Başbakan Binali Yıldırım Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası Denizcilik Örgütü Dünya Denizcilik Günü programında konuştu.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Sektör insan hayatının her aşamasında ihtiyaç duyduğu bir sektör. Sanayi hammaddesi, yiyecek, yakıt, eşya, ürün taşıyan küresel filolar insanların yaşam standardını da değiştiriyor. 1,5 milyonu aşan dünyada doğrudan istihdam var. Bunları aileleriyle birlikte düşündüğümüzde doğrudan 5-6 milyon insan denizle iştigal ediyor.
Deniz taşımacılığı sürdürülebilir kalkınma için olmazsa olmaz bir sektördür. Ekonomik bir taşıma modelidir. Bu nedenle en fazla kullanılan taşımacılık türüdür. Çevreye zarar vermemesi nedeniyle de tercih ediliyor. Son yıllara baktığımızda gemiz miktarı 2 kat artarken, taşınan ürün 4 kat artmıştır. Bu oranlarda gösterildiği gibi deniz taşımacılığına olan talep artmaya devam edecektir.
Denizciliğin bir ülkede iyi olması bir anlam ifade etmiyor. Küresel boyutta ancak mümkün hale gelir. Malesef yıllar önce küresel ticareti ortadan kaldıran aşırı iştahlı yatırımlar dünya krizinin en önemli sebebi olmuştur. Bir kere finanstaki güven bunalımı ticarete yansımış, ticaretin finansmanı zorlaşmış ve ticaret azalmış, taşımacılık bundan olumsuz etkilenmiştir. En önce ve en fazla küresel ticaretteki daralmadan etkilenen sektör denizcilik sektörüdür.
Denizlere kıyısı olan her bölgemizde hedefimiz ana aktarma limanı oluşturmaktır. Ege ve Karadeniz'de çalışmalar devam etmekte olup, Akdeniz de de özel sektör yatırımları mevcut. Deniz taşımacılığında konvansiyonel taşımacılık modeli de değişiyor. Yeni modellere geçiyoruz. Sadece gemilerin yanaştığı, yüklerin boşaltığı değil, üretimden montaja her türlü ekonomik faaliyetin kalite kontrolün montajın bir arada yapıldığı ekonomik ölçeği olan yeni bir taşımacılık modeli de gittikçe dünyada yaygın hale geliyor.
Bu kriz muhakkak bitecek. Küresel ticarette canlanma emareleri başladı. Denizcilik 1-1,5 yıl sonra eski günlerine dönecektir. Bunun şartı bölgesel ve küresel şartın korunmasıdır. Ama Türkiye'nin etrafında yaşananlar için bunu söyleyemiyoruz. Bölgenin geleceğini olumsuz etkileyen olaylar. Türkiye bugün 3 milyondan fazla mülteciyi bağrına basan, en fazla mülteciye sahip çıkan ülke konumundadır. Bu Türkiye'nin misafirseverliğinden kaynaklanan birşeydir. Onun için açık kapı politikasıyla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugüne kadar 15 milyar doların üzerinde harcama yapmamıza rağmen, uluslararası camiada katkılar çok ama çok sınırlıdır. Dünya temel problemlerini çözmek için önce küresel problemlerini çözmesi gerekmektedir. Eğer küresel barışı sağlayamazsak bütün bu konuştuklarımızın gerçekleşmesi de bir başka bahara kalır. Bu toplantıda olduğu gibi bir araya gelme, terörü korkutma esasına dayanan bir işbirliğine ihtiyaç vardır.
