|

Osmanlı tarihçilerinin padişahı Halil İnalcık

Dünyaca ünlü büyük Osmanlı tarihçisi Prof. Halil İnalcık, 25 Temmuz’da ebedî âleme göçtü. 100 yaşında vefat eden “tarihçilerin şeyhi” İnalcık, son nefesine kadar okuma yazmayı sürdürüyordu. İşte bir asırlık uzun bir ömrün kısa hikâyesi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 31/07/2016 воскресенье
Güncelleme: 23:11 - 30/07/2016 суббота
Yeni Şafak

Kendi doğum tarihini bilmeyen tarihçi olur mu?


Evet olur.


Zira hafta başında kaybettiğimiz büyük tarihçimiz Prof. Halil İnalcık, annesine doğum tarihini sorduğunda şu cevabı almıştır:


“Sen doğduğun zaman İngilizler Haydarpaşa Garı'nı bombalıyorlardı.”


Kırım göçmeni bir ailenin çocuğu olarak İstanbul'da gözlerini dünyaya açar İnalcık. Osman Nuri Bey, geleneğe uyarak oğluna babasının adını verir ve böylece tam 100 yıllık “Halil İnalcık efsanesi” de başlamış olur.


Hoca, Fransız şair Alfred de Musset'in bir şiirinden ilhamla Mayıs ayını seçer ve kendine bir doğum tarihi uydurur: 26 Mayıs 1916. (Daha sonra annesinin verdiği bilgiden hareketle gerçek doğum tarihinin 7 Eylül 1916 olduğu ortaya çıkacaktır.)


1925'te Osmanlı payitahtından genç Cumhuriyet'in başkenti Ankara'ya taşınır aile. Haylazlığı yüzünden annesi oğlunun okumayacağından korkarak, onu Sivas Muallim Mektebi'ne “leylî talebe” olarak kaydettirir. Çok kalmaz burada, önce Ankara'daki Gazi Muallim Mektebi'ne, ardından Balıkesir Muallim Mektebi'ne gider.


İnalcık'ın, “Müthiş bir hocaydı. Bütün şiirleri hafızadan okurdu. Onun dersini biz heyecanla beklerdik” dediği edebiyat hocası Abdülbaki Gölpınarlı onun üzerinde büyük bir tesir yapar. O kadar ki, hocasının gazellerine nazireler yazmaya başlar. Gölpınarlı'nın açtığı bu yolda İnalcık, geçen yıllarda iki büyük eser vermişti: Bunlardan biri 'Şair ve Patron', diğeriyse 'Hasbağçe'de Ayş u Tarab'tır.



ÇİNBİLİMİ OKUYACAKTI


Halil Hoca'nın liseyi bitirdiği yıl, 1935'te Atatürk'ün emriyle Ankara'da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi açılır. 500'den fazla öğrencinin girdiği sınavdan birincilikle çıkar ve böylece DTCF'nin 40 kişilik ilk yatılı öğrenci grubundan olur. Türk tarih tezini desteklemek ve bu yönde araştırmalar yapmak amacıyla kurulan bu fakültede Almanya'dan kaçıp Türkiye'ye gelen pek çok ünlü profesör de vardır. Hoca önce Sinoloji, yani Çinbilimi okumayı düşünür, ancak çabuk vazgeçer:


“Düşündüm taşındım. Çin edebiyatına girmek için iki bin ideogram, şekil öğreneceksiniz. Eski Türk Tarihi'ni pek istemedim, Sümeroloji, arkeoloji Atatürk'ün sevdiği konular. Birçok arkadaş bu alanlara gitti. Tarih teziyle ilgili şeyler beni cezp etmedi, bunlar bana fantezi gibi göründü.”


Kaynak açısından zenginliği ve İstanbul'da doğup büyümesinden dolayı İnalcık, ileriki yıllarda bir “ekol” oluşturacağı Osmanlı tarihi alanında çalışmaya karar verir.


Fakültede pek çok değerli hocası olsa da, biri onu çok etkiler: Modern Türkolojinin kurucusu Prof. Fuad Köprülü.





BİR ÖDEV YAPTI, HAYATI DEĞİŞTİ


Bir gün Köprülü, İnalcık'a Timur üzerine bir ödev verir. İnalcık da Timur'u farklı açılardan ele alan araştırmacıların görüşlerini etüt ederek ödevini hazırlar ve derste takdim eder. Ödevi çok beğenen Köprülü, sınıfa dönerek şöyle der:


“İşte çocuklar, hepinizden şu çocuğunda yaptığı seviyede vazife isterim.”


O andan itibaren yalnızca Halil İnalcık'ın değil, Türk tarihinin de kaderi değişir.


