|

Sayısız plak onun çizgileriyle canlandı

8 ay çalıştığı plak şirketinde sayısız illüstrasyona imza atan Betül Dengili Atlı, bir çok grup ve sanatçının plak kapaklarına renk verdi. Atlı’nın çizdiği plak kapakları şimdilerde koleksiyonerler tarafından büyük ilgi görüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/01/2017 Pazar
Güncelleme: 23:22 - 7/01/2017 Cumartesi
Yeni Şafak

1960'ların sonuna doğru, o zamanki adıyla Mimar Sinan Akademisi'nden yeni mezun olan tekstil öğrencisi Betül Dengili Atlı, bir plak şirketinde çalışmaya başlıyor. Tam 8 ay boyunca yurtdışından gelen plakların kapağı için illüstrasyonlar çiziyor ve arkasında sayısız iş bırakıyor. Atlı şimdilerde Işık Üniversitesi'nde Tekstil ve Moda Bölüm Başkanı. Geçen 47 yıldan sonra günümüzde nadir örnekleri kalan bu kapak illüstrasyonları koleksiyonerler tarafından büyük ilgi görüyor. Fikret Çaylak ve eşi Ayşegül yıllardır Atlı'nın işlerini toparlıyor ancak koleksiyonu tamamladıklarından emin olamıyorlar. Çünkü kapaklarla ilgili bir kayıt bulunmuyor. Yaptığı çizimleri saklama ve ilerde bu kadar önemli hale geleceği fikri Betül Hoca'nın aklından bile geçmiyor. Zira Atlı için o dönem yaptığı çalışmalar sadece iş... Led Zeppelin II, Iron Butterfly, Jethro Tull gibi birçok sanatçı ve grubun kapak illüstrasyonunu yapan Atlı, orijinal kapakların kullanılmamasının sebebini de şöyle açıklıyor: “Özellikle ABD'den gelen plakların çoğu fotoğraftı. Örneğin kapakta Elvis Presley'in sadece suratı var. Bizde televizyon olmadığı için Elvis'in sadece sesini biliyoruz. Bu da satışı düşürüyor. Halbuki kapakta illüstrasyon olduğunda daha çok ilgi çekiyordu.”







KAPAKLAR MÜZİKLE UYUMLU


Plağın içindeki müzikle kapak tasarımları da uyumlu. Ancak şarkıları tam olarak dinlemeden kapakları çiziyormuş Betül Atlı: “Mezun olduktan sonra akademiden arkadaşım Ergin Bener gelip onlarla çalışmamı söyledi. Böylece Amerikan neşriyat bürosu denen bir firmanın Melodi Plak kısmında çizim yapmaya başladım. Şirkette plaklar devamlı dinleniyordu. Ben de sadece şarkıların birazını dinleyip şarkıcının fotoğrafına bakıyordum. O an aklımda, gözümün önünde ne canlanıyorsa ona göre çizim yapmaya başlıyordum. Günde iki tane 45'lik plak çizdiğim oluyordu. Ben o dönem sadece işimi yapıyordum. Yaptıklarım da tamamen benim hayal gücümdü. Şimdiki gibi iletişim imkanımız olmadığı için bir yerlerden esinlenme şansımız da yoktu. Zaten illüstrasyon tamamen hayal gücü ve emektir. Bana sürekli bu çizimlerin bende olup olmadığını soruyorlar. Çizimleri o an iş gördüğüm için saklamadım. Orjinalleri matbaaya veriyorduk. Onu geri getirin demek aklıma bile gelmiyordu. Bambaşka bir devirdi. O dönemler her şeyi el yordamıyla yapıyorduk, kendimiz öğreniyorduk” diyor.







