Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde muhtarlara hitap etti.
Terör operasyonlarının kararlılıkla süreceği mesajını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Benim insanıma saygı duymayana benim saygım yoktur, olmayacaktır" dedi. Suriye ve Irak'taki durumu da değerlendiren Cumhurbaşkanı, Halep'e değinerek, " Sayın Putin ile görüştüm. Artık Halep halkını huzura kavuşturalım dedim" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı ayrıca, Türkiye'nin Irak ve Suriye'de her gelişmede olacağını da kaydetti. Fırat Kalkanı Harekatı'na dair de değerlendirme yapan Cumhurbaşkanı, "Münbiç'i PYD'den temizlemekte kararlıyız" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Biz muhtarlarla kritik meseleleri görüştüğümüzde birileri bu durumdan rahatsız oluyor. Biz muhtarlarımızı demokrasinin temeli olarak görüyoruz.
İlim sahibi olabilirsin ama irfan sahibi olmazsan bir hiçsin.
Yabancı medya mensupları bana istikrarın sırrın soruyorlar. Başarımı milletimle olan samimi muhabbetime borçluyum.
Ülkemizin dört bir yanından elen muhtarlarımızla başmuhtar kabul edilen şahsımın arasındaki muhabbeti göremeyenler gönül gözü kapalı demektir. Milletten kaçanlar kendilerine itibar etmediği için halka kızıyor. Milletin hakkına tabi olmakla egemenlik milletin oluyor.
Yeni güvenlik anlayışı Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta niçin bulunduğunun en açık ifadesidir. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale süreci bitti. Gaziantep'te o kına töreninde 56 kardeşimizin orada bir canlı bombayla şehit edilmesi, 100 kişinin yaralanması olayı artık bu işin bitiş noktası oldu. Ve hemen dedik ki, 'Madem ki DEAŞ denilen bu terör örgütü burada böyle bir adım attı, şimdi biz Suriye'ye yaptığımız ön hazırlıklardan sonra Cerablus'tan gireceğiz.' Ve Cerablus'a girdik. Cerablus'a Cerablus halkı yerleşti.
Dabık'tan El Bab'a doğru gidiliyor, PYD/YPG'ye karşı da gerekli mücadele nerede karşımıza çıkarsa orada veriliyor.
Şimdi El Bab'tan Mümbiç'e doğru gidilecek. Şimdi Halep'le ilgili bir sorunumuz yok ama Halep'le ilgili itirazlarımız var. Sayın Putin ile görüştüm. Artık Halep halkını huzura kavuşturalım dedim. Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım. Halep üzerinden bir hesaba girmek doğru olmaz. Halep'le tarihi bağlarımız var.
Batı'nın Türkiye'ye verdiği yok, üstelik de söz verdikleri halde mülteciler için ciddi bir destek söz konusu değil. Türkiye 1984'ten beri Irak ve Suriye merkezli bölücü terör tehditleriyle başa çıkabilme tedbirleri alıyor.
Suriye krizi başladığında aktif konumda olmaya gayret ettik ama yıllarca bu sürecin de dışına itildik. Sonra baktık ki kimseden fayda yok.
Bölücü terör sorunundan kurtulma çabamızın nasıl sabote edildiğini herkes gördü. Terör örgütü ve destekçileri huzuru ve kardeşliği daimi kılmak için sunulan fırsatı yeni terör eylemleri yaparak gerçek yüzünü ortaya koydular. Benim insanıma saygı duymayana benim de saygım yoktur, olmayacaktır.
Irak ve Suriye'yi konuşurken vicdani duruşumuz yanında tarihten gelen hukuki haklarımızı da dikkate almalıyız.
Türkiye Irak ve Suriye'deki her gelişmenin içinde mutlaka yer alacaktır. Gerekirse diplomatik ve askeri gücümüzle oradaki kardeşlerimizin yanında bulunmakta kararlıyız. Şimdi sırada El Bab var. Birileri ısrarla Özgür Suriye Ordusu ve Türkiye'yi El Bab'tan uzak tutmak istiyor. Biz DEAŞ terör örgütüyle, PYD/YPG terör örgütleriyle bu mücadeleyi sürdüreceğiz. En kısa sürede Münbiç'i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız.
Biz Amerikalı dostlarımıza söylüyoruz. DEAŞ'la mücadele mi? Gelin beraber yapalım. Terör örgütünü niye yanımıza alıyoruz?
Irak'ta daha etkin şekilde olmaya devam edeceğiz. Irak'ın göz göre göre mezhep savaşına itilmesine rıza göstermeyeceğiz. DEAŞ, İslam'ın Sünnilik yorumunu istismar ederek Müslümanları katletmişti. Şimdi Irak'ta yine Müslümanları katledecek başka terör örgütleri sahaya sürülmeye çalışılıyor.
DEAŞ operasyonuna katılan diğer ülkelere, bize çıkarılan engeller niye olmuyor? Onlar kilometrelerce uzaktan gelip katılıyor, bize engel olunuyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Kim ki FETÖ ile ilgili mağduriyet edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedir. Kimse bize gelip bu konuda akıl vermesin, o akılları kendilerine saklasınlar. Şehitlerimin aileleri, gazilerimizin aileleri mağdur değil mi?"
