|

Rusları Türklerle barışa zorlayan nedenler

IHS Janes Savunma Merkezi'nin hesaplamalarına göre, Kırım’ın ilhakının ve Esad rejiminin Suriye’de korunması için harcanan askeri masraflar, Rus ekonomisi için günlük ortalama 4 milyon dolar anlamına geliyor. Rusya'nın bu durum karşısında aldığı açık önlemlerden biri dış politikada, çevresindeki ülkelerle jeopolitik gerginliği azaltmak. Siyasi Risk Analisti Orhan Gafarlı Derin Ekonomi Dergisi'nde Rusya'nın kırılgan ekonomisi ile daha çok zorluklar yaşamaması için Türkiye'nin anahtar ülke olduğunu yazdı.

Yeni Şafak
11:59 - 3/09/2016 Cumartesi
Güncelleme: 12:04 - 3/09/2016 Cumartesi
Z Raporu
Rusya'nın ekonomik olarak kırılgan bir ülke olması, enerji rezervlerinin tükenmeye ve ekonomisin çökmeye yüz tutması Türkiye'nin işine gelen bir strateji değil.
Rusya'nın ekonomik olarak kırılgan bir ülke olması, enerji rezervlerinin tükenmeye ve ekonomisin çökmeye yüz tutması Türkiye'nin işine gelen bir strateji değil.

Son on beş yıl içinde, jeopolitik çıkarları öne çıkaran ve kırılgan bir ekonomiye sahip olan Rusya, saldırgan politikaların sebep olduğu imajını düzeltmek için arabulucu roller üstlenmek ve komşularıyla ilişkileri tekrar yoluna koymak için çaba harcamaya başlamıştır. İç politikada bu durumun somut örneklerini, Putin'in, çevresindeki çekirdek kadrolarda gerçekleştirdiği değişiklerde görmekteyiz. Dış politikada Kremlin, 24 Kasım 2015 yılında Rus-Türk ilişkilerinin gerginleşmesine sebep olan Rus uçağının düşürülmesi krizinden sonra bile, kısa zamanda münasebetlerin düzelmesine sıcak bakmasıdır. Çünkü jeopolitik gerginliğin devam etmesi durumda kırılgan Rus ekonomisi ile daha çok zorluklar yaşayacağını bilmektedir. ABD ve AB'nin, Rusya'ya karşı uyguladığı ambargolar, her yıl Rusya ekonomisine ortalama 65 milyar dolar zarar vermektedir. Rusya, ekonominin çökmemesi ve rublenin dolar karşısında düşüşünün karşısının almak için büyük oranda, petrolden elde edilen rezervler harcanmaktadır. Buna rağmen ortalama her yıl Rus insanın geliri yüzde 10 düzeyinde düşmektedir. Kırım'ın ilhakının Rusya'ya verdiği ekonomik zarar ve Esad rejiminin Suriye'de korunması için harcanan askeri masraflar, IHS Janes Savunma merkezin hesaplamalarına göre günlük ortalama 4 milyon dolar bulmaktadır. Jane'in merkezinin tahminlerine göre, Ruslar günlük hava operasyonlar için 710 bin dolar, askeri malzemeler için 750 bin, teknik personel için 440 bin, lojistik ve istihbarat için 250 bin dolar harcamaktadır. Bütün bu harcamaları dikkate aldığımızda uzmanlara göre 2014 yılı itibaren harcadığı 200 milyar dolarlık petrol rezervlerin 2017-18 yılında bitmesi bekleniyor. Dolasıyla Rusya'nın Doğu Ukrayna ve Suriye'deki askeri harcamaları ve Kırım krizinden sonra oluşturulan ambargoların verdiği zarar sonuncunda 2017-18 yılında gerçekleşmesi tahmin edilen rezervlerin tükenmesi kriziyle yüz yüze kalmaktadır. Rusya'nın bu durum karşısında aldığı açık önlemlerden biri dış politikada, çevresindeki ülkelerle jeopolitik gerginliği azaltmak olarak görünmektedir.



ÇÖZÜMÜN YOLU MÜZAKERE


Türk-Rus ilişkilerinin düzelmesi Rusya, Karadeniz ve Ortadoğu bölgelerindeki jeopolitik gerginliği azaltabilecektir. İki ülke arasında 268 gün süren krizin sonlandırılması sonucunda, Rusya'nın Karadeniz'de NATO bloku ile çıkabilecek gerginliğinin önünün kesilmesi sağlanmıştır. Varşova NATO Zirvesi, ABD ve Doğu Avrupa ülkelerinin Karadeniz'de küçük NATO bloğunun oluşması için harekete geçmek istediği bir toplantı haline gelmekteydi. Karadeniz'in jeopolitik konumunun önemi bilindiğinde fark edilir ki, böylesi bir bloğun gerçekleşmesi Türkiye'nin katılımı olmadığı bir durumda mümkün değildir. Türkiye'nin ise jeopolitik gerginlik değil dost ülke çoğaltmak söylemi bu bloğun oluşmasının karşılığını aldı. Tabii ki, bu durumun sağladığı yararları dikkate alarak Rusya ile ilişkilerinin düzeltilmesi, Karadeniz'in ve boğazların askeri savaş gemilerinin değil ekonomi ve kültürel ağırlıklı güven havzasına dönüşmesi hedeflenmiştir. En önemlisi bölgedeki, sorunların çözülme yolunun karşılılıkla diyalog ve müzakere yolu ile olduğuna vurgu yapılmasıdır. Türkiye Soğuk Savaş döneminin stratejisinde olduğu gibi ülkelerin güvenlik ikileminde askeri harcamalara sürüklenmesi ve ekonomik zayıflatmak projesini desteklemektedir.



