|

İpek Yolu: Gizli sırlar açık hedefler

Sınırları, ilkeleri, hedefleri hala muğlâk devasa ölçülerdeki İpek Yolu Ekonomik Kuşağı projesi, dünyanın tümünü kapsayan veya kimine göre tehdit eden asıl planın sadece 4’te biri!.. Derin Ekonomi Dergisi, Temmuz ayı sayısında İpek Yolu projesinin detaylarını kaleme aldı.

Yeni Şafak ve
10:37 - 6/07/2015 Pazartesi
Güncelleme: 12:49 - 6/07/2015 Pazartesi
Diğer

Çin hükümeti; Mart ayında, yani çok yeni, “Bir Kuşak ve Bir Yol Kavramına İlişkin Beklentiler ve Eylemler" başlıklı bir belgeyi yayınladı ve İpek Yolu güzergâhındaki tüm ülkeleri - ki bu 60'dan fazla ülke, uluslararası örgüt, organizasyonlar ve tabii şirketler anlamına geliyor - “haritayı" beraber belirlemeye davet etti.



Çin, İpek Yolu planının adı ve yüzü ne denli naif olursa olsun, dünyanın bu yolda yürümesi için “uhulet ve suhulet"in korunması gerektiğine inanıyor; yani, yolu kullanacak bütün ülkelerin ekonomik açıdan “kazan-kazan"a odaklanmasını, geniş işbirliği potansiyelini, Pekin'den devasa alt-yapı yatırımları için kasalarına akacak milyarlarca doların hayalini kurmalarını istiyor. Üstelik bu parayı veriyor da…




İpek Yolu'nun “yanlış anlaşılabileceğine" ilişkin politik kanaat, Pekin'in - deyim yerindeyse - ciğerine kadar işlemiş bir kaygı. Bu yüzden konuyla ilgili tüm açıklamalar yüksek hassasiyet ve kapsayıcılık içeriyor.



Adı geçen belge de zaten böyle başlıyor; “Güzergâhta yer alan ülkeler ekonomik kaynaklar açısından farklılar ama ekonomik olarak birbirlerini tamamlayacaklar. Dolayısıyla geniş işbirliği potansiyelinden bahsediyoruz. Bu ülkeler önümüzdeki günlerde, altyapı, ticaret, sermaye ve politikada halklar arasındaki ilişkileri güçlendirmeye odaklanmalı."





Çin Devlet Kalkınma ve Reform Komitesi'ne bağlı Makro Ekonomi Araştırma Merkezi uzmanı Shi Yulong; “Ana konu ortak kalkınma ve ortak kazançtır. İpek Yolu'nun temel ilkesi budur. Bu nasıl gerçekleştirilecek; ekonomik işbirliğinin çerçevesini dışa açık/şeffaf, hoşgörüye dayalı, dengeli ve ortak kazanç temelinde oluşturarak."



Çin Ticaret Bakanlığı Avrasya Enstitüsü Uzmanı Liu Huaqin; “Bu sadece Çin'in iradesini yansıtmıyor. İlgili bütün ülkelerin kalkınma plan ve stratejileri arasında eşgüdümü güçlendiriyor. Çin bu aşamada mal yerine sermaye ihracına geçiyor. İşletmeler yabancı ülkelerde yatırım yapmaya teşvik ediliyor. Aynı zamanda bölge ülkeleri arasında eğitim, turizm, kültür ve medya alanlarında da işbirliği ortamı elverişli hale gelecek." (30/05, CRİ)



Yeniden belgeye dönersek, ekonomi-politiğinin temel bakışı şöyle özetlenebilir; “bağımlılığa yol açabilecek yeni bir mekanizma oluşturulmayacak. Mevcut ikili veya çok taraflı mekanizmalardan yararlanılacak."



Bu cümlenin tercümesi şu; “Size bugüne kadar yapıldığı gibi kaynaklarını ve ekonominizi sömüren örneklerin dışında ve üstünde bir yol sunuyoruz. Ama bu yolda yürürken 'kurulu düzenin' dengelerini de gözeteceğiz…




Çin Dışişleri Bakanı: 2014'te 70 Stratejik İlişki Kurduk


“Amerika'nın Sesi" radyosuna göre, 2014 Kasım ayında Çin'den Madrid'e uzanan dünyanın en uzun demiryolu faaliyet geçti bile. “Bunun adı İpek Yolu ve Doğu Asya ve Avrupa arasındaki eski ticaret yollarını canlandırmak isteyen Çin tarafından yapıldı."



İçi ticari mallarla dolu tren tam 13 bin kilometre yol kat etti ve taşımacılık süresini de yaklaşık 6 haftadan 3 haftaya kısalttı. Haftada beş kez Çin-Almanya yolu da bu yeni yolun bir parçası. İpek Yolu adı üstünde bir yol ama aslında “yollar" demek. Çin de bu yolları yapmak ve geliştirmek için büyük emek ve para sarf ediyor.



