Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya'nın hava sahası ihlaline ilişkin, "Kim olursa olsun angajman kuralları bellidir" dedi.
Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Rusya'ya gerekli diplomatik girişimlerde bulunduk. Dışişleri Bakanımız, Rus Dışişleri Bakanına bir daha böyle bir şeyin tekrar edilmemesi gerektiği söylendi.
Rusya'dan yapılan açıklamada, bunun sehven olduğu bir daha tekrar edilmeyeceği söylendi.
Suriye Rusya'nın komşusu değil ama Türkiye'nin komşusu. Suriye'deki kriz Rusya'yı etkilemeyecek ama Türkiye'yi etkileyecek. Türkiye'nin sınırlarını ihlal etmeyi dost-düşman kimseye tavsiye etmeyiz.
Samsun mitinginden sonra güvenlik toplantısı yapacağız.
Suriye'de diktatörün yanında durmaktansa siyasi bir çözümden yanayız. Sivil halka zarar vermek kimsenin menfaatine değil.
Çıkan karara saygılıyız ama bu doğru olduğu anlamına gelmez. Bizim doğru bulmadığımız bir karar ama bu kararın gereği neyse o olacak. Karar böyle olmasaydı halk daha rahat sandığa gidebilir ve sisteme güveni daha da artardı. Türkiye'nin her yerindeki sandıkta gerekli tedbirleri alacağız.
Biz bir şey söyledik mi hesabı yapar öyle söyleriz. AK Parti hükümetleri taahhütte bulunmuşsa yapar. Vaatlerin hepsinin maliyeti hesap edildi. Tüm taahhütlerimizin maliyeti 19 milyar TL. Bir kaynak sorunu söz konusu değil.
7 Haziran'da bunların bir kısmı vardı. Bin TL altında maaş alan emeklimiz neredeyse kalmıyor. İşini kurmak isteyen genç sermaye eksikliği çekmeyecek. Beyannameyi hazırlarken halktan gelen talepleri dinledik.
Anadolu İslamı geleneğine bir kurumsallaşma imkanı olmalı. Alevi geleneği Sünni geleneğin karşıtı değildir. Alevi geleneğinin kurumsal özelliğinin korunması önemli. Cemevlerinin hukuki statüye kavuşmasını sağlayacağız.
Biz 1 Kasım'a 7 Haziran'daki tablo çıkmasın diye gidiyoruz. 7 Haziran'da da görüldü, tek başına iktidar için her şeyi yaptık, olmayınca da gereğini yaptık. Ama 1 Haziran'da tek başına iktidar olacağımızı düşünüyorum. Alternatifleri düşünmüyorum.
Sayın Bahçeli demek ki hatasını fark etti. CHP ile görüşmeler sonuçlanınca geri döndüğümde, "Sizinle hükümet kurmayız, azınlık hükümeti kurarsanız destek vermeyiz" dedi. Bahçeli bunu görünce 'koalisyona gireriz' dedi. Ama artık biz halkın kapısını çalmışız, halk buna mahal bırakmayacak.
Sayın Meral Akşener'e adaylık teklifi gitmedi. Bizim bakanlık teklifimizi reddedecek sonra listede gösterilmedi diye ona vekillik teklifi edeceğiz. Böyle şey olur mu? Ben bakanlık teklifini yaparken, devlet tecrübesini esas aldım. Sayın Meral Akşener'in kabul edeceğini düşünmüştüm. Bir mahalle baskısı oluştu, hükümete girmemek için. Sayın Tuğrul Türkeş girdi de ne kaybetti? Görevinin gereğini yaptı. Sayın Meral Akşener, o zaman bakanlık teklifini kabul etmiş olsaydı eminim bu dönem katkıda bulunurdu. Ama MHP listesinde kalmış kalmamış bu MHP'nin meselesidir.
Ben doğaçlama içinde konuşmayı tercih ediyorum. Hayatım boyunca da derslerimi prompter ile vermedim. Bir gece önce bu fikir doğdu. Prompter ile çalışmış değildim. O kadar çok vaat ve o kadar geniş kapsamlı bir gündem var ki, bunun prompter ile daha kolay aktarılacağını düşündük. Bunlar araçtır, abartmamak lazım. Konuşmacıyla aramda bariyer olacağı kanaatini taşıyordum ama öyle olmadığını gördüm.
Öğretmen atamaları Türkiye'de sürekli gündem. Ne kadar atanırsa atansın daha fazla talep geliyor. Eğitim fakültelerini yeniden yapılandıracağız. Öğretmen arz ve talebi arasında bir uyum bulmak zorundayız.
Öğretmen akademisi kuracağız. Öğretmenliğin kıymeti değişmez ama tekniği değişir.
İhtiyaç olursa Şubat'ta da atama yaparız. Doğu'ya, Güneydoğu'ya öğretmen gönderdikten sonra, öğretmenlerimiz batıya nakil yaptırmaya başlayınca denge bozuluyor.
