|

3 Kasım cuma namazı saatleri

Bugün 3 Kasım 2017 Cuma. İslam dininde erkeklere farz bir namaz olan cuma namazı saatini vatandaşlar araştırmaya başladı. Diyanet İşleri Başkanlığının açıkladığı saatlere göre, İstanbul'da cuma namazı saat 12:55'de, Ankara'da cuma namazı 12:39'da, İzmir'de cuma namazı ise saat 13:02'de kılınacak.

Yeni Şafak
11:00 - 3/11/2017 Cuma
Güncelleme: 09:47 - 10/11/2017 Cuma
Yeni Şafak
Bugün 3 Kasım Cuma. Müslümanlar için büyük öneme sahip bugünde vatandaşlar, camilerde cuma namazını kılacak.
Bugün 3 Kasım Cuma. Müslümanlar için büyük öneme sahip bugünde vatandaşlar, camilerde cuma namazını kılacak.
Müslümanlar için büyük öneme sahip olan mübarek
cuma günü
, toplanma günüdür. İslam dini için önemi büyük olan bu günde ibadetlerini gerçekleştirmek isteyen vatandaşlarca araştırılmaya başlandı.
Cuma namazı
saati Diyanet İşleri Başkanlığının takvimine göre,
İstanbul
'da saat 12:55'de,
Ankara
'da saat 12:39'da,
İzmir
'de ise saat 13:02'de.

Bazı illerde cuma ezanı saatleri:

  • İstanbul:
    12:55
  • Ankara:
    12:39
  • İzmir:
    13:02
  • Bursa:
    12:54
  • Adana:
    12:29
  • Antalya:
    12:48
  • Konya:
    12:41
  • Gaziantep:
    12:21
  • Şanlıurfa:
    12:15
  • Eskişehir:
    12:49
  • Samsun:
    12:25
  • Diyarbakır:
    12:10
  • Denizli:
    12:54
  • Trabzon:
    12:12
  • Van:
    11:57
  • Balıkesir:
    12:59
  • Malatya:
    12:17

Bu hafta Cuma namazı hutbesinin konusu belli oldu. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı cuma hutbesinde
"Sünnet: Nebevi Kılavuz"
konusu işlenecek.

Aziz Müminler!

Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “(Resûlüm!) De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ ”1

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”2

Değerli Kardeşlerim!

İman edilmesi gereken esaslardan biri de peygamberlere imandır. Müminler olarak bizler, Âdem (a.s.)’dan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e kadar gönderilen bütün peygamberleri tasdik ederiz. Peygamberimize ve onun tebliğ ettiği hususların tamamına inanırız. İmanımızın sözlü bir ifadesi olan kelime-i şehadette ve kelime-i tevhitte bu inancımızı gönülden dile getiririz. Biliriz ve iman ederiz ki Peygamberimize iman olmadan tevhit inancı olmaz. Peygamberimizi herkesten ve her şeyden daha çok sevmedikçe kâmil manada mümin olunamaz. Biliriz ve iman ederiz ki onun sahih sünnetine tabi olmadan gerçek anlamda İslam dini yaşanamaz.

Aziz Kardeşlerim!

Bizler, Yüce dinimiz İslam’ı iki ana kaynaktan öğreniriz. Birincisi hidayet rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’dir. İkincisi ise Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in çağlara ışık tutan sünnet-i seniyyesidir. Nasıl ki peygambere iman olmadan Allah’a imanın bir geçerliliği yoksa Peygamberimizin örnek hayatı, sireti, sahih sünneti ve hadisleri olmadan da Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamak ve yaşanan bir hayata dönüştürmek mümkün değildir. Zira Kur’an-ı Kerim, Peygamberimize indirilmiş, O’nunla anlaşılmış ve O’nun örnekliğinde hayata yansıtılmıştır.

emretmiştir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere Peygamber Efendimize uymak Allah’ı sevmekle doğrudan ilgili ve irtibatlıdır. Bu itibarla, Peygamber Efendimize hürmet göstermeyen bir inanç, kişiyi ne mümin kılar, ne de Müslüman.

Aziz Müminler!

Peygamberimiz, bütün insanlığa gönderilmiş rahmet ve hidayet kaynağıdır. O, bize varoluşumuzun gayesini haber vermiştir. Allah’a, doğru ve hakkıyla ibadet etmenin, O’nun rızasını kazanmanın yolunu öğretmiştir. O, bizleri özüyle ve sözüyle fazilet ve erdeme davet etmiştir.

Şu bir gerçektir ki; dünya ve ahiret saadeti hedefleyen her mümin, Peygamberimiz (s.a.s)’in sahih sünnetine tabi olmak durumundadır. Gerçek anlamda sünnete tabi olmaksa, öncelikle Kur’an-ı Kerim’i Peygamberimizin tebliğ ettiği şekilde doğru anlayıp hayatımıza yansıtmaktan geçer. Sünnete uymak müminleri engin bir gönle, derin bir ufka, yüce bir ruha, erdemli bir karaktere ulaştırır. Sünnete tabi olmak, cehalet ve tembelliğin, kin ve nefretin, şiddet ve tefrikanın karşısında dimdik durmaktır. Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için her daim yüce ideallerin peşinden koşmaktır. Sünnete tabi olmak, Peygamber Efendimiz gibi feraset ve basireti, sadakat ve güvenilirliği, sabrı ve metaneti, şefkat ve merhameti, saygı ve sevgiyi, dahası ahlakı kuşanmaktır.

Aziz Kardeşlerim!

Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in örnek hayatını bizlere aktaran sünneti ve hadisleri bütün müminlerin ortak mirasıdır. Peygamberimize gönülden muhabbet besleyen, O’nun örnekliğini benimseyen, yolundan yürüyen her bir mümin, sünnet ehlidir. Hiçbir kimse ya da zümrenin, kendisini sünnetin tek hamisi olarak görmeye hakkı yoktur. Aynı şekilde sünneti itibarsızlaştırmaya ve devre dışı bırakmaya yönelik anlayış ve gayretler de beyhude birer çabadan ibarettir. Unutulmamalıdır ki Allah Resûlü (s.a.s)’in sünnet-i seniyyesi üzerinden ötekileştirici, ayrıştırıcı bir takım söylemler; kardeşliğimizi, muhabbetimizi, birlik ve beraberliğimizi zedeleyecektir.

Ne mutlu Allah ve O’nun Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in yolundan gidenlere! Ne mutlu Allah’ın Kitabına ve O’nun Peygamberinin sünnetine ittiba edenlere!

Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın Resûlü! Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın Habibi!

Kardeşlerim!

Dün milletimizin bekası ve huzuru için canlarını feda eden aziz şehitlerimize Cenab-ı Haktan rahmet niyaz ediyor, yakınlarına ve milletimize sabır ve baş sağlığı diliyorum. Yüce Rabbimiz, şehitlerimizin uğrunda canlarını verdikleri değerlerimizden bizleri asla ayırmasın.



#Cuma namazı
#Ezan
6 yıl önce