1940'da Fakülteyi bitirdikten sonra Fuad Köprülü'nün tavsiyesi üzerine önce “ilmî yardımcı” olur. Abdülhamid için özel olarak derlenip Dolmabahçe Sarayı'nda muhafaza edilen Bulgar meselesine ait 10 ciltlik malzemeden istifadeyle Bulgaristan'daki Tanzimat reformları üzerine doktora tezini hazırlar ve 1942'de bitirip üniversitede asistan olarak kalır. Bu dönemde Arap filolojisinde okuyan Şevkiye Hanım'la tanışıp 1945'te evlenirler. Bu evlilikten Günhan isminde bir kız çocuğu olur İnalcıkların.


Doktorasını bitirmesinin ardından Osmanlı tarihinin hemen her alanında ince eleyip sık dokuduğu, binlerce arşiv vesikasından, yerli-yabancı tarihlerden süzdüğü bilgilerle inşa ettiği araştırmalarını yayınlamaya başlar Halil Hoca.


Kırım Hanlığı ve Osmanlı ilişkileri, Fatih Sultan Mehmed devri ve İstanbul'un fethi, Balkanlardaki fetihler, kanunnameler ve hukukî yapı, Osmanlı şehirleri vs. konuları üzerinde çok sayıda makale ve kitaba imza atar. İnalcık, 1942-72 yılları arasında, her biri aradan geçen bunca zamana rağmen en önemli referans kaynaklarından olan bu çalışmaların yanında, Londra ve Harvard'da araştırmalar yapıp dersler verir.



EMEKLİLİKTEN SONRA 2. HAYAT


1972 yılı İnalcık'ın hayatında dönüp noktalarından biridir. Zira herkes için hayatın istirahat zamanları sayılan emeklilik yılları Hoca'nın sanki ikinci hayatının başlangıcı gibidir.


Önce öğrencisi, sonra da hocası olduğu DTCF'den emekli olduktan sonra 1986'ya kadar sürecek Chicago Üniversitesi yılları başlar. Burayı bilim üretmek için ideal bir çalışma ortamı olarak gören Hoca, 4 milyon cildin üzerinde bir koleksiyona sahip üniversite kütüphanesinden istifade ederek çalışmalarına yeni bir sür'at verir. Amerika'da Osmanlı tarihi alanında 12 öğrenciye doktora yaptıran İnalcık, öğrencilerinin hepsinin Osmanlı arşivini merkeze alarak tezlerini kaleme aldıklarını ve Ortadoğu'nun Osmanlı asırlarıyla ilgili önemli bilimsel yayınlar yaptıklarını söyler. Dünyanın sayılı Osmanlı tarihçilerinden Rhoads Muphey'den Donald Quataert'e, Daniel Goffman'dan Amy Singer'e, Bruce Master'dan Madeleine Zilfi'ye, profesörlerin çoğu Halil Hoca'nın öğrencisidir.


1986'da Chicago'dan emekli olan İnalcık, Princeton ve Harvard'da çalıştıktan sonra 1992'de Türkiye'den bir teklif alır. Bilkent Üniversitesi Rektörü Ali Doğramacı, Halil Hoca'yı üniversitede bir tarih bölümü kurması için Ankara'ya davet eder. Önce bu teklife pek sıcak bakmaz. Ancak Doğramacı'nın, “kütüphanenizi getiririz, ayrıca bir sekreter veririz” sözleri üzerine teklifi kabul eder. 250 koli civarında kitap ve notlarıyla Türkiye'ye dönüp tarih bölümünü kurar:


“Hakikaten taş yerinde ağırdır, derler; Amerika'da da tanınıyorum, Akademi ve Tarih Kurumu Şeref Üyesi seçiyor, orada da iyi bir vaziyetteydim ama Türkiye'de karşılaştığım iyi kabul beni daha çok tatmin ediyor. Türkiye'ye gelmekten memnunum, hayatımda iyi kararlar verdim; Amerika'ya gidişim nasıl iyi bir kararsa buraya dönüşüm de iyi bir karardı.”



“BU DÜNYADAN GİDERKEN…”


Fransız Osmanlı tarihçisi Jean-Louis Bacqué-Grammont, Halil Hoca'yı “Osmanlı incelemelerinin büyük padişahı olarak” selamlıyordu yıllar önce bir belgeselde:


“Halil İnalcık, uzun zamandan beri Osmanlı incelemelerinin büyük padişahıdır ve ona karşı çok ihtiramımız var. İnşallah daha uzun zaman, senelerce padişah olarak hükmedecek.”


Son nefesine kadar kalemi elinden düşürmeyen, vefatından kısa bir süre önce de yeni bir kitabı çıkan Prof. Halil İnalcık'ın aklında hep okumak vardır, bu dünyaya veda ederken bile:


“Belgede size verilen işaretler çok az olduğundan, hayal, tasavvur çok önemlidir. Tarihçi yaratıcı şair ve edipleri okumalı. Bu dünyadan giderken en çok neye hayıflanacağım biliyor musunuz? O büyük şaheserleri okuyamadan gözlerimi kapayacağıma.”


