Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kuveyt ziyareti dönüşünde uçakta önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle ABD’nin PKK’ya ağır silah verme kararını sert bir dille eleştiren Erdoğan, gündeme ilişkin sorulara cevap verdi.
Doğrusu olumlu bir havada geçti telefon konuşmamız. Birbirimizi tanımıyoruz. Ekranlardan tanıyoruz, medyadan takip ediyoruz. Görüşmede bıraktığı izlenim bende olumluydu. Şu an önümüzde Brüksel var orada bir arada olacağız. Ardından G20 var, orada da görüşeceğiz. NATO’da bir araya gelmeyi kendisi teklif etti, ‘Brüksel’de baş başa görüşürsek memnun olurum’ dedi. Bana göre, AK Parti biliyorsunuz, Türkiye’de ilk defa ne sağ ne sol, tam tersine merkez siyasetle çıkmış bir partidir. Şu anda Macron’un da merkez siyaseti temsil ediyorum diye çıkması bir şeylere işaret ediyor. Dünya artık artık sağ sol savrulmasını değil, merkezci bir tespiti yapmış durumda. Biz merkez siyaset dediğimiz zaman bazı köşe yazarları bizimle dalga geçiyor. (Fransız düşünür ve felsefeciler) Jean Jacques Rousseau’dan bu yana Montesquie’den bu yana böyle bir siyaset olmadı muhafazakar demokraside, nereden çıkardınız bunu diyenler vardı.
Acaba bunlar şimdi ne diyor? Biz muhafazakar demokrasi olarak çıktık, o düşünürlerden böyle bir şey görmemiş olabilirsiniz biz de siyaset literatürüne, bilimine böyle bir kavramı getirdik. Şimdi size düşen bunun üzerine çalışmaktır. Neticede Türkiye’de bu anlayış 14-15 yıldır hamdolsun iktidarda. Demek ki millet bu anlayışı kabullendi, beğendi. Milletimize en ideal hizmeti vermek için de büyük gayretler sarf ettik. Buna da devam edeceğiz. Şunu da söyleyeyim, eksiklerimiz yok mudur mutlaka vardır. Bu eksiklikleri görerek, gidererek, ülkemizi çok daha olumlu istikamette birlik beraberlik içinde bir yere taşımamız lazım. Çünkü Türkiye üzerinde oyunların oynandığı bir ülkedir. Türkiye’nin kalkınmasını, güçlenmesini hazmedemeyenler dünyada çok fazla.
Dolayısıyla bizim gerekirse her şeyden önce kendi göbeğimizi kendimiz kesebilmemiz lazım. Başka bunun çaresi yok. Gerektiğinde önleyici tedbirleri biz kendimiz alacağız. Kendimiz alamazsak bunlar bizim için her an sıkıntıdır. PYD-YPG’yi düşünün, bir bakıyorsunuz NATO’da beraber olduğumuz ülkeler bunlarla işbirliği yapıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. NATO’da sizinle beraber olan biziz, terör örgütü beraber değil. “Ama YPG-PYD’nin Türkiye’ye zarar vermesini istemeyiz” (ABD Savunma Bakanı Jim Mattis) diyorlar. Lafla olmuyor ki! Bu, PYD ile PKK arasındaki ilişkiyi tespit edememenizin alametidir. Tüm bunları, NATO zirvesinde de tabii ki A’den Z’ye gündeme getireceğiz, Bunları ABD ziyaretimde konuşacağız. Konuşmak durumundayız. Çünkü birbirimizi anlamaya mecburuz.
Şu Ortadoğu’da Türkiye'siz bir karar verilmesi düşünülemez. Eğer Türkiye’nin fikrine müracaat etmeden birileri karar alıyorsa bunun bedelini aslında ağır ödüyorlar. Hem ekonomik olarak hem de insan kaybı olarak ödüyorlar. Bir de huzuru yok ediyorlar. Şu anda bölgede huzur var mı? Irak’ta var mı huzur? Yok. Suriye’ye var mı? Yok. Geç Filistin’e, orada da yok. O anlayışla olmaz. Bu nedenle süratle bunu halletmemiz gerekir. İşte Suriye sınırımız 911 kilometre, Irak sınırımız 350 kilometre. Öyleyse Türkiye ile ne yapabiliriz diye düşünmeleri gerekir; buna göre adım atmaları gerekir diye düşünüyorum.