Bu emeğin en yalın ifadesi Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi tarafından dillendiriliyor; “2014 sonu itibariyle dünyadaki büyük ülke ve bölgelerle 70'den fazla stratejik ilişki kurduk. Artık ittifaklar yerine ekonomik ortaklıklar kuruyoruz."



Bu güçlü ifadeyi delillendirmek gerekirse; Pekin ile Moskova arasında tam 242 milyar dolarlık yüksek hızlı tren hattı döşenecek. İki şehir arasında yolculuk 5 günden 2 güne düşecek. Böylece dünyanın en hızlı ve tabii en pahalı tren hattı inşa edilmiş olacak ki, 7000 kilometrelik yol Kazakistan'ı da geçerek, Asya-Avrupa bağlantısını sağlayacak. (İki süper güç bu tren hattını dünyanın meraklı bakışları altında açıklarken, daha da “rahatsız edici" bir ikinci projeyi duyurmuş, Rus enerji devi Gazprom, Çin'e uzanacak 400 milyar dolarlık doğalgaz hattı planını ilan etmişti.) Bu da 'İpek Yolu'nun yumuşaklığı noktasındaki küresel kaygıyı, daha doğrusu Batı korkusunu keskinleştirdi…



Korku ve Ecel


“Yirminci yüzyılı tanımlamak söz konusu olduğunda ABD ile Çin arasındaki ilişkiden daha önemlisi yok. ABD'de birçok kesimin umduğunun tersine Çin, 'sorumluluk sahibi bir paydaşa' dönüşmüyor." Bu sözler, ABD'nin şöhretli Dış İlişkiler Konseyi (CFR)'nin Başkanı Richard Haass tarafından, kuruluşun yayınladığı bir raporun tanıtımı sırasında söylendi. “ABD'nin Çin'e Yönelik Büyük Stratejisinin Gözden Geçirilmesi" başlıklı bu rapor, Çin'in alt edilmesi gerektiğini çünkü ABD'den daha büyük bir güç haline gelme tehdidi savurduğunu belirtiyor. (Eric Zusse, Global Research.)



Detaylı raporun özünü tek cümleye indirebiliriz; “Çin, Asya'daki hegemonya egemenliğini tehdit etmektedir." Bu tehdit iki rota/hedef üzerinde gidiyor. Avrupa'ya doğru ve deniz üzerinden ABD'ye doğru.





İpek Yolu mu? Yok öyle bir şey!


“Diplomatik bir jest yapalım" diye ağızdan çıkan bir söz ellerine yapıştı diyemeyiz ve elbette bir geçmişi var ama İpek Yolu projesi; Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Eylül 2013'te gerçekleştirdiği Kazakistan ziyaretinde açıkladığı 'İpek Yolu Ekonomik Kuşağı' planları, sadece ev sahibi ülkeye ve tarihine övgü niyetinden fazlası değildi. Yani, Pekin'in elinde - tarih günümüze bu kadar yakınken bile - dört başı mamur bir strateji kesinlikle bulunmuyordu. Ancak “başlık" güzeldi ve hem bir ruh hem de meydan okuma içeriyordu; “eski zamanları modern zamanların hizmetine" sunmak!



İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nın ana sütunları inşa edilmeden önce, “ana ilkeleri" belirlenmeliydi ve yine/bizzat Jinping tarafından maddelendirildi; 1. Ortak kara/deniz/tren yolları inşa etmek için daha çok çaba, 2. Siyasi eşgüdüm (!), 3. Daha güçlü ticari ilişkileri, 4. Döviz kurları geçişkenliği üzerinden hareketlenecek halklar arası bağların yakınlaştırılması.





Bu ilkesel hatların ötesinde başka sınırlara da ihtiyaç vardı ama işin gerçeği bu projenin coğrafi sınırları da yoktu. Çin veya Yol'un üzerindeki herhangi bir ülke, “nereden bahsediyoruz" sorusunu ne soruyor ne de yanıtını veriyor, hatta ne de merak ediyordu. Çin'in bu alanı muğlak bırakmasının ardında politik saikler de arandı ama nihayetinde bugün dahil, “o toprakları/oyun alanını" betimleyebilecek bir kesinlik yine de bulunmuyor.



Ancak; şöyle bir kaba harita varsayılabilir; “Avrasya, kadim İpek Yolu boyunca yer alanlar ve Doğu, Batı ve Güney Asya'yı birbirine bağlayan taşımacılık koridorunu kapsayanlar." (Russian Global Affairs, İ. Denisov, Mart 2015.)



“Dert şebekesi"


Proje, ekonomi ve refahı önceliyor ve siyaseti bundan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyorsa da istediği gibi olmayacağının farkında. Küresel ve güçlü rekabetin yanında, 'Yol'un geçtiği ülkelerin a) iç dengeleri, b) birbirleriyle dengeleri gibi daha ince politik ve sosyolojik mini parseller var. Ve bu bir ülkenin bütünüyle kontrol edebileceği bir “dert şebekesi"nin üzerinde.



