Ekonomik krizden tek kurtuluş yolunun yatırım olduğunu vurgulayan Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber, yabancı sermayenin yatırımlarına karşı güçlerin olabileceğini belirterek, "Bunları yanımıza çekmeliyiz" dedi.
Dünya Bankası'nın yan kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu'nun (IFC) Hazine Müsteşarlığı'nın aktif katılımıyla Türkiye'deki yatırım ortamının değerlendirildiği rapor, Hazine Müsteşarlığı'nda açıklandı.
Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, geçen yıl gelişmekte olan ülkelere giden doğrudan yabancı yatırım tutarının 200 milyar dolar civarında olduğunu belirtirken, "Türkiye'nin Gayrisafi Milli Hasılası'na (GSMH) orantılı bir pay alması halinde, gelecek doğrudan yabancı yatırım rakamının 6 milyar dolara ulaşması gerekir" dedi.
Ajay Chibber da, Öztrak gibi yatırımcının yılın yarısını idare işlemlerle geçirdiğini söyledi. Chibber, Türkiye'de uygulanan ekonomik programın gelecek 10 yıl açısından önemli adımlar içerdiğini vurgularken, "Türkiye, yabancı sermaye çekebilme şansını yeniden yakalayabilir, çünkü Gümrük Birliği Anlaşması devam ediyor" dedi. Chibber, Türk hükümetinin uyguladığı ekonomik programla uzun vadeli niyetini ortaya koyduğunu, IMF'nin de bunda önemli rol oynadığını söyledi.
Türkiye'nin 1994 yılında Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması imzaladığını hatırlatan Chibber, ancak o dönemde yabancı sermayeyi ülkeye çekmede şansını kaçırdığını, yatırımcıların Macaristan, Polonya'ya yöneldiğini vurguladı. Bununla birlikte bu şansın yeniden yakalanabileceğini, kaydeden Chibber yabancı sermayenin çekilmesi açısından sadece yasal düzenlemelere odaklanmanın doğru olmadığını, daha net şeylerin yapılabileceğini ifade etti.
Ekonomik krizden çıkış noktasında yabancı sermayenin özendirilmesi için çabalar hızlanırken; yolsuzluk yatırımların önündeki temel engel niteliğinde. Dünya Bankası'nın İş Ortamı Araştırması'na göre, yatırımcıların yüzde 63'ü Türkiye'de yolsuzluğun yatırımların önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Raporda, yatırımcılarla yapılan görüşmelerde, yatırımcıların resmi görevlilerle aralarını iyi tutma ve süreci hızlandırma amacı ile yapılan gayri kanuni ödemeleri, 'hediye ve bağış' şeklinde nitelendirmeyi tercih ettiklerinin de açık olarak tespit edildiği vurgulandı. Raporda, usûlsüzlük iddialarını soruşturacak etkin bir iç denetim birimi oluşturulması gerektiği kaydedildi.
