İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kamunun almış olduğu tedbrlerin etkili olduğunu ancak canlandırıcı etkinin ileride daha net görülebileceğini söyledi. Bali, “Tedbirlerin çıktıları ülke gündeminde henüz yeterince hissedilmedi. Aslında çok ciddi canlandırıcı tedbirler alındı. Referandum gibi süreçler geçip daha belirgin bir döneme girildiğinde alınan tedbirlerin çıktıları fazlaca hissedilecek” dedi.
Bali, bütün zorlu siyasi süreçlere rağmen özellikle ekonominin canlandırılması imkanlarının muhafaza edilmesi bakımından mali politikalarda bir popülizme gidilmemiş olmasını kıymetli bulduğunu da söyledi.
Kredi notunun düşmesinin ülke için olumlu olmadığına vurgu yapan Bali, “Ancak geçen yılın sonundan bu yana yurt dışı borçlanmalarda bunun etkisini belirgin bir şekilde görmedik. Kısa vadeli yurt dışı borçlanmalarda 30-40 baz puanlık artış yaşandı. Türk bankaları bu artışı şu anda tolere edilebilecek güçte. Kurumların yüzde 98'i öz kaynaklarını bu ülkenin iyi günlerinde biriktirdi. Şimdi zorluk dönemi geldiyse, bunların biriktirildiği gibi adreslerinde aynı karşılığı bulabilecek yapıcılıkta yönetilmesi gerekiyor. Aslında bu çok özel bir vazgeçiş ya da lütufta bulunma hali değil. Bu bir feragat durumu değil. Bu durumu ülkenin vatandaşı, yurttaşı, kurumları olarak göstermeniz gereken tabii bir refleks olarak görüyorum” şeklinde konuştu. Bali, kamunun, gerek bürokratik gerek siyasi performansı ile son dönemde bunu böyle yapabilmek için müthiş çaba gösterdiğine de dikkat çekti.
Kredi talebinde yılın sonundan şubat ayının başlarına kadar bir canlanma olmadığını, bunu masasındaki dosyaların trafiğinden anladığını belirten Bali, “Bir süredir masamdaki trafik arttı. Hem hane halkına yönelik iç talep canlandı hem de iş dünyasına yönelik işletme sermayesi ihtiyacı oluştu” dedi. Bali, 2016 yılı karının 4'te 3'ü gibi büyük bir kısmını öz kaynağa ekleyeceklerini, bunun da ülkeye iş, aş, istihdam olarak döneceğini kaydetti.
Türkiye'yi ekonomik açıdan değerlendiren Bali, şöyle konuştu; “Bazı makro verilerimiz hem mevcut gruptaki hem de üst gruptaki ülkelerin ortalamalarından iyi. Ancak Türkiye çok ciddi imaj sorunu yaşıyor. Olduğundan daha fazla bir şey yaşıyor. Biz dünya ticaretinden yüzde 1 pay alıyoruz. Yüzde 1 pay alan bir ülke orantısal olarak, örneğin dış basında da yüzde 1 yer almalı. Bir yılda yüzde 1, üç-dört haber demektir. Niye haftada üç-dört haber oluyoruz? O mecralar niye bu kadar açık Türkiye'ye? Bunu izaha muhtaç buluyorum. Almanya'da eğlence kanalları bile bizim memleketin meselelerine ayrılmış” dedi.
