|

Trump ilham verdi

Filistinli yönetmen Nevres Ebu Salih, Filistin'de her geçen gün artan sorunlara karşı hazırladığı film ve belgesellerle dikkat çekmeye devam ediyor. "Büyük Gelen Palto" adlı filmiyle adını duyuran Ebu Salih, "Filistin’i konu alan filmler Filistin’i anlatmak için yeterli değil. Biz ne kadar çok film çekersek bu problem insanlara o kadar çok ulaşır. Ben filmlerimde Filistin’i evrensel şekilde anlatmaya çalışıyorum" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 21/05/2017 Pazar
Güncelleme: 02:36 - 21/05/2017 Pazar
Yeni Şafak
Filistinli yönetmen Nevres Ebu Salih
Filistinli yönetmen Nevres Ebu Salih

Çektiği film ve belgesellerle ülkesindeki hak ihlallerini ve özgürlük mücadelesini beyazperdeye taşıyan Filistinli yönetmen Nevres Ebu Salih, yaptığı çalışmalarla yine benzer sorunlara değiniyor. Geçtiğimiz yıllarda bir gazeteci arkadaşının İsrail’e verdiği mücadeleyi konu aldığı “Kıyık” filmiyle Cannes Film Festivali›ne katılan Ebu Salih, 1987-2011 yılları arasında Filistin meselesini işlediği “Büyük Gelen Palto” filmiyle de Arap Filmleri Festivali ve Amsterdam Festivali›nde büyük ilgi görmüştü. Filmlerinde kendi hayat hikayesinden yola çıkan Ebu Salih, "Ateşkes" adlı kısa filmiyle Cannes Film Festivali'nde ödüle layık görülürken, diğer filmleri de festivalde gösterime hak kazanmıştı. Ebu Salih bu kez Amerika Başkanı Donald Trump'ın 7 İslam ülkesine uygulamak istediği vize yasağını konu alan bir kısa filme imza attı. Yasağın gündemde olduğu günlerde Amerika'da havaalanında saatlerce bekletilen Ebu Salih, filminde Yemen’den Chicago'ya giden bir kızın hikayesini işliyor. Filistin'i konu alan filmlerin Filistin'i anlatmak için yeterli olmadığını söyleyen Ebu Salih, "Biz ne kadar çok film çekersek bu problem insanlara o kadar çok ulaşır. Ben filmlerimde Filistin’i evrensel şekilde anlatmaya çalışıyorum" diyor.

Böyle bir film çekmeye nasıl karar verdiniz?

6 ay önce “Büyük Gelen Palto” filmimin gösterimi için Amerika’ya gitmiştim. Beni sebepsiz yere havaalanında beklettiler. Polisler önceden hangi ülkelere gittiğimi sordu. Ben de Sudan, Somali ve Yemen gibi ülkelere gittiğimi söyledim. Bana yaptıkları muamelenin doğru olmadığını ve iyi bir film çekebilmem için bana ilham verdiklerini söyledim onlara. O dönemde Donald Trump, Amerika başkanı olmuş ve 7 İslam ülkesinin Amerika’ya gitmesini yasaklaycağını söylüyordu. Yemen de bu ülkelerden biriydi. O sıra Yemen’deki bir köye Amerikalılar sızmış şeklinde bir söylenti vardı. Ben de filmde Amerika’nın girdiği köylerden birinde yaşayan Yemenli bir kızın havaalanında Trump’ın emriyle bekletilmesini anlattım. Bu kızın filmde yaşadığı aslında benim yaşadıklarımın aynısıydı.

JÜRİ ÜYELERİ TARAFLI DAVRANIYOR
Filmi nerede çektiniz?

Filmi Katar’da bir köyde çektik. Bir odayı havaalanı gibi dizayn ederek 5 dakikalık kısa filmimizin çekimlerini 2 ayda tamamlamış olduk.

Bu film için Cannes Film Festivali’nde kabul aldınız. İyi bir derece alacağınızı düşünüyor musunuz?

İyi bir derece alır mıyım bilmiyorum. Çünkü festivalin jüri üyeleri her zamanki tarafsız davranmayacaktır. Ama benim için ödül önemli değil. Amacım vermek istediğim mesajın insanlığa ulaşması. Filmimiz festivalin kısa filmler köşesinde yarışacak. Bu benim üçüncü kısa film yarışmasına katılışım. Filmlerimizin çoğunu dünya çapındaki festivallere göndermeliyiz. Sonuçtan umutlu olmasak dahi göndermeliyiz. Çünkü insanlığın bizim problemlerimizi de görmesi gerekiyor.

Filmin sonunda Yemenli kız Heba, Amerika’ya girmeyi başarıyor ama ailesi öldürülüyor. Nasıl bir mesaj vermek istediniz burada?

Filmde hakim, kızın Amerika’ya girmesine izin veriyor. Ancak Amerikalı polisler Yemen’e giderek kızın ailesini öldürüyor. Filmde aslında şunu söylemek istedim: Biz sizin yüzünüzden sürekli hicret ediyoruz.


