Türk markalarında istenilen değer ve büyüme modeli bu yıl gerçek oldu. Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance tarafından gerçekleştirilen “Türkiye'nin en değerli 100 markası 2016” araştırması sonuçları markalarımızın faiz kazancıyla değil, hizmet vererek ve üreterek büyüyüp değerlendiğini gözler önüne serdi. Geçen yılların birincisi Akbank bu yıl birinciliği 2 milyar 452 milyon dolarlık marka değeriyle Türk Hava Yolları'na bıraktı.
Türk Telekom 2 milyar 353 milyon dolar olan marka değeriyle bu yıl da ikinciliği korurken, geçen yılın üçüncüsü olan İş Bankası yerini 1 milyar 983 milyon dolar marka değeri bulunan Arçelik'e devretti. Geçen senenin şampiyonu Akbank, 1 milyar 589 milyon dolarla bu sene listede dördüncü sıraya gerilerken, Garanti Bankası 1 milyar 529 milyon dolarlık değeriyle beşinci, Turkcell 1 milyar 435 milyon dolarlık değeriyle altıncı sırada yer aldı. Bu kuruluşları 1 milyar 297 milyon dolarlık değeriyle İş Bankası izledi.
Bu yıl 1 milyar 151 milyon dolar marka değeriyle Anadolu Efes sekizinci, 980 milyon dolar ile Yapı Kredi dokuzuncu, 958 milyon dolar ile Halkbank onuncu, 944 milyon dolar ile Ziraat Bankası onbirinci, 739 milyon dolar ile Vakıfbank onikinci ve 668 milyon dolar ile Birleşik Mağazalar (BİM) onüçüncü oldu. İlk 100 içinde Türkiye'nin spor kulüpleri de dikkat çekti. Listede Galatasaray (38), Fenerbahçe (48), Beşiktaş (59) ve Trabzonspor (95) oldu.
Çalışmaya göre, kur farkının önemle hissedildiği listede Türkiye'nin en değerli yüz markasının toplam değeri 29,3 milyar dolar olup bir önceki yıla göre toplam değer azalışı 5 milyar doları buldu. Yüz markalık listeye bu yıl muhtelif iş kollarından 12 yeni marka dahil oldu. Toplam değerin yüzde 32'sini banka, yüzde 13'ünü telekom, yüzde 9'unu havayolu ve yüzde 4'ünü gıda-perakende markaları oluşturdu.
Brand Finance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner, sorun çözen, ihtiyaç gözeten markaların olumlu algı yarattıklarını ifade ederek, bu markaların küresel ölçekte Türkiye'nin algısına olumlu katkıda bulunacağını belirtti. İlgüner, “Değerli Türk markalarının çoğunu, Türkiye'de faaliyet gösteren banka, telekomünikasyon, perakende gibi hizmet markaları oluşturuyor” değerlendirmesini yaptı. Raporda özel sektörün, ekonominin iç dinamiğinden daha çok küresel ölçekte düşünme ve davranma becerisi geliştirdiğinde reel büyümenin sürdürülebilir olacağına da dikkat çekildi.