|

Albüm’deki fotoğraflar bize yabancı

Genç bir çiftin evlat edinme macerasını konu edinen Albüm, biçimsel olarak deneysel çabalara girse de özgün bir kıvam yakalayamıyor. Genç yönetmenin meseleyi ele alış tarzı ve senaryosunda topluma oryantalist bakışın izleri var.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/11/2016 Pazar
Güncelleme: 21:24 - 5/11/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Bu yılki Saraybosna Film Festivali'nde En iyi Film Ödülü'nü alan Albüm'ü orada seyredememiş ama ödül töreni sonrasında filmin ekibiyle tanışıp sohbet etmiştim. Büyük ödülü bir Türk yapımının alması misafir gazeteci ve sinema yazarları olarak bizi hayli mutlu etmiş, sevincimizi ekiple de paylaşmıştık. Kısa bir süre önce düzenlenen 53. Antalya Uluslararası Film Festivali'nde yarışan Albüm'ü bu kez seyretme fırsatı bulmuş ancak film çıkışı duygularım Saraybosna'dakinden farklı olmuştu. Zira Bosna'da aynı ülkeyi paylaştığımız meslektaşımın aldığı ödüle sevinirken, meslektaşımın filminde yaşadığımız ülkenin insanlarını toptancı bir anlayışla riyakâr, sahtekâr, düzenbaz ve kötü olarak tanımlayıp buradan komik bir hikâye çıkarma çabasını fazlasıyla dramatik bulmuştum. Bu hafta vizyona giren Mehmet Can Mertoğlu imzasını taşıyan Albüm, haklılık taşıyan bazı eleştirilerden yola çıksa da, meseleyi haksız bir yargıya vardırıyor. Filmin başrollerini Şebnem Bozoklu ve Murat Kılıç paylaşırken, onlara Zuhal Gencer Erkaya ve Mustafa Ragıp Adıgüzel gibi oyuncular eşlik ediyor.



Sekiz yıllık evlilik hayatlarında bebek sahibi olamayan Cüneyt ile Bahar Bahtiyaroğlu çiftinin evlat edinme sürecini konu eden Albüm, çocuklarının gelecekte kendilerini biyolojik anne baba olarak kabullenmesi için günlük yaşamlarının önemli anlarını fotoğraflamaya başlarlar.



HİKÂYENİN ÇATISINDA SORUN VAR


İlk sahnesi başta olmak üzere kimi yerlerde estetik bir düzey belirgin biçimde öne çıkan Albüm'ün görüntü-ses ilişkisinde deneysel çabalara girdiği gözleniyor. Filme biçimsel açıdan estetik bir lezzet katan bu tarz elbette sinemamızda yeni değil. Özellikle çiftin evlat edinme aşamalarını anlatan sahnelerde gerçeklik duygusu zayıflıyor, bu da seyirciye olan bitenin bir kurgu olduğu hissini (bariz biçimde) hissettiriyor. Hikâyeye hizmet etmeyen gereksiz diyalog ve sahneler anlatımı zaafa uğratırken, genel planda vasat bir tat bırakan oyuncular arasında Şebnem Bozoklu'nun çabası göze çarpıyor.





BİR TEK ANLATICI DÜRÜST


Filmin en büyük sorunu evlat edinme çabasının altında yatan nedenlerin yeterli biçimde yansıtılamamış olması. Çevre baskısı sebebiyle evlat edinme olayını mesele edinmeyi amaçlayan film ne yazık ki bu baskı ve psikolojiyi yansıtamıyor. Bürokrasi eleştirisinin başarılı olduğu konuyla ilgili ilk sahnenin ardından gelen tekrar olaylar, abartılı olmaları bakımından da haklı eleştirileri de handikaba dönüşüyor. (Bir dairedeki memurların bir kısmı tembellik yapabilir ama hepsinin aynı anda, mışıl mışıl uyuması nerede görülmüştür?) Öte yandan filmdeki tüm karakterlerin karikatürize biçimde kötücül tasvir edilmesi de ayrı bir sorun olarak çıkıyor kaşımıza. İkilinin akrabaları, arkadaşları, komşuları, muhatap oldukları bürokrasi, kısacası filmdeki herkes tam kadro riyakâr, sahtekâr, yalancı ve kötü duygularla yoğrulu, marazi tipler olarak sunuluyor. Baştan aşağı kötü insanlarla dolu, filme konu edilebilecek tek bir iyi insanın dahi yaşamadığı umutsuz, sevgisiz ve yönetmen dışında herkesin ahlaksız olduğu bir toplumun resmedildiği Albüm, ne yazık ki son dönem sinemamızdaki oryantalist anlayışın tipik bir halkası olmaktan ileri geçmiyor.


#Saraybosna Film Festivali
#Albüm filmi
7 yıl önce