|

Son nefesimi imanla vereyim

Kabe’yi ilk gördüğü anda yaşadığı duyguyu tarif etmekte zorlanan Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi Mehmet Fırıncı, gönlünden geçeni şu şekilde dile döküyor: “Son nefesimizi imanla verebilmemiz için dua ettim”

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/08/2016 الجمعة
Güncelleme: 21:14 - 25/08/2016 الخميس
Yeni Şafak

Bediüzzaman Said Nursi'nin talebesi Mehmet Fırıncı, birçok ünlü ismin kabe anılarını toplayan İsmail Tongar'ın 'Kâbe'yi İlk Gördüğümde' adlı kitabında kutsal topraklarda yaşadıklarını anlattı. Mehmet Fırıncı, “Rüyamda defalarca Kabe'yi tavaf ettiğimi gördüm” başlığıyla kaleme aldığı yazısında 1985'te çıktığı kutsal yolculuktan şöyle bahsediyor: “Ben bütün hac döneminde sanki 55 yaşında bir adam değil de 10 yaşında bir çocuk gibiydim. Her şey tamamen silinmiş, tamamen o ulvi bayramın içine girilmişti. Dünyada imanla ölmek gerekiyor. Aklım ermeye başladıktan sonra, “Bu dünyaya bir defa geliyoruz ve acaba hakikaten imanla ruhumuzu teslim edebilecek miyiz?” diye düşünürdüm. Kâbe-i Muazzama'yı ilk defa görünce de ilk duanın makbul olması sebebiyle son nefesimizi imanla verebilmemiz için dua ettim”





HAC'DA GÖRDÜĞÜM GENÇ BENİ ÇOK ETKİLEDİ


Kabe'de her milletten insanın omuz omuza yürüdüğünü ve bu durumun insanda değişik duygular uyandırdığını aktaran Fırıncı, “Bir kapıdan girdik ve selamladık. Bir taraftan dualar okuyoruz bir taraftan tavaf yapıyoruz. Bütün milletlerden topluluklar var. Maddeten onlarla beraber, omuz omuza yürüyorsunuz. Tavaf esnasında insandaki çeşitli duygular akıp gidiyor. İlk tavaflar daha bir farklıydı. Ben Say'a giderken, pırıl pırıl bir genç de Say'dan dönüyordu. O zamanlar gençler çok yoktu. Karşımdan gelen gence kollarımı açtım ve “Dur” dedim. Nereli olduğunu tahmin ettim. On altı-on yedi yaşlarında nurani bir Türk. Biraz konuştuk. Denizlili olduğunu ve hacca geldiğini söyledi. O genç bana çok tesir etmişti. Müezzin mahfilinin altında Suriyeli birisi vardı. Yanında birkaç tane de oğlu vardı. Onlara Cevşen hediye ettim. Öyle okuyorlardı ki, çok sevmiştim. Bende büyük intiba bıraktı. Sonra onlarla akraba gibi olduk. İstedikleri şeyleri temin ettik.” diyor.





YALNIZCA ALLAH DİYORLAR


Fırıncı, milyonlarca insanın yalnızca Allah demek için toplanmasını tasvir ederek şu ifadelere yer veriyor; “Hacerü'l-Esved'e dokunmak oldukça zordu. Muhafız arkadaşların yardımıyla, örtülerin değişme esnasında bir tenhalık olmuştu ve o sırada dokunabildik. Arafat çok muhteşemdi. 3-4 milyon insanı çölde düşünün. Ne kadar haşmetli bir manzara... İnsana enteresan duygular yaşatıyor. Bunların hepsinin 'Allah' demekten başka bir gayesi olmayan insanlar olduğunu bilmek, insanın duygularının çağlamasına vesile oluyor. İnsan orada sadece Rabbiyle baş başa ve affını dileyerek, rahmetine teveccüh ederek zamanını geçiriyor.”



Zamanın durduğu şehir!




Yazısında Mekke'yi ana hatlarıyla anlatan Fırıncı, bu şehre 'zamanın durduğu şehir' diyor. Fırıncı, şu ifadelere yer veriyor: “Mekke-i Mükerreme öyle tepelerden müteşekkil bir belde ki; on bin tepe var diyorlar. Ulaşım tünellerle sağlanmış. İnsan orada emr-i ilâhînin Hz. İbrahim'e bir Beytullah inşası emrettiğini düşününce ve hikmeti ilâhîye Resûlü Ekrem'in orada dünyaya gelmesini nasip edince, Mekke'nin değeri ve önemi yakinen hissedilmiş oluyor. Lakin işin garibi, hicretin olacağı en başından belli. Zira Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtuvesselam'ın kendi şehirlileri ve köylülerinden çok az bir kısmı ona iman ediyor. Mekkeliler dışında, daha çok Habeşistan'dan, Yemen'den, Şam'dan gelip iman eden Müslümanların sayısı fazladır. Bu yüzden Mekkeliler Peygamber Efendimiz'i rahat bırakmıyor ve o imkansızlıklar içinde hicret yapmak şart oluyor." Fırıncı, Medine'ye ilk ayak basışını da anlatıyor: "Medine'ye Bedir üzerinden gittik. Askerler, ayakbastı parası ödememizi istediler. Ödedikten sonra Bedir'i ziyaret ettik. Sonrasında Medine'ye vardık. Biz günahkar ve zavallı bir ümmet olarak Resûlullah (a.s.v.) bizi oraya kadar kabul ettiği için boynumuz bükük, mesrur ve âciz bir hâlde huzura vardık. Ravza'da çok duygulu anlar yaşadık, dualar ettik. Orada zaman öyle genişliyor ki; normalde bir günde okuduğum 240 sayfalık kitabı, Medine'de bir buçuk saatte bitiriyordum. Orada âdeta zaman duruyor.”



