|

Medeniyet çatışması dinde değil politikada

Avrupalı ilahiyat profesörü Oddbjorn Leirvik, 'medeniyetler çatışması'nın dini ve akademik boyutta değil, sadece politik düzeyde olduğunu söyledi.

Yeni Şafak
01:00 - 29/11/2004 Pazartesi
Güncelleme: 11:26 - 26/05/2017 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

Oslo Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Oddbjorn Leirvik, 'medeniyetler çatışması'nın sadece politik düzeyde olduğunu belirterek, "dünya entelektüelleri arasında, akademik ve dini boyutta böyle bir şey yok" dedi. Ensar Vakfı'nın bünyesinde faaliyet gösteren Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) tarafından düzenlenen "Değerler ve Eğitimi" sempozyumuna katılan Leirvik, medeniyetler çatışması kavramının yalnızca politik seviyede devam ettiğini, buna karşılık İslam ve Batı entelektüelleri arasında birkaç onyıldır süren diyalog ve tolerans kültürünün önemli bir aşamaya geldiğini söyledi. Ensar Vakfı öncülüğünde İstanbul'da 26-28 Kasım 2004 tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyuma yerli ve yabancı 50'nin üzerinde entelektüel katıldı. Sempozyumun ardından gazetemize açıklamalarda bulunan Avrupalı ve Amerikalı entelektüeller, Batı dünyası ile İslam dünyası arasında dışlamaya dayalı geliştirilen 'öteki' kavramının kaldırılmasının önemini vurguladı. İngiltere Warwick Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Robert Jackson, İslam dünyası ile Batı dünyası arasında kültürel köprülerin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Genç nesiller kendi geleneklerini çok iyi öğrenmeli, ama aynı zamanda diğer gelenekler hakkında da yeni bir şeyler öğrenerek yetişmeliler" dedi. Jackson genç insanların din eğitimi alırken başka dinlere ve kültürlere saygıyı da öğrenmesinin altını çizdi.

Gazetemizin sorularını cevaplayan Avrupalı ve Amerikalı aydınlardan Amerika Birleşik Devletleri Canisius College öğretim üyesi Doç. Dr. M. Fernanda ASTİZ ise, İslam ve Batı arasındaki kültürel ilişkileri yeniden tanımlayacak olan "Değerler ve Eğitimi" sempozyumunun Türkiye'de yapılmasının bir tesadüf olmadığını dile getirerek Türkiye'nin İslam dünyasındaki güçlü konumuna dikkat çekti. Almanya Wuezburg Üniversitesi Uygulamalı İlahiyat Enstitüsü'nden Prof. Dr. Hans-George Ziebert de, "Din insanların hayatında çok önemli bir fenomen. Dinler arasında diyaloğa dayalı bir eğitim sisteminin inşa edilebilmesi gerekir. Almanya'da 4 milyon müslüman var ve İslam dini ikinci din" dedi. Dini konularda insanların imaj yaratma problemleri olduğunu belirten Ziebert, korku ve ümitlerin din aracılığıyla yansıtıldığnı, daha sonra da yaratılan problemli imajların hareketleri şekillendirdiğini söyledi. Ziebert, tolerans kavramına vurgu yaptı.

Sempozyumun bitiminde yapılan değerlendirme toplantısında konuşan sempozyumun koordinatörü Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Doç Dr. Recep Kaymakcan, dini ve ahlaki değerlerin geleceği inşa edecek olan gençlere nasıl aktarılacağının önemli bir problem alanı olduğunu ifade etti. Kaymakcan, "Bu sempozyumun amacı, insanların öteki diye değil de, 'o da benden biri' diye baktığı bir dünya inşa etmek. Burada yayınlanan tebliğler Milli Eğitim Bakanlığı'na ve politika üretenlere öneri olarak sunulacak" diye konuştu.

Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman da, değerlerin eğitimi konusunun, üzerinde siyasal olarak en çok tartışılan konulardan biri olduğunu, özellikle din ve ahlâk eğitimi üzerinde sürekli tartışıldığını ancak bu tartışmaların politik çekişmelerin üzerinde döndüğü ve sloganlardan ileri geçemediğini vurguladı.

Toplantıda, gazetemiz yazarı ve Fatih Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan da hazır bulundu. Bu arada, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik ve Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın sempozyumun ilk gününde birer tebliğ sundu.

  • YAKUP KOCAMAN / İSTANBUL


    ----------------- imza------------------

    ----------------- imza------------------



  • #Arşiv
    #Yeni Şafak Arşiv
    19 yıl önce