|

Bu son sürgün

Türkiye Çerkezleri, Suriye’deki savaştan kaçan Çerkez ailelere kucak açtı. Muhacir ailelerden İsmail ailesi, 1967 savaşından bugünkü savaşa kadar Suriye'de sürekli yer değiştirmek zorunda kalmış. Büyük dedeleri 1864’te Kafkasya’dan sürülen diş hekimi Abdülselam, eşi ziraat mühendisi Gade ve 4 çocuğu, Türkiye’de olmaktan son derece memnun.

Yeni Şafak
04:00 - 16/11/2014 Pazar
Güncelleme: 01:45 - 16/11/2014 Pazar
Yeni Şafak
1864’te büyük bir insanlık dramı yaşayan Çerkezler, bugün aynı acıyı yaşamaya devam ediyor. Kafkaslardan göç eden İsmail ailesi de Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalan ailelerden yalnızca biri. Büyük dedeleri önce Yalova’ya gelen aile, burada iki kola ayrılmış. İki Çerkez dededen biri Yalova’da yaşamaya devam ederken, diğeri ise Suriye’ye göç etmiş. Çerkezlerin makus talihi Suriye’de de ailenin yakasını bırakmamış. 6 gün savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail Savaşı’nda ateş hattında kalan aile, 1967'de birkez daha göçle yüzleşmiş. 

GOLAN TEPELERİ'NDEN DE SÜRÜLDÜLER 

Golan Tepeleri'nden kaçarak hayatta kalma mücadelesi veren aile bu kez de Suriye’nin Kuneytra bölgesine yerleşmiş. Yaklaşık bin nüfuslu bir kasaba olan Kuneytra’da yaşanan 40 yılın ardından, son kaçış ise 2 Kasım 2012 tarihine rastlıyor. Aile bu kez Ürdün üzerinden, dedelerinin zamanında göç yolu olarak tercih ettiği topraklara, Türkiye’ye geri dönüyor. Aile yaklaşık 22 aydır Balıkesir’in Gönen ilçesindeki Bayramiç köyünde yaşıyor. 

NEREYE GİTSEK ORASI BOMBALANDI

Muhalifler ve Esed ordusu arasındaki mücadelede ateş hattında kaldıklarını anlatan Dr. İsmail, Çerkez Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dr. Nusret Baş’ın girişimleriyle Ürdün üzerinden Türkiye’ye geldiklerini söyledi. Suriye’de yaşanan savaşın bölge bölge arttığını anlatan Dr. İsmail, “İç savaş Kuneytra bölgesine sıçrayınca Şam’da oturan ağabeyimin yanına gittik. Daha sonra orada da yaşamak mümkün olmayınca 70 kilometre uzaklıktaki bir bölgeye kaçtık. Savaş oraya da sıçradı. Türkiye’ye gelmeye karar verdik” dedi. 

Tek istekleri kendi işleri

Çerkezlerin birbiriyle olan tarih bağının en güzel göstergesi de yine burada gözler önüne seriliyor. Aslında bir Çerkez köyü olan Bayramiç’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın İstanbul İmam Hatip’ten hocası Mahmut Bayram Hoca’nın köy merkezinde bulunan doğduğu ev, aile için restore ediliyor. 4 çocuklu aile, diş hekimi olan Abdülselam İsmail, ziraat mühendisi eşi 45 yaşındaki eşi Gade hanım, şimdi burada yaşamlarını bu evde sürdürüyor. Ailenin tek isteği ise, Abdülselam İsmail’in kendi parasını kazanması. Gade hanım, “Böylece sokakta başımız dik yürüyebileceğiz” diyor.

ÇOCUKLAR TÜRKÇE ÖĞRENDİ

Ailenin çocukları 6 yaşındaki Merve, 10 yaşındaki Abdullah, 12 yaşındaki İbrahim ve 13 yaşındaki Meryem, Türkçe'yi hızla öğrenmiş. Çocukların ilk geldikleri zaman dil bilmedikleri için çok zorluk çektiğini anlatan Anne Gade İsmail, “Öğretmenler gelerek çocuklara dil eğitimi verdi. 3 aylık eğitimlerden biz de yararlandık. Şimdi güzel Türkçe konuşuyorlar. Biz de yavaş yavaş öğreniyoruz” diye anlattı. Yaklaşık iki yıldır Türkiye’de eğitim gören çocuklar, hem Çerkezçe’yi hem de Türkçe’yi bir arada kullanma imkanına erişmiş. 

2 dönümlük umut

Hayırseverlerin kendisine tahsis ettiği 2 dönümlük tarlada çalışan Abdülselam İsmail, ailesinin yiyecek ihtiyacını buradan karşılıyor. Mahsül, ayrıca köylüyle de paylaşılıyor.  


Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Çerkezler, güçlü akrabalık bağları sayesinde ayakta kalıyor. Balıkesir’in Gönen ilçesine yaklaşık 22 ay önce gelen İsmail Ailesi, Çerkez Dernekleri Federasyonu ve bölgede yaşayan Çerkezlerin katkılarıyla yaşama tutundu. İstanbul’da yaşayan hayırsever bir Çerkez tarafından kendilerine 2 dönüm tarla verilen aile, tarımla uğraşarak yiyecek ihtiyacını karşılıyor. Suriye’nin Kuneytra bölgesinde diş doktoru olarak görev yapan 49 yaşındaki Abdülselam İsmail, ziraat mühendisi eşi 45 yaşındaki Gade hanımla birlikte domates, biber ve karpuz ektiklerini anlattı. 

HEM ÇİFTÇİLİK HEM EL SANATI

İstanbul’da yaşayan hayırsever bir Çerkez tarafından Bayramiç Köyü’nde iki dönüm arsa da İsmail ailesinin kullanımına verildi. Ziraat Mühendisi olan Gade hanım çocuğu ve eşiyle birlikte ekip biçerek yiyecek ihtiyaçlarını karşılıyor. Çoğu zaman köylülere de mahsulden verdiklerini anlattı. Bahçenin kendilerini rehabilite ettiğini söyleyen Gade İsmail, “Çocuklarla bahçeye gidiyoruz. Karpuz, kavun, domates, biber, bamya yetiştiriyoruz. Zeytin topluyoruz. Boş zamanlarımda da Bayramiçli kadınlar bana oya yapmayı öğretti. Oya yapıp Gönen’deki oya pazarında satmaları için onlara veriyorum” diyor.

KÖYÜN ARTIK DOKTORU VAR

Suriyeli Çerkezlerin Gönen'e getirilmesine öncülük eden ve her türlü yardım çalışmalarıyla ilgilenen Gönen eski Belediye Başkan Yardımcısı Abdurrahman Kurul, diş hekimi olan Abdülselam İsmail’in köylünün yardımına koştuğunu söylüyor. Kurul, “İğne yaptırması gereken kişiler ilçeye ya da komşu köylere gidiyordu. Doktor Abdülselam, köy sakinlerine ihtiyaç duyulduğu zaman iğne yapıyor” diyor.


SAVAŞ BİTSE DE DÖNMEYİZ

Suriye’de savaş bitince geri dönecek misiniz diye sorduğumuz aile fertleri birbirine bakıyor. Söze evin reisi Dr. Abdülselam başlıyor. Suriye’de savaş bitip huzurlu bir ortam olacağına inanmıyorum diyor ve ekliyor: Irak’ta, Mısır’da, Libya’da savaş bitti ama huzur ortamı sağlanamadı. Suriye’de de böyle bir ortam uzun süre oluşmayacak. O yüzden savaş bitse de ülkedeki ortama güvenemeyiz. 

İLK BAŞLARDA ZORLANDILAR

Ailenin en büyük çocuğu 13 yaşındaki Meryem, Türkiye’ye geldiği zaman başta çok zorlanmış. ‘Dil bilmediği için sürekli somurtup oturuyordu’ diyen annesine gülümsüyor Meryem. Artık rahatça Türkçe konuşup iletişim kurabiliyor. Yakın arkadaşlar da edindiğini anlatan Meryem, “İlk başlarda dil bilmediğim için arkadaşım da yoktu. Uyum sağladıktan sonra derslerde de başarılı olduk. Kardeşim İbrahim okul başkanı seçildi, onun matematiği çok iyidir. Benim de derslerim iyi. Burada mutluyuz” diye konuştu. 

1864: Bir insanlık dram

Çerkezler 21 Mayıs 1864’de sona eren Rus-Kafkas Savaşı ile birlikte insanlık tarihinin en trajik sürgünlerinden birini yaşadı. Tarihi kayıtlara göre 1.5 milyona yakın Çerkez, Kafkasya’daki yurtlarından sürülerek Osmanlı topraklarına gönderildi. Başka bir deyişle, Çerkez nüfusunun yüzde 70’i sürgün edildi. Bu trajik sürgün, Tuapse, Soçi ve Sohum gibi liman kentlerine toplanan yüzbinlerin gemilerle Varna, Samsun, Sinop, Trabzon gibi Osmanlı liman kentlerine nakledilmesi, oradan da Anadolu, Ortadoğu ve Balkanlar’a dağıtılması ile sonuçlandı.  On binlercesi sürgün yollarında can verdi. Osmanlı topraklarına dağıtılan bu büyük Çerkez nüfusu, 150 yıla yakın süredir Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’ın tarihinde pişerek varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Bugün itibariyle anavatanları Kuzey Kafkasya’da nüfusları 800 binle sınırlı olan Çerkezlerin, diasporadaki toplam nüfusları, Türkiye ve diğer ülkelerle birlikte 5-6 milyona ulaşıyor.

AYBİKE EROĞLU 

#türkiyedeki çerkez mülteciler
#suriyedeki iç savaş
#kafkaslardan gelen çerkezler
9 yıl önce