Okuma, yazma, araştırma ve derslerle geçen bir asırlık ömrün sonunda Halil Hoca, çok sevdiği ve hayatının bütün noktalarını aydınlatmaya çalıştığı Fatih Sultan Mehmed'in yanı başında ebedî uykusunu uyuyor.


Allah gani gani rahmet eylesin!



Dersleri çok heyecan vericiydi


Bugüne birbirinden değerli öğrenciler yetiştiren hocanın öğrencilerinden biri olan Prof. Bülent Arı 10 yılı aşkın bir süre derslerini takip etmiş. İzlenimleri şöyle: Hocanın dersleri çok heyecan vericiydi. Belli bir konuyu kaynakları önümüze sererek, lügatlere baktırarak anlatırdı ve konunun bir tarih metodolojisi çerçevesinde nasıl ele alınacağını gösterirdi. Mesela bir belge okuyoruz, bir kelime geçiyor. Lügatleri açarız, her çeşit lügat önümüzde. Bazen bir kelimenin manasını 10 dakika ararız. Biz o zaman “Hoca bunu biliyor, bizi niye zorluyor” derdik. Şimdi anlıyoruz ki, neyi nasıl öğrenmemiz gerektiğini öğretiyor bize. Bilgi için emek vermemizi istiyor. Mesela Kanuni'nin Kanunnamesini okuduk. Yaklaşık 20 sayfa bir metin bu. Ama biz bunu 5 sene de okuduk. Şerhlerini yapıyorduk çünkü. Derslerde hoca çok veluttu, meselenin bütün mahiyetini bize gösterirdi. 3 saatlik derste 2 ara verirdi hoca. Ben her hafta toplam 6 saat dersine girerdim. Derste eski hocalardan hatıralar anlatırdı. Tabii bunlar hep 50-60 yıl öncesinden kesitlerdi. Halil İnalcık'la dersin kendisi tarihti zaten. Çünkü hocanın hayatı tarih. Fikri olarak uyuşmadığı pek çok insan vardı doğal olarak. Ama hiç kin tutmaz, sevmediği hocaların da kaynaklarını gösterir, onları tavsiye ederdi. Bu ilim ahlakı bakımından çok önemli. Konu dışına katiyen çıkmazdı. Bazı öğrenciler konu dışı soru sorduklarında, “Şimdi konumuz bu değil, sonra” derdi. Çünkü talebenin de bir hakkı var derste. Onu yedirmezdi. Bazen not üzerinden, bazen elinde hiçbir şey olmadan, hafızasından tıkır tıkır anlatırdı.



Hem matematikte hem edebiyatta birinciydi


* Okul takımında sağ açık oynayan İnalcık Fenerbahçeliydi. * En sevdiği roman Mai ve Siyah'tı. * Sabahleyin en geç 9'da çalışmaya başlar, öğlen bire kadar çalışırdı. * Gençliğinde, Bulgaristan'da yaşayan Müslüman bir Türk genci ile Bulgar kızı arasında yaşanan aşkı anlatan bir roman yazmaya başlamıştı. * Hem matematikte hem edebiyatta sınıf birincisiydi. * Batı müziğinden Mozart ve Haydn'ı, Türk müziğinde Safiye Ayla ve Behiye Aksoy'u dinlerdi.



Halil Hoca'dan şiirler


Osmanlı edebiyatına bihakkın vâkıf olan Hoca'nın klasik tarzda yazdığı şiirleri vardır. Mesela aşağıdaki gazel, Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan için yazdığı gazele nazire olarak, Hoca tarafından 1990'd Chicago'da söylenmiştir:



Gecem hem gündüzüm mehtab-ı leyl-i tar-i giryanım


Baharım ebr-i nisanım açılmış gonca-pistanım



Kalem kaşlım, gümüş tenlim, gözüm nuru güzel yavrum


Kitabım ta ezelden hakkedilmiş levh-i tabanım



Şikago'da şeb-i hasrette nalan olduğum demler


İniltim gözyaşım hem ağlıyan şem-i şebistanım



Nice sevmiş nice öğmüş Süleyman Hürrem'i candan


Meded hey Hürrem-i devran ne şair ne Süleyman'ım.



Meraklısı için not:


Halil İnalcık'ın hayatına, eserlerine ve çalışma tarzına dair Emine Çaykara'nın hazırladığı nehir söyleşi kitabı 'Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı' ile söyleşi ve konuşmalarının derlendiği 'Tarihe Düşülen Notlar'dan istifade edilebilir.






#Halil İnalcık
#Osmanlı
8 лет назад