Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ankara'da bir grup gazeteciye gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kurtulmuş, özetle şunları söyledi:
Ana tercihimiz başkanlık sistemidir. Toplumda başkanlık sistemi yönünde bir talebin olduğunu biliyoruz. Başkanlık sistemini etkin bir yürütmenin aracı olarak görüyoruz. Anayasa teklifimiz son şekle doğru geliyor. Bizim ana planımız, bir anayasal reform içerisinde etkin bir yürütmenin sağlanması, bunun için de başkanlık sisteminin gündeme getirilmesidir. Parlamentoda da bunun zemininin oluşması lazım. Biz her bakımdan son noktaya kadar, anayasa değişikliklerinin farklı perspektifle ele alınabileceği bir diyalog sürecini açık tutmaya gayret ederiz.
367'yi bulacağımıza inandığımız zaman parlamentoya gelir bu. Bulamazsak 330'u bulursak, millete gider. Dolayısıyla biz burada metnimizi hem son şekline getireceğiz, hem de bunun uygun bir zamanlamasını yapmaya çalışacağız. Eğer burada böyle bir süreç olmayacağı görülürse belki o zaman partili cumhurbaşkanlığı gündeme gelebilir. En kısa zamanda anayasa değişikliği konusunda adım atarız. Milletin de AK Parti'nin anayasa teklifini görmesi gerekir.
Şu anda milletin iradesi daha tazedir, daha bir sene bile olmadı. Bir sene bile geçmemiş olan bir parlamento var, önünde 3 yılı aşkın bir süresi var, dolayısıyla erken seçimi gündeme getirmeyi doğru bulmayız.
Suriye'de oyun içinde oyun oynanıyor. 'Tamam bu bir oyundur' dediğinizde tam bir matruşka gibi içinden başka bir kutu çıkıyor. Türkiye'nin bu oyun içinde oyunlardan son derece rahatsız olduğunu bir kere daha ifade etmek isterim. Ne yazık ki bu hassasiyetimiz ciddiye alınmadı. Kilis'in bombalandığı, Gaziantep Havalimanı'na roketin atıldığı bir ortamda Türkiye'nin tabii ki bu anlamda bundan sonraki gelişmelere seyirci kalması mümkün değil. Türkiye'nin geçmişte söylediği birkaç şeyde haklı olduğu ortaya çıktı. Eğer uçuşa yasak bölge vakti zamanında uygulanmış olsaydı bugün bu kadar yüzbinlerce insanın öldüğü bir tablo ortaya çıkmazdı.
Dış politikada bir takım değişikliklere gidilmesi zaruri görülüyor. Suriye'de halkın bütün kesimlerinin katıldığı, bütün toplumsal kesimlerin orada kendisini ifade edebildiği bir sürece destek veririz. Irak'ta, merkezi hükümetle kuzeydeki yönetimin arasındaki ilişkilerin düzenlendiği bir atmosferi tercih ederiz. Ruslarla ilişkilerin, vize serbestisi üzerinden AB ile ilişkilerin pozitif anlamda sonlandırılması lazım. İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi süreci. En azından bu dört alanda dış politikada ciddi yeni adımlar atılması…
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, önceki gün Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı açıklamada, 'Yargı kurum ve kuruluşları Cumhurbaşkanlığı'na bağlıdır' sözlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kurtulmuş şunları söyledi: “Anayasanın 104. maddesine göre cumhurbaşkanı, devletin bütün organlarının ahenk içerisinde çalışmasını gözetir, bundan sorumludur. En nihayetinde de bu organlara cumhurbaşkanın bir ilgisi vardır. Devletin başı olmak sebebiyle. Bunu maalesef yargı bağımsızlığının karşısında bir söz söylemişim şeklinde algılamışlar. 104. madde çok açık. Yani bu anlamda devletin bütün kurumlarının başı… Kaldı ki zaten yargı organlarının atamalarına baktığınız zaman da cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamını atıyor, Yargıtay üyelerinin üçte birini atıyor. Geçmişte de bu tür görüntüler vardı. Bu yargıya müdahale değildir, yargının da cumhurbaşkanından emir aldığı anlamına gelmez. Çok açık bir konu, tartışmaya bile gerek görmüyorum. Son derece normal, son derece insani bir durum vardır.”