Anılan coğrafyada veya İpek Yolu için düşünülen başka harita ve metotlar içindeki devletler arasındaki kompleks ilişkiler ve bir kısmının yaşadığı - hatta çoğunun demek lazım - politik istikrarsızlık ciddi bir sorun. Tam bu nedenle şu tanım muhakkak yapılmalı ve bu yola katılmayı düşünen ülkeler de neyin ortağı olacağını bilmeli; İpek Yolu her şeyden daha fazla bir Risk yönetimi planıdır. Gücü de zaafı da buradan gelir!



İş bu noktaya geldiğinde İpek Yolu'nun projesinin başarılı olması için aslında neyin aşılması gerektiği görülüyor ama potansiyel mucizesi de kendini göstermeye başlıyor; Çin'in ve bu projeyi şimdiden aklı kesenlerin öngördüğü nokta - sadece Batı bizi yanlış anlamasın kaygısından vareste olarak - Batı tarzı barışın yerine de bir yenisini koymak. Çünkü plan, 'Soğuk Savaş' tipi barışı da reddediyor ve yerine bugüne kadar başarılamamış, “politik standart ve kuralları üretmeyi, çatışma mekaniğinin ve yine Batı tipi rekabetin yerini sadece uzun vadeli işbirliğinin aldığı bir “politik düstur" yaratmayı vaat ediyor. İşte Batı'nın, “hegemonik düzen ve istikrarı tehdit ediyor" dediği de tam bu.







Organize işler bunlar…


Tıpkı politik, ekonomik ve coğrafi teşekkül noktasındaki kasıtlı muğlaklık gibi, bu devasa yolun kimler, hangi kurum ve kuruluşlar, ülkeler tarafından inşa edileceği de bir sır sayılabilir. Ancak asıl gizem, başta Çin olmak üzere yüzeysel ve ağır birkaç yüksek kurum dışında - şirketler hariç - ortada uluslararası bir mimarinin de görülmemesi. Bu gerçekten de ilginç bir durum çünkü “yeni yerine eskisinin hizmet görmesi" burada da devrede ve çok boyutlu organizasyonlar için ihtiyaç duyulan tabelalar da fazlaca zikredilmiyor.




Oysa varlar; İpek Yolu Ekonomik Kuşağı, Şanghay İşbirliği Örgütü (Üyeleri: Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan, Gözlemci üyeleri; Afganistan, Hindistan, İran, Moğolistan, Pakistan, diyalog partnerleri; Beyaz Rusya, Sri Lanka ve Türkiye ve destekçileri: ASEAN (!), BDT ve Türkmenistan) ile Avrasya Ekonomik Birliği (Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan) ve tabii Çin öncülüğünde kurulma çalışmaları devam eden “Asya Altyapı Yatırım Bankası (50'den fazla üyesi bulunan Banka, Türkiye'nin de bulunduğu birçok Batı/Avrupa ülkesini de içeriyor) dörtgeni, İpek Yolu gibi her türlü ölçüyü zorlayan bir projeyi dahi asıl planın parçası haline getiren bir “ultra stratejik planın" asıl, asal, söylenmeyen ayaklarını oluşturuyor!



İşte o andan itibaren de İpek Yolu projesi “global güvenlik ve stratejik işbirliği" operasyonunun ekonomi ve ulaşım ayaklarını tamamlayacak bir alt-network düzenine dönüşüyor. Doğu'nun Büyük Haritası böyle kuruluyor ve salt Çin aklını aşıyor.



Hillary'nin 'Pasifik Yüzyılı', Xi'nin Çin Rüyası'na karşı


2016 yılında gerçekleştirilecek ABD Başkanlık seçimlerinin en güçlü adaylarından Hillary Clinton'un Dışişleri Bakanlığı döneminde küresel kamuoyuna duyurulan “ABD'nin Pasifik Yüzyılı" raporu, Washington'un Çin'e yüzünü/sırtını dönme planının ilk aparatını oluşturuyor. Clinton'un seçilmesi durumunda İpek Yolu'nun özellikle boğazlar, limanlar ve okyanustan Çin'e uzanan hat üzerindeki tüm ülkeleri bağlayacak-şimdilik sadece alt yapı ve işbirliği, askeri ortaklık imkânlarını zorlayan-planı hayata daha güçlü geçecek. Bu işin güney yarım küre tarafı ve ağırlıklı olarak bir deniz kuşatması vaat ediyor.



İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nın kara boyutu ise Amerikan/Batı hegemonik bakışını rendeliyor ama özellikle ABD'nin “bağlantısız Asya" bakışını da Başkan Xi'nin “yeni diplomasi ve 'büyük devletten güçlü devlete' geçiş" stratejisiyle berhava ediyor.



Böylece sadece 1,5 yıl sonra tüm dünyadan izlenebilecek bir hesaplaşmanın alt ve üst zeminleri hazırlanmış oluyor ve işte İpek Yolu'nun içinden geçtiği ülkeleri başta “kalkınma ve yüksek büyüme rakamları" ile diriltmeyi hesaplıyor, ki birçoğu da “bunun zamanının geldiğine" inanıyor!



#ipek yolu
#çin ticaret
#ipek yolu çin
9 yıl önce