İtalyan Gladio'sunun CIA tarafından kurulduğunu ıspatlayarak çökerten ünlü Savcı Felice Casson Yeni Şafak'a, Ergenekon operasyonunda gelinen son noktayı değerlendirdi. Casson, Yeni Şafak muhabirinin e-maille gönderdiği sorulara, önemli cevaplar verdi.
Savcı Felice Casson, Gladio ve Ergenekon benzeri soruşturmaların, ilk başladığında bazı kesimlerce pek önemsenmediğini, ucu birilerine değmeye başladığında bazılarının şiddetli eleştiri yaptığını söyledi. 'Bir zaman sonra bu şiddetli eleştiriyi yapan çevrelerden bazılarının da şüpheliler arasında olduğunu anlarsınız. İşte o zaman işler daha da karışır' diyen Casson, 'Hedef aldığınız kesim öyle bir kulis yapar ki savcı olarak bizim yaptığımız çalışmaların yasa dışı olduğu bile ima edilir. Ta ki soruşturma evresi tam olarak gelişinceye kadar bu böyle gider' dedi.
Casson Türkiye'nin Susurluk'la bir başlangıç yaptığını belirterek, 'Üç jandarmaya düzenlenen suikastla ortaya çıkan İtalya'daki Gladio yapılanmasının yanında, Türkiye'de de Susurluk'la başlayan bir süreç başlamış ancak bu süreç yarım kalmıştır. Şimdi Türkiye yarım kalan sürecini bu soruşturmayla tamamlamalı' dedi. Casson, Türkiye'nin bu yapılanmayı kendi bağımsız yargısı ve kamuoyu desteği ile kararlılık gösterip ortadan kaldırabileceğini söyledi. Casson'un gazetemize yaptığı açıklamalar şöyle:
Soğuk savaş yıllarında belki İtalya önemli bir konumdaydı. Ama Türkiye o yıllarda da bu yıllarda da hâlâ büyük kilit görev görüyor. Çünkü stratejik önemi hiçbir zaman kaybolmadı. Birçok ülkenin gizli servisi Türkiye'de çalışıyor. Bu açıdan bakıldığında sosyal, toplumsal olayların akışının seyri bu güçlerden etkilenebilir. Burada soruşturmayı yürüten savcının cesareti, onu destekleyen medyanın bu desteğini sürdürmeye devam etmesi, Türk halkının bu operasyona bakışı ve siyasetçilerin soruşturmaya yaklaşımı çok önemli. Savcı sağlam adımlarla eleştrilere bakmadan, elindeki bulgularla hareket etmelidir.
İtalya soğuk savaş döneminde önemli bir konuma sahipti. Derin devlet, demokrasiyle bağdaştırılamaz. Derinliğin, karanlığın olduğu yerde her şey olabilir. Bu ise demokratik bir ülkede kabul edilebilecek bir durum değildir.
O dönemde İtalya'nın stratejik durumu buna neden olmuştur. Türkiye'nin de stratejik açıdan önemli bir yerde bulunuyor. Geçmişte de bugün de durum böyle. Türkiye yapısı ve konumu nedeniyle kültürler arası ve uluslararası bir fermuar görevi görüyor. Sadece kültürel değil siyasi açıdan da önemli bir noktada bulunuyor.
Darbelerin içinde polis, istihbarat, asker hatta bazı muhalif siyasi oluşumlar ve kuruluşlar da vardır. Gladio, bunların tamamını yönlendirebildiği takdirde darbe yapabilir. İtalya'da bu kadar başarılı olamadıklarına göre bu oluşum Türkiye'de daha güçlü.
Ergenekon kapsamında yürütülen soruşturmayı çok yakından takip etmiş değilim. Ancak gerçekleştirilen gözaltılar göz önünde bulundurulduğunda, yakın tarihte Türkiye'de böylesi ciddi ve kararlı bir soruşturma da olmadı diye düşünüyorum. Böylesi bir operasyonu yapabilmek için basın, öncesinde hazırlık yapılmış olduğunu söyleyebilirz. Yani güçlü bir destek almadan bu işe girmek iktidar için de büyük bir risk olur. İtal'yada devam eden soruşturmada cumhurbaşkanının bile bu soruşturmaya karşı tavrını düşünürsek gelecek sert tepkilerin yönünü de anlayabiliriz. Medyanın, hükümetin ve kamuoyunun bu soruşturnmaya bakışı çok önemli. Dünya genilene baktığımız zaman derin yapılanmaların çoğunda istihbarat teşkilatlarının aktif rol aldığını görüyoruz. Avrupa'daki yapılanmalarada anti - Sovyet yaklaşımı ağır basıyor. Yani bu örgütler ülke içinde eylem yapmak için değil aksine dış tehditlere karşı kurulmuş. Bu arada kimisi evrimleşmiş. Ancak Türkiye'deki oluşum, bilindiği kadarıyla kendi sınırları içerisinde faaliyet göstermiş.
İtalyan Savcı Felice Casson, 1972'de üç jandarmanın öldürüldüğü suikast dosyasını 12 yıl sonra açtı. Soruşturma sonunda adını Gladio olarak öğreneceğimiz ve özellikle Amerikan Haber Alma Servisi (CIA) tarafından NATO ülkelerinde kurdurulan örgütü deşifre etmiş oldu. Gladio soruşturmasında 7 bin 417 kişi sorgulandı. Sorgulananlar arasında 911 işadamı ve 2 bin 993 kamu görevlisi yer aldı. Aralarında eski Başbakan Bettino Craxi'nin de bulunduğu 12 eski bakan veya parlamenter hakkında tutuklama kararı verildi. 428 trilyon liralık rüşvet olayı ortaya çıkarıldı. Gizli örgütlenmenin tüm İtalya'ya bir örümcek ağı gibi yayıldığı ortaya çıkmıştı.
