|

8 Mart Kadınlar Günü, başörtüsü ve karargâh

Her yıl 8 Mart geldiğinde birçok kurum, kuruluş ve kadın dernekleri kadınların sorunlarını dile getirirler. Kadınlar diğer çalışanlara göre daha ucuz çalıştırılan, işyerinde çalışmanın yanı sıra evde de mesai yapan, sosyal güvence sorunları olan, işyerlerinde terfi imkanları yeterince olmayan, ücretsiz aile işçisi olarak çalışan, cinsiyete dayalı işbölümü nedeniyle ağır yüklere maruz kalan, başörtüleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayan ve görünmeyen emekleri nedeniyle sömürülen bir kitle.

Yeni Şafak
04:00 - 8/03/2017 Çarşamba
Güncelleme: 00:56 - 8/03/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Tarkan Zengin- Çalışma Hayatı Uzmanı


Bu sorunların arasında kadına karşı ayrımcılığın en belirgin göstergesi olan başörtüsü sorununu özellikle bazı kadın dernekleri uzun yıllar görmezden geldiler. Onlara sorarsanız zaten başörtüsü diye bir sorun yoktu. Üniversitelere alınmayan genç kızlar, kamuda çalışmasına izin verilmeyenler kadınlar, özel sektörde “kurumsal ilke” diyerek iş verilmeyenler kadınlar, başörtülü CV'leri kabul edilmeyenler özellikle belli kesimler tarafından yokmuş muamelesi gördüler. Üstelik kendilerine uygulanan ayrımcılığın yasal dayanakları olmamasına rağmen zulüm uzun yıllar sürdü. Başörtüsü karşıtları kadınların çalışmasını engellerken başörtüsü taraftarı olan bazı işverenlerde kadınları ucuz işgücü olarak gördüler ve emeklerini sömürdüler.



8 Martlarda alanlara çıkan bazı kadın örgütleri “kaç çocuk doğuracağıma karışma”, “hayat tarzımıza müdahale etme” diye kendileri için sloganlar atarken, aynı kadın örgütlerinin başörtüsü yasağının en şiddetli savunucuları olması enteresandır. Başörtülü kadının bitmeyen çilesi AK Parti Hükümetleri döneminde önemli oranda çözüldü. Ancak hala bu ülkede başörtüsü sorunu “Karargahların Rahatsız” olmasına neden oluyor. Manşetleriyle geçmişten beri darbelere zemin hazırlayan ve yapılan darbeleri meşrulaştıran Hürriyet gazetesi 25 Şubat'ta benzer bir haber yaptı. Haberde Karargahın eleştirildiği yedi konuya cevap verdiği söylenmesine rağmen nedense ilk maddede kadın subay ve astsubayların artık başörtülü olarak çalışmasının yolunu açan düzenlemeden duyulan rahatsızlık dile getiriliyor. Demokratik bir ülkede Hükümetin yaptığı bir değişikliğe DSİ genel müdürünün ya da Gelirler genel müdürünün ben rahatsızım demesi yadırganması gerekirken, kadınlara yapılan bir ayrımcılığın ortadan kaldırılması rahatsızlık oluşturdu. Üstelik yasak yasalara değil bir yönetmeliğe dayandırılıyordu.



BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KEYFİ OLARAK SÜRDÜRÜLDÜ


Anayasamızda ve yasalarımızda kamu ve özel sektör çalışanlarının başörtülü çalışmasını engelleyen bir hüküm yoktu. Yasakçıların elinde 12 Eylül darbesinin ürünü olan bir yönetmelik vardı. Anayasa ve yasalarda olmayan bir yasak hukuk hiyerarşisinde en sonda olan bir yönetmelik ile yıllarca keyfi olarak sürdürüldü. Milli Güvenlik Konseyi'nin oluşturduğu Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğe” göre kamuda kadınların başlarının daima açık olması gerekiyordu. Yönetmelik 31 yıl sonra 2013'te değiştirildi ve tüm kamu personelinin yasaktan kurtulduğunu düşünüldü. Ancak bazı kurumların kendi iç yönergelerinde halen yasağı sürdürüyor olduklarını gördük.



KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ İDDİA EDİLEN HİÇBİR SORUNA NEDEN OLMADI


Yönetmelik değişikliği yapıldığı sırada başörtülülerin kamuda çalışma özgürlüğü garip gerekçelerle engellenmeye çalışıldı. Dini inançların devlet işlerine karışacağı, anayasanın laiklik ilkesinin ihlal edileceği, kamu çalışanları arasında kargaşa çıkacağı, başörtülü çalışanların kamu hizmeti sunarken tarafsız olamayacağı gibi dayanaksız iddialar dile getirilmişti. LGBTİ'lilerin hakları için çaba harcayan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise yönetmelik değişikliğinin iptali için Danıştay'a başvurmuştu. Tanal dava dilekçesinde “söz konusu kararın uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğmasına neden olacağını” savunmuştu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise “kamuda türban toplumu böler” diyerek işi daha da ileriye götürmüştü. Üç yıldan fazla süredir uygulanan başörtülü çalışma özgürlüğü yukarıda söylenen iddiaların hiçbirinin gerçek olmadığı gösterdi.



ÇALIŞMA HAYATINDA BAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SÜRECİ


2012'de Orduevlerine düğüne gelenlerin başörtülü ve sakallı olarak içeri girmelerinin yasağı kaldırıldı. 2013'te kamu çalışanlarına başörtüsü özgürlüğü getirildikten sonra askeri işyerlerinde ve emniyet teşkilatı iç yönergelerinde şu değişiklikler yapıldı.



*2016 Ağustos'ta askeri personel yakınlarının başörtülü olarak orduevlerine girme yasağı kaldırıldı. Düzenlemeyle askeri personel yakını olan başörtülü kadınların orduevleri, askeri gazinolar ile kamplara başörtülü girmeleri ve askeri tesislerden yararlanmaları mümkün hale getirildi.



*11 Kasım 2016'da askeri işyerlerinde çalışan sivil memur ve işçilerin başörtülü çalışma özgürlüğü getirildi.



*27 Ağustos 2016'da kadın polislerin başörtüsü yasağı kaldırıldı. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde polislerin başörtüsü kullanmasını engelleyen maddesi şu şekilde değiştirildi: “Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler hariç, resmi kıyafetin içerisine dışarıdan görülebilecek şekilde sivil kazak, yelek ve benzeri giyecekler giyilemez.”



*21 Ocak 2017'de “Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Yönetmeliği” değiştirildi. Yönetmelikte başörtüsü özgürlüğünü getiren şu düzenleme yapıldı: “Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı kadın personeli şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysileri giyebilecek.” Üstelik aynı yönetmelikte kadınlar açısından önemli bir düzenleme daha yapıldı. Üniformalı görev yapan kadın personellerin, hamile oldukları süre boyunca sivil kıyafetle çalışmaları mümkün hale getirildi.



*22 Şubat 2017'de ise TSK'da Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu muvazzaf subay, astsubay, uzman personel, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerlerine başörtüsü serbestisi geldi. Milli Savunma Bakanlığınca yapılan düzenleme kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinde Genelkurmay karargahı, kuvvet komutanlıkları ve bağlı birliklerde görev yapan kadın subay ve astsubaylar başörtüsü takabilecek.



Görüldüğü gibi 2013'te yönetmelik değişmesine rağmen bazı kurumlarda kadınlara karşı ayrımcılık sayılan başörtüsü yasağı iç yönergelerle sürdürüldü. Önce askeri işyerlerinde çalışan sivil memur ve işçilere, sonra polislere, daha sonra jandarma ve sahil güvenlik çalışanlarına ve nihayet Kara, Hava ve Deniz kuvvetlerinde çalışan subay ve astsubaylara başörtüsü özgürlüğü geldi. Ne bitmez bir yasak ki sürekli değişiklik yapıldı. Hükümetin yaptığı bir düzenlemeyi devletin bazı kurumlarının uygulamaması rahatsızlık oluşturması gerekirken başörtüsü özgürlüğünün rahatsızlık oluşturması enteresandır. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde ülkemizde kamuda başörtülü çalışmanın artık tüm işyerlerinde ve tüm kamu çalışanları için mümkün olması önemli bir gelişmedir. Bununla birlikte fabrikalarda, atölyelerde, kamu kurumlarında, tarlalarda, okullarda, hastanelerde velhasıl hayatın her alanında çalışan kadınların çözüm bekleyen sorunları var.



#8 Mart
#Dünya Kadınlar Günü
#Başörtüsü yasağı
7 yıl önce