiğinden endişe duyuyoruz. Google CEO'su Eric Schmidt, artan online iletişime dikkat çekerek “Dikkatimizin dağılma oranı, bilgiye daha hızlı bir şekilde ulaşıyor olmamız gibi nedenler gerçekte bizim algılamamızı da etkiliyor" diyor.
Ortalama yaşam süresi gün be gün artarken gelecek nesillerin daha sağlıklı olacağı tahmin ediliyor. Ancak az gelişmiş ülkelerde içme suyuna ulaşım imkânı hala yüzde 67 civarında. Dünya nüfusunun 3'te 1'i hala temiz suya erişim imkânından mahrum.
Her insanın rakipsiz tercihleri ve zevkleri oluşmaya başladığından imkânlar da buna göre şekilleniyor. Bu sebeple ulusal markaların çoğalması bize daha geniş bir yelpaze ile seçme olanaklarımızı artırıyor.
Yüksele şehirleşme teknoloji ve ekonomik gelişmelerle 'ben kültürü'nü güçlendirmeye başladı. Geleneksel kültür de bu değişimden nasibini aldı. İnsanlar artık yeni bir yönetim modeli arıyor. Bu da yeni sosyal çalkantıların habercisi demek... Tek iyi yönü ise toplumların henüz bir çöküş eşiğinde olmaması.
İngilizce küresel dominant dil olma özelliğini hala korurken, insanların yüzde 67'si başka ülkedeki meslektaşı ile görüşürken yine İngilizceyi kullanıyor. Bununla beraber insanlar artık kendilerini daha çok bir din ile özdeşleştiriyor. Bu konuda Hindistan ve Türkiye başı çeken ülkelerden… 2050'ye gelindiğinde ise dünya üzerinde Müslüman nüfus ile Hıristiyan nüfus tarihte ilk kez denk duruma gelecek.
Yapılan küresel araştırmalara göre katılımcıların yüzde 46'sı başarılı olmak ve para kazanmak için kendilerini stres altında hissettiklerini belirtiyor. Bu oran Türkiye'den katılımcılarda yüzde 53'e çıkıyor. Yine bir başka araştırmaya göre yüzde 80'lik bir oran başarılı bir kariyere sahip olmaktansa iyi bir iş ve özel hayat dengesine sahip olmak daha önemlidir diyor.