Amerikan Merkez Bankası (FED) çarşamba günü düzenlediği toplantıda, faizleri 25 baz puan artırırken, 2017 yılı içerisinde 2 kez daha faiz artışına gidileceği tahmininde bulundu. Ertesi gün ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını sabit tuttu. TCMB'nin Geç Likidite Penceresinde (GLP) 75 baz puanlık artış gerçekleşirken, gecelik borçlanma, haftalık repo faizi ve marjinal fonlama oranında herhangi bir değişikliğe gitmediğini görüldü. Karar sonrası dolar/TL 3,61 seviyesine kadar düştü.
Dolar/TL'de Fed ve TCMB sonrası gerçekleşen düşüş devam ederken,FED ve TCMB'nın kararlarına ilişkin ekonomistlerin görüşlerini yenisafak.com olarak sizin için derledik.
"Türk lirası dolar karşısında değer kazandı"
- FED'in faiz artışı kararı sonrasında Körfez ülkeleri ve Çin'in merkez bankaları da faizleri arttırma kararı aldığını vurgulayan Gür, "TCMB'nin FED'in faiz artışı karşısında para politikasını belli ölçüde sıkılaştıracağına dair beklentiler vardı. TCMB, piyasa beklentilerine paralel bir şekilde, politika faizine dokunmadan geç likidite penceresi faizinde 75 baz puan artışa giderek para politikasında kısmi bir sıkılaştırmaya gitti. FED'in faiz kararı sonrasında dolar endeksinin artmaması ve TCMB'nin piyasa beklentilerine paralel bir şekilde hareket etmesi sonucunda TL dolar karşısında değer kazandı" açıklamasında bulundu.
Gür, "TL, Kasım 2016'dan bu yana Meksika Pezosu ile birlikte dünya genelinde en fazla değer kaybeden para birimlerinin başında yer alıyordu. Ekonomisindeki dinamikleri baz alarak bir değerlendirme yaptığımızda TL'nin zaten haddinden fazla değer kaybettiği belliydi. Bu durumun bir yerde son bularak, kurun daha dengeli bir noktaya gelmesi gerekiyordu. O yüzden TL'nin FED ve TCMB faiz kararları sonrasında değer kazanmasını geçmişte ekonomik rasyonaliteden uzak bir şekilde kaybettiği değeri geri toplamaya başladığı şeklinde yorumlamak mümkün" dedi.
"Merkez Bankası'nın kararı olumlu"
- Merkez bankasının kararını üç ilkeli para politikası çerçevesinde olumlu değerlendiren Yılmaz, "Fiyat istikrarına karşı sıkı likidite politikası kapsamında geç likidite penceresinde ayarlama gözlemlemekteyiz. Finansal istikrar içinse destekleyici duruş söz konusu. İstihdamın zor bir süreçten geçtiği konjonktürde merkez bankasının fiyat ve finansal istikrarı optimize ettiğini görmekteyiz" açıklamasında bulundu.
Yılmaz, "ÜFE enflasyonundaki sakinleşmenin teorik açıdan önümüzdeki aylarda TÜFE enflasyonuna yansıması beklenir. Gıda fiyatlarının da Ocak ayında ciddi bir artış gösterdiğini düşünürsek Şubat ayında gerçekleşmeyen düzeltmenin havaların ısınmasıyla bahar aylarında ortaya çıkması mümkün. Bu nedenle Şubat ayında beklenenden daha önce çift haneye yükselen enflasyonun beklenenden daha yüksek bir seviyede zirve yapacağı henüz kesin değil. Bundan sonra merkez bankası için Nisan ayı sonundaki enflasyon raporunun bir sonraki durak olduğu görüşündeyiz. O tarihte merkez bankası uzun vade perspektifinde daha kalıcı politika yönlendirmesi gerçekleştirebilir" dedi.
Sıkı para politikasına devam
- Özdemir, "Açıklanan basın duyurusunda iktisadi faaliyetlerde kademeli toparlanma olduğu ve yapısal reformlar uygulamaya geçtiğinde büyüme potansiyelini arttırabileceğini ve enflasyonda belirgin iyileşme gerçekleşene kadar sıkı para politikasına devam edileceği başlıklarına yer verildi. Yurtiçinde, TCMB'nin 16 Nisan tarihinde yapılacak olan anayasa referandumu öncesinde enflasyon, yurtiçi ve küresel gelişmelere dayalı riskleri göz önünde bulundurarak politikalarına devam ettiği görülmekte" dedi.