|

"Kültür değil hikmet"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik. İsmail Kılıçarslan 15 Temmuz gecesi yaşananlarla ilgili ilginç bir anısını anlatırken, Yusuf Kaplan kültür konusunda özeleştiri yapıyor. Merve Şebnem Oruç ise, MİT TIR'ları davasını değerlendiriyor.

Yeni Şafak
10:34 - 18/06/2017 Pazar
Güncelleme: 10:54 - 18/06/2017 Pazar
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Merve Şebmen Oruç, Yusuf Kaplan, Faruk Beşer,  Ömer Lekesiz.
İsmail Kılıçarslan, Merve Şebmen Oruç, Yusuf Kaplan, Faruk Beşer, Ömer Lekesiz.

İsmail Kılıçarslan, Yusuf Kaplan, Ömer Lekesiz, Faruk Beşer ve Merve Şebnem Oruç'un yazılarının en çok dikkati çeken kısımları:

"Ritme alışmıştık... Her 7-8 dakikada bir ateş açıyorlardı"

Aslında ritme alışmıştık. Her yedi sekiz dakikada bir ateş açıyorlardı. Fakat bu sefer on beş dakika falan oldu ara. Yere çöktük hep. Baktım ki yanımızdaki arabanın içinde bir ablamız oturuyor. Dedim ki ‘abla be, suyun var mı?’İnanılmaz bir şey oldu. Bir buçuk litrelik bir suyla beş altı plastik bardak uzandı bize doğru.

‘Vay ki Somali’ye su kuyusu açıp bütün köyü suya kavuştursan sevabın anca bu kadar olur ablam’ diye düşünerek aldım suyu. Besmeleyle açtım. Etrafımdaki insan kalabalığını da hesaba katarak yarımşar bardak su dağıtmaya başladım. ‘İçen bardağını versin’ diye de sesleniyorum arada.

"Ruhsuz bir toplum varlığını sürdüremez"

Kültür”, bir toplumun ruhudur çünkü.Önce ruh! Ruhsuz bir toplum, bırakınız insanlığın önünü açmayı, varlığını bile sürdüremez. Bu kadar net bu! Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçenlerde, “kültür’de varlık gösteremediğimizi, kültürü ihmal ettiğimizi” söyledi. 

Neden peki?Tam da bu sorunun cevabının izini sürmeye çalıştığım bir yazımı gözden geçirerek sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm. Buyurunuz efendim...

Yazının tamamını okumak için tıklayınız...

"Elifba'dan Alfabe'ye geçişimiz..."

Edebiyat, kökü Arapça (edb) olan ama manasını Osmanlı Türkçesi’nde bulan bir kelimedir.Okyanus Sözlüğü bu kelimenin ilk anlamını, “Duygu, düşünce ve hayallerin söz ve yazı ile, güzel ve etkili bir biçimde anlatılması sanatı” olarak açıklamış. Elifba'dan Alfabe'ye geçişimizle birlikte, kök bağı nedeniyle İslami bir zihniyeti ve Müslümanlara mahsus bir kültürü temsil ettiği için edebiyat da bir tilciğe kurban edilmek istendiğinden, onun yerine “yazın” kelimesi uydurulmuş. Diğer kullanımlarındaki sinameki duruşu da bir yana, önce sözlükler itibar etmemişler bu kelimeye. Örneğin yine Okyanus Sözlüğü, edebiyat kelimesiyle ilişkilendirerek ona şu kadarcık bir anlam yüklemiş: “Yazın türleri dili.”

"Sakızın orucu bozup bozmadığını tartışadursunlar..."

Geçenlerde sosyal medyada bir resim paylaşıldı. Ayağının biri kopmuş bir gence beyin fonksiyonlarıyla çalışabilen protez bir ayak takılmış. Resmi paylaşan, altına da şöyle yazmış; bizim hocalarımız televizyonlarda sakızın orucu bozup bozmadığını tartışadursunlar, kötülediğiniz gâvurlar böyle bir cihaz yapıyor ve insanlığın hizmetine sunuyor, hangisi daha ileri?

"O günlerde kimse PKK/PYD vahşetinden bahsetmiyordu"

Ne yazık ki o günlerde Türkiye’de de dünyada da PKK/PYD’nin vahşetinden kimse bahsetmiyordu. Elbette o zamanlar “Irak ve Şam İslam Devleti” adıyla devlet kurduğunu ilan eden Daeş terör örgütünün yaptıklarından başka bir şey konuşulmuyordu. Onu da uluslararası medya, kadrajını seçici geçirgen bir şekilde ayarlayıp öyle dünyaya anlatıyordu. Ağzını açıp PKK/PYD’nin yaptıklarını dile getirecek olanı, “IŞİDcisin sen!” diye linç ediyorlardı.Dahası, o dönemde Suriyeli muhalifler ellerinde tuttukları bölgelerde Daeş’le savaşıyorlardı. Sadece Deyrezzor’da, Rakka’da değil, Halep’te ve İdlib’de, yani burnumuzun dibinde de muhalifler Daeş’e karşı mücadele veriyordu.

#Yeni Şafak
#Yazar
7 yıl önce