BABASINDAN KAPAKLARI DEVRALAN VAR


Atlı, yaptığı illüstrasyonları bu kadar beğenen insan olacağını hiç düşünmediğini belirtiyor ve eski bir anısından şöyle bahsediyor: “Karaköyde eskiden alt geçitte plakçılar vardı. Ben bakardım plaklarım çıkmış mı diye. Bir gün yanımda iki hippi tipli çocuk plakları incelerken 'Bunu kim çiziyor? Bunları çizen nasıl bir tip olabilir?' diye kendi kendine konuşuyorlardı. Bu kadar beğenen insan olacağını hiç düşünmemiştim. Koleksiyonerlerle yeni yeni karşılaşıyorum. Geçenlerde bir imza günü yaptılar. Ellerinde biriktirdikleri Betül Atlı imzalı işleri imzaladım. O kadar çok insan geldi ki ellerinde destelerle. Bazıları kapakları babalarından devralmışlar. Görünce şaşırdım, illüstrasyona bu kadar çok değer veren bir gençliğin olması beni çok mutlu etti. Özellikle gençler tarafından aranılması ve beğenilmesi beni çok şaşırtıyor. Her şeyin bilgisayarla halledildiği bir zamanda el işine bu kadar hayranlık beslemeleri hiç aklıma gelmezdi. Bunu bir lütuf olarak görüyorum.”







YARIŞMA PARASIYLA İLK PİKAP


Evine hiçbir zaman pikap alma imkanı olmadığını söyleyen Atlı, ilk pikapını bir yarışmadan kazandığı parayla aldığını kaydediyor: “Almanya'da bir moda dergisinde nakış yarışmasını gördüm, öylesine katılayım dedim. Konsepti de kendi hayal ettiğin çizimi nakışla canlandırmaydı. Ben 12 yaşında kendi çizimlerimi nakış dönüştürdüğüm için, benim için çok kolaydı. Aylar sonra bana telefon geldi. 5 bin kişiden birinci ben olmuşum. Ödülü de iki kişi Portekiz'in açıklarında bir adada tatildi. Meğersem o ada danteliyle meşhurmuş. Eşimle birlikte düşündük. Ada sonuçta, Bodrum gibi bir yerdir dedik ve tatilin parasını aldık. O parayla müzik seti aldık. İlk kez o zaman kendime pikap alıp plak dinleme şansım oldu.” Ancak Atlı'nın buna rağmen kapaklarını çizdiği albümleri dinleme fırsatı olmamış.



HER ŞEY LED ZEPPELİN'LE BAŞLAdı


Fikret ve Ayşegül Çaylak tam 10 yıldır Betül Atlı'nın işlerini toparlamaya çalışan iki koleksiyoner. Kendileri için hocanın yaptığı işlerin bir ekol olduğunu söyleyen koleksiyonerler, “Led Zeppelin kapağıyla başlayan bir furya... O kapakla tüm camia Betül Hoca'yı öğrendi. Onun çizdiği plaklara 10 lira verdiğim de oldu, bin lira verdiğimde. Biz hocayı tam 10 yıl aradık. Artık kendisini çizimlerinden tanıyıp kapakları ayırt edebiliyoruz. Ama bu da 4 senemizi aldı. Çünkü aynı dönemde aynı isimle çalışan başka bir Betül Hanım var. Hem de aynı işyerinde karşılıklı oturuyorlar. Betül Hoca Almanya'ya gidiyor ama diğeri aynı firmada çalışmaya devam ediyor. Uzun bir süre de hocaya ulaşmaya çalıştık. Tanıştığımız günden beri de her zaman görüşüp konuşuruz” şeklinde konuşuyor.







İlgi görmeye devam ediyor


Betül Atlı, 8 ay plak şirketinde çalıştıktan sonra devlet bursuyla Almanya'ya gitmiş. Kendine has çizimleri ise ilgi görmeye devam etmiş. Hatta İtalya'da bir plak şirketinin sahipleri Atlı'yı merak edip bunları kimin çizdiğini görmek için İstanbul'a gelmiş. Almanya'daki eğitimin ardından dönen Atlı bunun yanında birçok masal kitabına illüstrasyonlar çizmiş ve ajans logoları hazırlamış.



#Betül Dengili Atlı
7 yıl önce