Ceplerinize sabrı doldurun


Hac ibadetinin özür dilemek ve tövbe etmenin dünyadaki temsili olduğunu ifade eden İlahiyatçı yazar Ömer Döngeloğlu, “Hacca giden kardeşlerimizi büyük bir imtihan bekliyor. Ceplerine bol bol sabır doldurmalarını tavsiye ediyorum” dedi.





İlahiyatçı yazar Ömer Döngeloğlu hacı adaylarının kutsal topraklarda büyük imtihanlarla karşılaşacağını bundan dolayı beraberlerinde bol bol sabır getirmelerini gerektiğini söyledi. “Allah (c.c.) insanların rabblerine yönelmesi için babamız Hz. Adem'e Kabe'yi yaptırmıştır. Kabe ilk evdir bu yüzden hac ibadeti Arafatıyla Vakfesiyle insanın özüne ilk başladığı güne dönmesidir” diyen Döngeloğlu, “Şeytan orada bizi daraltan küçücük şeyleri bir anda kavgaya ve öfkeye dönüştürmenin yollarını arar. İnsanlar oradaki ödülü alamasın diye çabalar. Çünkü orada adeta şeytan nefsimizle el ele tutuşur fakat kim buraları ziyaret edip haccını hakkıyla eda eder de günaha, kavgaya bulaşmaz ve nefsine uymazsa anasından doğduğu gün gibi tertemiz bir şekilde geri döner” şeklinde konuştu.



ŞEHİRDE HACCI YAŞAMAK




Döngeloğlu, “Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) hac ibadetinin borç olarak ahirette üstümüzden düşmesi için gücü yetenlerin mutlaka yerine getirmesi lazımdır ama bu ibadeti yapmaya gücü yetemeyenlerin de farklı ibadetlerle hac sevabı alacağına işaret etmiştir” diye söyledi. Hacc'ın bizatihi yerinde Rasulullah'ın sünnetine uygun olarak gerçekleştirilebileceğinin altını çizen Döngeloğlu, “Fakat hacca gidemeyen kişinin Zilhicce ayını değerlendirmek ve o sevaba erişebilmek adına sabah namazını kıldıktan ve güneş doğduktan sonra kerahat vakti çıkana kadar tesbihatla meşgul olup iki rekat namaz kılabilir bu hacdır diyor Peygamber Efendimiz” ifadelerini kullandı.



Çin'den Mekke'ye pedal çevirdi




Hacı adayı Muhammed, Doğu Türkistan'daki evinden Mekke'ye kadar bisikletiyle seyahat ederek bir ilki başardı. Hac ibadeti için Doğu Türkistan'daki evinden bisikletiyle yola çıkan hacı adayı Müslüman Mekke'ye ulaştı. Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'dan bisikletiyle hac yoluna çıkan hacı adayını Suudi Arabistan'ın Taif şehrinde bulunan yerel bir bisiklet kulübü karşıladı. Doğu Türkistan'daki evinden yola çıkan hacı adayı evinden Suudi Arabistan'a kadar yaklaşık 8 bin 150 kilometre yol katetti. Taif'e ulaştıktan sonra şehirde kısa bir süre dinlenen Muahmmed isimli hacı adayının şehir turuna Taif bisiklet kulübü üyeleri de eşlik etti.



ÇİN'DEN 14 BİN 500 HACI YOLA ÇIKTI


Taif Bisiklet Kulübü Başkanı Nayef Al Rawas, “Suudi Arabistan'ın ilk bisiklet kulübü olarak Çinli biniciyi karşıladık. Diğer kulüplerle de bağlantı kurarak onu tanıtmak için sabırsızlanıyoruz” dedi. Suudi Arabistan Diyanet İşleri Devlet İdaresi (SARA) tarafından cumartesi günü yapılan açıklamada bu yıl Çin ve Doğu Türkistan'dan yaklaşık 14 bin 500 Müslümanın hac ibadeti için geleceği söylendi. Cuma günü düzenlenen 37 charter sefer ile 11 bin Çinli hacı Mekke'ye ulaştı.



Hac alışverişi tamam




Hac ibadetini yerine getirmek isteyen Müslümanlar, kutsal toraklara gitmeden ihtiyaçlarını tamamlamak için mağaza mağaza dolaşıyor. Hacı adaylarının alışverişi de en çok esnafın yüzünü güldürüyor. Hac malzemeleri satan işletmeciler, hacıların ortalama bin, bin 500 lira arasında para harcadığını söylüyor.



ESNAFIN YÜZÜ GÜLDÜ


İstanbul Bağcılar'da Hac ve Umre malzemeleri satan Mustafa Kırcı, hacı adaylarının zaruri ihyaçları için alışveriş yaptığını söyledi. Kırcı, “Hacı adayları ihram, ihram kemeri, para kemeri, fermuarlı atlet, tavaf patiği gibi malzemeler alıyorlar. Bayanlar


elbise ve ferace alıyor” dedi. Kırcı, ihramların fiyatlarının 30 liradan başlayıp, 100 liraya kadar çıktığını söyledi.


#Mehmet Fırıncı
#İsmail Tongar
#Kâbe
٪d سنوات قبل