RUS EKONOMİSİ KIRILGAN


Şöyle ki, Rusya'nın ekonomik olarak kırılgan bir ülke olması, enerji rezervlerinin tükenmeye ve ekonomisin çökmeye yüz tutması Türkiye'nin işine gelen bir strateji değil. Böyle olduğu takdirde Türkiye kendi ekonomisinin çıkarlarına darbe vurmuş olacaktır. Bunu en somut göstergesi, iki ülkenin ekonomik verileri üzerinden anlaşılmaktadır. 2016 yılının beş ayında Rusya-Türkiye arasında ticari ilişkilerin hacmi, 6 milyar 129 milyon dolardı. Geçen yıla mukayeseyle yüzde 42 azalma demektir. Türkiye'den Rusya'ya ihracat 754,1 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamla da 2015 yılını mukayese ettiğimizde yüzde 44,2 düşüş olduğunu görüyoruz. 2015 ile mukayesede Gazprom'un Türkiye doğal gaz ihracatı yüzde 18 azalmıştır. Şöyle ki bu azalmanın neden iki ülke arasındaki kriz değil, aksine Türkiye'nin beklenen büyümeyi göstermemesidir. Ama bu kriz sürecinde Rusya'nın Avrupa'ya doğalgaz ihracatında yüzde 37,5 artış gerçekleşmiştir. İşte bu nokta da Türk-Rus krizinin Türkiye harici hangi ülkelerin daha çok işine geldiğini düşünmek gerekiyor. 2015 yılı 1,37 milyar dolar olan gıda ithalatını 2016 yılı ile mukayese ettiğimizde Türkiye ihracatı, 1 milyar dolar zarar görmüştür. Kriz, Türk turizm sektörünü 10 milyar dolara yakın bir zarara uğratmıştır. Turizmde gerçekleşen zarar, Rusya ekonomisinin çökmesi durumunda Türkiye için daha büyük ekonomik sorunlara sebep olacaktır. Dolasıyla Türkiye'nin başından itibaren Rusya kurduğu ilişki barış ve istikrarın inşa etmek üzerinde olmuştur.



RUSYA İÇİN ANAHTAR TÜRKİYE


Türk-Rus ilişkilerinde uzlaşma zeminlerinin oluşturulması, Suriye'deki iç savaşın iki devlet için de daha rahat bir şekilde kontrol edilmesini mümkün kılacaktır. Suriye krizinin çözülmesi yönünde atılacak adımlar aylık ortalama 160 milyon dolar tasarruf demektir. Ambargolar altında sıkışmış Rus ekonomisi için bu miktarlar hiç de az sayılmaz. Bu ambargoların, Kırım ve Doğu Ukrayna'da barış için adımların atılmadığı sürece kalkacağı da yakında zamanda görünmemektedir. Suriye krizinde ise Rusya'nın Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'la yakınlaşmadığı sürece barış süreci zorlanacaktır. Bu konuda Rusya için anahtar ülke Türkiye'dir. Türkiye'nin Suudi Arabistan, Katar, İran, ABD, Rusya ve daha önemlisi muhaliflerin de dâhil olduğu görüşmelere arabuluculuk yapabilecek kapasitesi vardır. Türkiye'nin sıraladığımız ülkeler arasında arabulucu olduğu bir durumda, iç savaşın durması ve IŞİD'e karşı başarılı bir mücadele sergilenecektir. Türkiye'nin katkısı olmadan, Suriye'de toprak bütünlüğünün sağlanamayacağını Moskova bilmektedir. Suriye krizinde Türkiye'nin kilit ülke olması ve arabuluculuk yapabilecek imkânların tanımlanması durumunda Başbakan Binalı Yıldırım'ın belittiği altı ay içinde önemli gelişmeler olacaktır. Dönem başkanlığını üstlenen Çin'in ev sahipliğinde, 4-5 Eylül tarihlerinde Hangzhou'da yapılacak G20 Zirvesi de Suriye krizinde tarafların buna ne kadar yakın olduklarının sağlaması olacaktır. Türkiye ile Rusya arasında diyaloğun başlamış olması bu bakımdan çok önemlidir. Sonuç olarak söylemek gerekiyor ki Rus-Türk ilişkilerinin tekrardan rayına oturması ekonomik ve jeopolitik güvenlik konularında yansımasını Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu'da gör- memiz mümkün olacaktır.



Derin Ekonomi Dergisi'nin tüm dosya yazılarını ve haberlerini takip etmek için

adresini ziyaret ediniz.


#Derin Ekonomi
#Orhan Gafarlı
#Rusya
8 yıl önce