KENDİ FİLMLERİMİZİ
KENDİMİZ ÇEKELİM
Son yaptığıız film ses getirir mi sizce?

Umarım... Filmi çektiğimde Yemenlilerin bana teşekkür etmesine çok şaşırmıştım. Yemenli yönetmenler bana mesaj atıp, “Bizim yapamadığımızı sen yaptın” demişlerdi. Ben de onlara, “Bizim filmlerimizi bizden başka kimse yapmayacak. Çünkü bizi bizden başka kimse bilmez” demiştim. Bu sadece film için geçerli değil. Örneğin Hz.İsa ve Hz.Musa ve Peygamber Efendimiz hakkında Hollywood’da filmler yapılıyor. Fakat bunlar gerçeği yansıtmıyor. Biz sadece “Lanet olsun bu filmlere” demekle yetiniyoruz. Eğer filmleri eleştiriyorsak kendimiz çekmeliyiz.

Peki Filistin içerikli filmlerin Hollywood’da gösterilmesi için çalışmalarınız oldu mu?

Büyük paralarımızı büyük filmlere harcamalıyız. Ama bu konuda maddi desteğe ihtiyacımız var. Üniversitedeyken Hollywood’dan bir hocam vardı. Filistin filmlerini onun sayesinde idrak ettim.

Filmlerini kendi hikayeniz üzerinden anlatıyorsunuz. Anlatmadığınız ya da anlatmak istediğiniz başka ne gibi hikayeleriniz var?

Anlatacak çok hikayem var ama bütün hikayemi anlatacak özgürlüğe ulaşmadım henüz. Biz Arap dünyasında üç tabuyla karşı karşıyayız: Din, cinsiyet ve otorite. Ama bunların beni engellemesine izin vermemeye çalışıyorum.

KENDİ İÇİMİZDE BÖLÜNDÜK
Filistin’deki problemler bugün de devam ediyor. İsrail’in yerleşim yerlerini arttırması, ezan yasağı, açlık grevleri... Bu konuları da beyaz perdeye taşımayı düşünüyor musunuz?

Evet, ülkemizin problemleri her geçen gün artıyor ne yazık ki. Bizim asıl problemimiz, Filistinlilerin kendi içinde bölünmüş olması. Aslında ben bu sorunu Büyük Gelen Palto filminde göstermiştim.

Bu yıl Filistin işgalinin 100.senesi... Bu noktada farklı çalışmalar yapacak mısınız?

Filistin’de işlenmeyi bekleyen bir sürü konu var. Ama Filistin’i anlatmaya çalışan filmler Filistin’i anlamamız için yeterli değil. Biz ne kadar çok film çekersek bu problem insanlara o kadar çok ulaşır. Ben Filistin’i evrensel ve modern bir şekilde anlatmak istiyorum.

Filmleriniz bazı ülkelerde yasaklanıyor. En çok hangi ülkelerden yasaklar aldınız?

Filmlerim ülkemde izlenmeden yasaklanıyor. İslam ülkeleri Filistin hakkında hiçbir şey bilmiyor.Bir şey bilmedikleri için bu konuda çalışma da yapmıyorlar.

Sanat yeterince önemsenmedi
Siz Filistinli gençlere sinema alanında eğitimler veriyorsunuz. Onlara ilham oluyor musunuz?

Evet... Filisitin’de çok fazla konferans verdim ve gençleri bu konuda çok bilinçlendirdim. Çünkü Filistin meselesinin tümünü tek başıma çekemem. Örneğin geçtiğimiz yılki Cannes Film Festivali’nde ben Filistin hakkında film çeken tek kişiyken, İsrail’in bu köşede 24 tane filmi vardı. Bu da gösteriyor ki bizim daha çok film çeken insanlara ihtiyacımız var. Biz muhafazakar bir toplumuz. Sanat ve sinema bizim önceliklerimizden değil ne yazık ki ama sinemaya gençlerin ilgisi her geçen gün artıyor.

15 TEMMUZ'U FİLİSTİN'LE İLİŞKİLENDİRDİM
15 Temmuz’la ilgili bir film çalışması hazırlığındasınız. Bu projenizden bahseder misiniz biraz?

Bu konuyla ilgili 12 ya da 15 dakikalık olmasını hedeflediğim bir kısa bir film çalışması içerisindeyim. Filmde 15 Temmuz’u Gazze ve Filistin ile ilişkilendiriyorum. Farklı bir hikayesi var bu filmin. Şu an filmi çekmek için sponsor bulma aşamasındayız.

Neden böyle bir film çekme gereği duydunuz peki?

Bu filmi yapma isteğimin nedeni o gece sadece Türk halkı değil,dünyanın her yerinden birçok Müslüman da uyumadı. Biz Filistinmeselesinde Türkiye’nin en büyük rolü oynadığını düşünüyoruz. Türklerin bizim bu problemimiz hakkında ne kadar çok çaba harcadığını biliyoruz. Bu nedenle ben de buna filmimle katkıda bulunmak istedim.

#Filistin
#Yönetmen
#Cannes
#Hollywood
7 yıl önce