Kırklareli Emniyet Müdürlüğü'nde verdiği ifadede, arazinin Sezak Halı'dan icra yoluyla Halk Bankası'na geçtiğini anlatan Veren, “Gülen bu binanın yerini Türkiye Öğretmenler Vakfı'na -TÖV- almak için beni görevlendirdi. Bizim de Başbakan Tansu Çiller'le yakın olduğumuz bir dönemdi. Burası 27 bin metrekaredir. 17 bini kapalı alanı olan bir halı fabrikasıydı. Çiller, 20 milyar gibi çok düşük bir bedelle, üzerinde halılar ve makinalarıyla buranın TÖV'e tahsis edilmesine karar verdi” dedi. Veren şunları söyledi:
“Ancak Gülen o kadar şüpheciydi ki, şu anda Yunanistan imamı olan Recep Uzunhallı isimli bir arkadaş, '20 milyardan daha ucuza alırım' deyince beni ortada bıraktı. Karşı taraf 'alın bunu' dediği halde, 'şu anda başka bir araştırma yapıyorlar' dedim. Daha sonra Gülen, bu binanın daha ucuza alınamayacağını anlayınca, 'binayı tekrar eski fiyatına almaya çalış' dedi. Ben de bu işi yapmayacağımı söyledim. Ortada bırakıldığımı, Başbakana bile mahcup olduğumu söyleyip, 'bu işi kim yapacaksa o yapsın' dedim. Çok ciddi bir münakaşa oldu ve yine üzerime yürüdü, elindeki çay bardağını fırlattı.”
“Bu olaya Barbaros Kocakurt ve Cevdet Türkyolu şahittir. Daha sonra devlet orayı iki misline, 40 milyar lira bir paraya ama yine de piyasadan çok ucuz, sembolik bir paraya TÖV'e tahsis etti. O dönem Gülen yeni yeni kitap yazmaya başlamıştı. O dönem zaten Risale-i Nur'lardan kopuş, Gülenciliğe dönüş dönemi. 1975'lerde yazmaya başladı. Kitap hevesi başladı ve Risale-i Nur'lara benzer kitaplar yazdı. İntihalleri de bu ara yaptı. Daha önce hiç şiir yazdığını görmemiştik. Şiir denemeleri de başladı, hem şair hem yazar kimliği elde etmek için...”
