|

Bizim kervanın yükü vicdandır

Ermeni tehcirinin insan hikayeleriyle birlikte beyazperdeye aktarıldığı Kervan 1915 adlı film, sinemaseverlerle buluştu. Filmde kafilenin lideri konumunda hırçın ve dirayetli bir Ermeni kadını canlandıran İpek Tuzcuoğlu, "Bu film, birilerini iyi ya da kötü olarak yargılamak yerine birbirimizi anlamaya çağırıyor. Bu evren sevgi üzerine kurulu ve o sevgiyi azaltıp arttıracak olan da biziz. Bizim kervanın yükü vicdandır" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/10/2017 Pazar
Güncelleme: 05:09 - 8/10/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Bizim kervanın yükü vicdandır
​Bizim kervanın yükü vicdandır

Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Ermeni tehcirinin insan hikayeleriyle birlikte beyazperdeye aktarıldığı Kervan 1915 adlı film, geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını İsmail Güneş'in üstlendiği filmde Ermeni kadın ve çocuklardan oluşan 200 kişilik kafilenin Giresun'dan Halep'e yaptığı yolculuk konu ediniyor. Filmin başrollerinde ise Murat Han, Ayşe Akın, İpek Tuzcuoğlu ve İbrahim Kendirci gibi oyuncular yer alıyor. Çekimleri Türkiye'nin farklı illerinde gerçekleşen filmde kafilenin lideri, hırçın bir Ermeni kadın olan Hayganuş karakterini ise İpek Tuzcuoğlu canlandırıyor. Bir dönem filminde yer almanın kendisini çok heyecanlandırdığını ifade eden Tuzcuoğlu, "Bu film, birilerini iyi ya da kötü olarak yargılamak yerine birbirimizi anlamaya çağırıyor. Bu evren sevgi üzerine kurulmuştur ve o sevgiyi azaltıp yok eden de biziz, çoğaltıp yükseltecek olan da. Bizim kervanın yükü vicdandır" diyor.

*Bu rol size ilk geldiğinde neler düşündünüz?

Öncelikle dönem filmi olması beni çok heyecanlandırdı. Dönem filmlerinde oynamak demek daha çok araştırma daha çok bilgi ve çalışmak demek. Hem o sürece ait yepyeni ve farklı bilgiler ediniyorsunuz hem de o role ait dönemin tavırlarına bürünüyorsunuz. Bir diğer etkense gerçekten 1915'te Katırcı Salim'in yaşamış olması.

ADALET DUYGUSUNU
KAYBETMEYELİM

*Rolünüzün hikayesinden kısaca bahseder misiniz? Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?

Hayganuş, Giresun'da doğmuş Ermeni bir kadın. Çok güçlü dirayetli ve hırçın. Savaş döneminin de vermiş olduğu etkiyle tamamiyle dişilik vasıflarını kaybetmiş. Her anlamda adeta erkekleşmiş ve o güdülerle hareket ediyor. Yolculuk esnasında çok az dahi olsa yaşanılan olayların etkisiyle yumuşadığını görebiliyorsunuz.Hatta gülümsediği anlar bile var. Dramaturji açısıdan karakter böyle ele alınmıştı fakat film içinde o aşamaları ne yazık ki pek göremedik. Role hazırlanmam da aksan konusunda Agos yazarı Bercuhi Berberyan ile hem Ermenice hem de Ermeni aksanını çalıştık. Giresun aksanını da filmde oynayan genç ve yetenekli arkadaşım Fatih Ayhan'la çalıştık. Ermeni aksanıyla Giresun aksanını aynı anda kullandık. O epey zordu benim için.


*Filmde canlandırdığınız karakterle kendi karakteriniz arasında bir bağ kurdunuz mu?

Doğrusu kuramadım. Hayata o kadar sert bakan hırçın bir yapım yok lakin doğup büyüdüğüm ve yaşadığım yerden zorla sürgün edilsem ve hiç bilmediğim zorlu bir yolculuğun içinde bulsam kendimi nasıl bir hal içinde olurum bilemem. Belki Hayganuş karakterinden daha fazlası belki daha azı olurdum...Ama şunu biliyorum ki hangi tarafta olursa olsun o sürecin insanları çok derin acılara ve zulümlere maruz kalmışlar. Savaş gibi lanet bir illetin masum kurbanları her biri. Nice çocuk nice genç nice yaşlı hepsinin ruhu şad olsun. O dönemleri hem doğru hem de adalet duygumuzu kaybetmeden kavrayabilmeliyiz ki savaşların hüküm süremeyeceği hoşgörü kültürünün üzerine yepyeni temeller kurabilelim.

KAVURUCU SICAKLARDA ÇALIŞMAK ÇOK ZORDU

*Çekimler sırasında neler yaşadınız? Zorlandığınız anlar oldu mu?

Herkes içinde çok zorlu ve meşakkatli bir üç aydı. Yaz aylarında çekildiği için bir taraftan kavurucu sıcaklar diğer tarafta kat kat giydiğimiz dönem kostümleri hepimizi bir hayli zorladı. O üç ay dağlar tepeler sarp kayalıklar, toz duman atlar katırlar ve 100 kişilik yardımcı oyuncu arkadaşlarla omuz omuza geçti. Hem ruhen hem bedenen sıkı bir imtihandı bendeniz için.

*Ermeni tehciri konusunun bir sinema filminde işlenmesi sizce neden önemli?

Bu filmle ilgili en güzel başlığı sinema yazarı Suat Köçer atmıştı "Vicdan yüklü kervan yollarda"diye. Bu bir yol hikayesi ama bu kervan öyle bir kervan ki içinde insanlığa dair bir çok duyguyu barındırıyor. Şu iyidir bu kötüdür deyip birilerini yargılamak yerine birbirimizi anlamaya yönelik bir yerden bakıyor film. Bu evren sevgi üzerine kurulmuştur ve o sevgiyi azaltıp arttıracak olan da biziz. Aliya İzzetbegoviç'in çok sevdiğim bir sözü var:"Tarih aşkla ya da nefretle yazılmaz" İşte bizleri yanlış kanaatlere ve öfkeye sürükleyen bu tür bakış açılarıdır. Bizim kervanın yükü vicdandır.

  • Kin ırmağı
    akıp gidiyor
  • *Ermenilerle ilgili konularda günümüzde intikamcılığın yaygın olduğunu ifade eden yönetmen ve senarist İsmail Güneş, "Bu çağda yeni bir intikamcılık meselesi var. Bu çağda yüzleşmek insanların birbirilerine söyledikleri en büyük yalan. Yaralar yine kaşınıyor ve kin ırmağı akıp gidiyor. Ben bu filmde iyiliği öne çıkardım" diyor. İzleyicilerden ne tür tepkiler geleceğini kestiremediğini ifade eden Güneş, "Çekimler öncesinde büyük bir duvarla karşılaştım. Oyuncu bulma ve ekip kurma açısından büyük sıkınıtlar yaşadım. Set aşamasında da bu film bitmesin diye bir gayret gördüm. Ekibin yüzde 70'i seti terk etti" diye konuşuyor.
#İpek Tuzcuoğlu
#Ermeni
#Kervan 1915
7 yıl önce