Arkadaşlarımızla ben bugün yarın görüşeceğim. O görüşmeler benim için nihai görüşmeler değildir. Nihai görüşme benim yapacağım görüşmelerdir. Bunlar ön görüşmeydi. Hangi ölçekte geçti, nasıl geçti vs. bunları dinledikten sonra, inşallah bizim Sayın Donald Trump ile yapacağımız görüşmedir asıl belirleyici olan. Diğerleri bana göredir belirleyici değildir. Sayın Başkan ile yapılacak görüşmenin neticelere göre, adeta ben peşrev gibi görüyorum. Arkadaşları tabii ki dinleyeceğiz ancak bizim bizzat karar verici ile yapacağımız görüşmemiz belirleyici olacaktır.
CHP’de Muharrem İnce, Fikri Sağlar, Deniz Baykal, Selin Sayek Böke gibi isimlerin başını çektiği parti içi bir muhalefetin kazan kaldırması söz konusu. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Saray CHP’nin içini karıştırıyor” gibi bir açıklama geldi...
Orasının adı saray değil, Külliye! Dedikleri, külliyen yalan. Bizim kendi işimiz gücümüz var. O işlerle ne yapacağız. Maalesef adresi yanlış göstermiş.
Geçen de anlatmıştım, doğmamış çocuğa don biçilmez. Bir kere doğum gerçekleşsin inşallah. 21’inden sonra zaten her şeyimizi duyacaksınız, takip edeceksiniz. Başbakan olunca 100 günlük bir proje açıklamıştım. Şimdi inşallah yine kongrenin ardından da, tabii ki bir yol haritası açıklarız.
(Gülerek yanıt veriyor) Benzer... Yani 100 olmaz da belki 6 ay olur...
Aslında piyasalarda canlanma kendini şu anda ciddi manada hissettirdi. 21 Mayıs’ta malum kongremiz var. Bununla birlikte bu sürecin çok daha hızlanacağı inancındayım. Türkiye aslında ekonomik olarak sıkıntılar yaşayan bir ülke değil; bunlar bir anlamda dünya ekonomisinin yaşadığı med-cezir hareketi gibidir. Gelir geçer. Yeter ki sizin ayaklarınız yere sağlam bassın. Türkiye ekonomisi artık o geçmişteki gibi bir ekonomi değil. Artık yere sağlam basan bir ekonomik yapıya sahibiz. Hem devlet hem özel sektör olarak bunu yakaladık. Şimdi biz tırmanma sürecini farklı şekilde yakalayalım istiyoruz. Başta finans sektörü olmak üzere ki -onlar bile soru işaretleriyle dolu dönemi geride bıraktı - girişimcilere yatırımcılara kapılar açan ve yaklaşımlar içindeler. Aksi halde finans sektörü biliyor ki kendisi için de bunlar olumsuz şekilde dönecektir. Bu bakımdan bizim finans sektörüyle girişimci arasındaki bağı güçlendirmemiz, zaten sıçrama için büyük önem arz ediyor. Kuveyt'teki yatırımda Türk bankaları teminat mektuplarıyla yerini aldı. Bu onlara o gücü vermiş oldu.
Aynı şey Türkiye’deki yatırımlar için de geçerli. Çok miktarda ve farklı şekilde göreceğiz. Küresel sermayenin de Türkiye’ye girişinin arttığını göreceğiz. Bundan en küçük tereddütüm yok. İşadamlarımız ve bakan arkadaşlarımızın yapacakları ziyaretlerle ülkemize yatırımcı girişini sağlayacaklarına, küresel sermayenin de Türkiye’de yatırımlarının arttığına hep birlikte şahit olacağız.
Kuveyt’e 4.4 milyar dolarlık terminal projesi vesilesiyle geldiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: “İlk planda söz konusu terminalin 6 yılda tamamlanması öngörülmüştü. Fakat Limak süreyi kısaltarak 4 yılda bitirme sözünü verdi. Temenni ederiz ki, bu havalimanıyla birlikte burada Türkiye’nin bir mührü olmuş olur.
Bunun yanında Kuveyt makamlarıyla yaptığımız görüşmede de ikili ticaret hacmimizi 5 milyar dolara çıkarma teklifimiz oldu. Gerek savunma sanayii gerek ekonomi ve dış ticarette kırmızı ve beyaz ette, gıdada birçok şeyi beraber yapma kararlılığımız oluştu. Savunma sanayiine yönelik belli adımlar olabilir. Korvet, fırkateyn yapımı ve gemi inşaasında Türkiye’nin bilgi ve deneyimini paylaşma fırsatımız oldu” dedi.